Bu iddia HDP/PKK terör örgütünün eş başkanlarından Garo Paylan’a ait. Paylan PKK= HDP terör örgütünün doğrudan desteği veya işbirliği olmadan Cumhur İttifakı’nın önümüzdeki Başkanlık seçimini Erdoğan’ın yeniden açık ara kazanacağına işaret ederek Erdoğan’ı ve Cumhur İttifakı’nı yenmek istiyorsanız gelin işbirliği yapalım teklifini yineliyor. Daha önceki seçimlerde İstanbul Belediye Başkanı seçilen İmamoğlu’na PKK/HDP örgüt elemanlarınca terör örgütünün desteği sık sık hatırlatılmıştı. Hatta Ak Parti adayı Binali Yıldırım’ın seçimi kaybetmesine de bu oylar neden olmuştu. Bu kez terör örgütünün üst düzey bir militanı olan Garo Paylan da HDP/PKK terör eş başkanlarının bu seçimde örtülü ittifak yerine açık ve şeffaf ittifak açıklamalarını hatırlatarak bir önceki seçimde örtülü ittifak yapılan partileri uyarıyor sanırım. Eğer bu konuda bir değişiklik yaşanmazsa tüm Türkiye olarak bu kez PKK/HDP terör örgütü ile hangi siyasi partilerin işbirliği yaptığını açıkça göreceğiz demektir. Bu durum CHP haricindeki siyasi partiler açısından sıkıntılıdır. Terör örgütü ile ittifak yapan partiler siyasi menfaat için mi yoksa kendilerine göre hangi haklı nedenleri ortaya sürerek işbirliğine gidecekler merakla bekliyoruz. Garo Payan siyasette cesur ve risk alanların kazandığını bu duruma örnek olarak Başkan Erdoğan’ı göstererek kendileri ile örtülü işbirliği yapan diğer siyasi partilerin bu kez açıkça ilişki kurmalarında cesaretli olmaları gerektiğini öne sürmüştü.
Ancak seçimler öncesinde HDP/PKK’nın kendi menfaatleri açısından dile getirmediği ikinci ve çok önemli bir seçenek daha var. Bu da HDP/PKK’’nın terörist faaliyetlerin merkezi olması nedeniyle kapatılması ihtimalidir. Şüphesiz bu seçenek PKK/HDP terör örgütünü Türkiye’de kaos yaratması için destekleyen Batılı ülkelerden aşırı tepki alacağı kaçınılmazdır. Ancak 31 Mart 2019 Yerel Seçimleri’nde Halkların Demokratik Partisi’nin yerel seçimlerde kazandığı 65 belediyeden 40’ına terörle ilişkiden kayyum atandı. Seçilmiş 6 belediyenin eş başkanlarına ise ‘’KHK’’den ihraç nedeniyle mazbataları verilmedi. Önceki dönemde Demokratik Bölgeler Partisi (DBP)’nin yönetiminde bulunan 102 belediyeden 96’sına kayyum atanması bu partinin geçmişte kurulan partilerinin de terör ile ilişkiden kapatılması bu sistem içinde bu partinin örgütsel faaliyetlerinden vazgeçmesinin mümkün olmadığının açık işaretlerini taşımaktadır.
Üstelik uzun zamandan bu HDP’li milletvekillerinin PKK terörüne açık destek vermelerine karşın Meclis Genel Kurulu’nda demokrasiden, barıştan yana açıklamalar yaparken, Güneydoğu’da şehit olan asker, polis veya siviller hakkında terör örgütünü kınayacak tek bir kelime etmemeleri HDP’nin neden Türkiye partisi olamayacağının açık işaretlerini veriyor. Üstelik PKK terör örgütünün hendeklerle maruf ikinci versiyonuna ‘devrimci halk stratejisine’ HDP’nin parti olarak kurumsal destek vermesi PKK ile HDP arasındaki organik ilişkiyi deşifre ederken HDP’nin bir siyasi parti olarak kendi asli misyon ve programından ne kadar uzaklaştığını da açıkça ortaya koyuyor. Zira PKK terörünün desteklenmesi kararının, sivil siyasetin ilgili kurum ve organlarında alınmış bir destek olduğunu inkar edilemez bir şekilde açık ediyor. Bu durum hem HDP açısından hem de HDP’de siyaset yapan politikacılar(!) açısından büyük bir meşruiyet ve hukuki sorun yaratıyor.
Yine geçmiş dönemlerde CHP’li milletvekilleriyle Ak Partililer arasında yaşanan sözlü kavgaların nedenleri bir hayli ilginç olaylara gebeydi. CHP’li parti yöneticileri ve milletvekilleri sık sık HDP=PKK söylemlerine tepki göstererek HDP’nin avukatlığına soyunurlardı. CHP milletvekilleri de araya girerek bu kavga ve sürtüşmeleri yatıştırırlardı. Geçmiş yıllarda bu söylemlerden rahatsız olmayan CHP’li milletvekillerine ne olmuştu ki bu kez bu söylem karşısında tepkilerini kavga çıkaracak şekilde şiddete dönüştürmüşlerdi. Bu işin arkasındaki sır 24 Haziran 2018 tarihinde birlikte yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimi ile parlamento seçimlerinde CHP’nin açıkça HDP=PKK ile ittifak kurmasında saklıydı. Hatta CHP ülkeye hıyanet sayılabilecek bu ittifakı o derece ileri götürmüştü ki seçimleri kazanmaları sonucunda HDP=PKK’ya ‘Özerklik’ getirebilecekleri önerisini bile sunmuşlardı. Bu ihanet önerisi karşısında, HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, CHP’nin seçim beyannamesinde yer alan özerklik maddesi ile ilgili, “CHP’nin bu konuda bizimle aynı noktaya gelmesi sevindirici” açıklamasını yapmıştı. Kılıçdaroğlu bu özerklik önerisi ile Türkiye’nin bölünmesine ve beka tehdidine yol açabilecek gelişmelere bir anlamda yeşil ışık yakmıştı. Kılıçdaroğlu’nun defalarca girdiği seçimlerden yenik çıkmasının asıl nedeni bana göre Türk kamuoyundan bu nedenlerle kırık not almasıydı. Son sözümüz ise Kılıçdaroğlu CHP’sinin DHKP/C.FETÖ ve PKK ile ilişkilerinin zaten malumumuz olduğudur.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.