Katiller sürüsü

04:002/03/2020, Pazartesi
G: 2/03/2020, Pazartesi
Bülent Orakoğlu

28 Şubat darbesinin sene-i devriyesinin 23’üncü yılına saatler kala İdlip’te kahraman Mehmetçiklerimiz rejim güçlerinin saldırısına uğradı. Alçakça ve kalleşçe yapılan hava saldırılarında 33 askerimiz şehit olurken onlarcası da yaralanmıştı. Neden alçakça ve kalleşçe diyoruz?Yaralıların veya hayatını kaybetmiş kişilerin tahliye edilmesi 1949 tarihli Cenevre Sözleşmelerinin ortak3/2 maddesinde kabul edilmiş bir ilkedir. Ancak kadın ve çocukları kimyasal silahlarla katleden katil rejim ve bu katiller

28 Şubat darbesinin sene-i devriyesinin 23’üncü yılına saatler kala İdlip’te kahraman Mehmetçiklerimiz rejim güçlerinin saldırısına uğradı. Alçakça ve kalleşçe yapılan hava saldırılarında 33 askerimiz şehit olurken onlarcası da yaralanmıştı. Neden alçakça ve kalleşçe diyoruz?

Yaralıların veya hayatını kaybetmiş kişilerin tahliye edilmesi 1949 tarihli Cenevre Sözleşmelerinin ortak3/2 maddesinde kabul edilmiş bir ilkedir. Ancak kadın ve çocukları kimyasal silahlarla katleden katil rejim ve bu katiller ordusuna her türlü desteği veren İran ve Rusya Türkiye’nin yaralı ve şehit olan askerlerini almasına izin vermemişlerdi. Türkiye’de gün birlik ve beraberlik günüdür. Tamam, ancak bu tarihten sonra namlusunu Mehmetçiğe çeviren uluslar arası savaş hukukunu göz ardı ederek yaralı ve şehit Mehmetçiklerimizin tahliye edilme iznini vermeyerek belki de ölümlerine neden olan 21’inci yüzyıl kasabı Esed rejimi ile irtibat kurulmasını isteyenler bana göre ülkemiz düşmanlarıyla işbirliği içindedirler. Bu böyle biline. İdlip’te ‘şehadet mertebesine’ ulaşan askerlerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına ve milletimize başsağlığı dileklerimle yaralı gazilerimize de acil şifalar diliyorum. Mehmetçiklerimizin kanının her damlası için Türkiye, rejim güçleri ve destekçisi İran’ın devlet dışı aktörlerinden ve Rusya’dan hesap soruyor sormaya devam edecek. Şehitlerimizin kanını yerde bırakmayan güvenlik güçlerimiz 2500’e yakın rejim askeri- ni ve İran’ın devlet dışı aktörünü etkisiz hale getirdi. Suriye’nin asıl sahipleri evlerinden yurtlarından kovulan yaklaşık 8 milyon insan başta ESED rejimi olmak üzere Rusya ve İran’ı ve üst düzey yöneticiler Putin ve Ruhani’yi bu kirli savaşı yaratan baş aktörler olarak asla affetmeyecek. İdlip başta olmak üzere bölgede insanları kimyasal ve konvansiyonel silahlarla kadın çoluk çocuk demeden katleden bu katiller sürüsü savaş suçlusu olarak Lahey Adalet Divanı’nda hesap verecek. Şu andaki konjonktür bu soruşturmaya müsait değilse bile er geç başta 21’inci Yüzyıl kasabı Esed uluslar arası yargı önüne kesinlikle çıkacaktır. Tabii ki Putin de. ABD ve NATO’da bu kirli savaşta kimyasal silah kullanılması karşısında kırmızı çizgilerini çiğnemiş rejim hakkında herhangi bir yaptırım ve yasal bir uygulama yapmayarak insanlık suçuna ortak olmuştur. Dünya’nın gözleri önünde Suriye ABD ve Rusya arasında paylaşılmıştır. Fıratın Doğusu ABD’ye batısı da Rusya’ya verilmiştir. Rejime ise belirli bir bölgede mezhepçi bir devlet kurması fırsatı tanınmıştır. Eğer Esed Suriye’nin birlik beraberliğini ve toprak bütünlüğünü düşünüyorsa niye yalnızca Sunni katliamlarına imza atıyor? Hep beraber göreceğiz ki bu kirli savaşın kaybedeni Putin ve Rusya olacak. Putin’in en büyük hatası katil rejimi ve Esed’i katliamlarını göz ardı ederek desteklemesi ve üstelik bu katliamlara ortak olması sanırım. İkinci büyük hatası bölgede önemli bir devlet olan uluslar arası hukuk kuralları içinde hareket eden Suriye’de ve dünya’da mazlum ülke insanlarına sahip çıkan bir Türkiye’yi katil Esed rejimine tercih etmesi oldu. Bu hata Putin ve küresel bir güç olma yolundaki Rusya’nın en büyük handikapı olacak. Burada ABD ve ile Rusya arasında zımni ve örtülü bir anlaşma olup olmadığı sorusuna cevap aramamız gerekecek. Putin Türkiye’yi Suriye denkleminden çıkarmayı en azından sahada ve masa kurulursa (bana göre imkansız)etkisiz kılmayı veya etkisini zayıflatmayı mı amaçlıyor? Suriye hava sahasını Türkiye’ye kapatarak neyi amaçlıyor? Yoksa Türkiye’nin her fırsatta dillendirdiği Suriye’nin birlik ve beraberliğini ve toprak bütünlüğünü savunması ABD ve Rusya’nın planlarını mı bozuyor? Rusya hava sahasını Türkiye’ye açmaz ama hadi açtı diyelim rejimi koruma adına Türkiye’den neler ister acaba? ABD ve NATO ise bildik numaralarla Türkiye’yi oyalıyor. Eğer ABD ile Rusya arasında zımni ve örtülü bir anlaşma yoksa NATO’nun 2’nci büyük ülkesi ve müttefiki Türkiye’nin isteğini yani Suriye hava sahasını uçuşlara kapatması gerekir. Hatırlarsak Türkiye’nin Suriye ve Irak sınırı boyunca güvenli bölge kurma planı hem ABD hem de Rusya tarafından kabul edilmiş, bu konuda ayrı tarihlerde mutabakat anlaşmaları imzalanmıştı. Ancak ne Rusya ne de ABD mutabakat zabıtlarına imza atmalarına rağmen PKK/YPG’i bölgeden çıkarmadıkları gibi Türkiye’nin ulusal güvenliğini tehdit eden bu örgütü desteklemekten geri durmamışlardı. Rusya’nın en önemli hatalarından biri de üst düzey yöneticilerin Türkiye’ye karşı defalarca yalan söylediklerinin ortaya çıkmasıydı. Doğrusu yalan konusunda ABD ile yarışabilecekleri ortaya çıkmıştı. Askerlerimizi şehit eden hava saldırılarında Mehmetçiklerin hayatlarını kaybettikleri yerlere ilişkin koordinatlarının verilmediği yalanı iki kez bizzat Lavrov tarafından açıklanmıştı. Putin’in Türkiye’ye başka ESED rejimine farklı konuştuğunun anlaşılması doğrusu Türkiye’de Rusya ve Putin’e karşı güveni oldukça sarsmıştı. İki lider baş başa yaptıkları görüşmelerde bazı konularda uzlaşsalar da Putin’in askerlerimizin şehit edilmesindeki rolü kamuoyunda devamlı sorgulanacak, Türkiye asla bu katiller sürüsünü unutmayacak. Türkiye Rusya ilişkileri de bundan böyle asla eskisi gibi olmayacak olmamalı!!!

#​28 Şubat
#İdlib
#Vladimir Putin
#PKK
#ABD
#NATO