ABD Başkanı Trump tarafından Aralık 2017 tarihinde açıklanan Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi ile 2017 Haziran ayında ABD Ordusu’na bağlı Stratejik Araştırmalar Merkezi’nce yayınlanan “Üstünlük Sonrası Dönem İçin Risk Analizi” başlıklı iki rapor arasında ortak bir anlayışın varlığı dikkatleri çekmişti. Her iki raporda da ABD’nin küresel üstünlüğünün kaybedilmeye başlandığı yaklaşımının ana ölçü olduğu anlaşılıyordu. Amerikan Ordusu’nun hazırladığı raporda bahse konu 23 farklı senaryoya göre ABD’nin Çin, Rusya, Kuzey Kore ve İran’ı açık bir tehdit olarak gördüğü anlaşılmaktaydı. Her ne kadar strateji belgesinde ülkemizin adı açıkça zikrediliyor olmasa da, özellikle ABD Ordusu’nun bahse konu olan çalışmasında Türkiye’nin, ABD’nin müttefik ülkeleri arasında gösterilmemesi ABD’nin Türkiye’yi örtülü olarak hedefe aldığının işaretlerini mi taşıyordu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türk Amerikan Ulusal Yönlendirme Komitesi televizyon kanalının yayın hayatına başlaması dolayısıyla düzenlenen programa gönderdiği video mesajında ‘’Türkiye ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) arasında ortak çıkarlara dayalı, güçlü, kapsamlı stratejik müttefiklik ilişkisi bulunduğunu belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:
“İlişkilerimizde zaman zaman görüş ayrılıkları olsa da ortaklığımız, bugüne kadar her türlü zorluğun üstesinden gelmeyi başarmıştır. Son dönemde de Türk-Amerikan dostluğunun ciddi şekilde test edildiği bir süreci hep birlikte yaşadık. Özellikle PKK terör örgütü ve uzantılarıyla mücadele konusunda NATO müttefikimizden arzu ettiğimiz desteği ve dayanışmayı göremedik. Aynı şekilde, Amerikan makamlarına ilettiğimiz klasörler dolusu delillere rağmen FETÖ elebaşıyla ilgili 4 yıldır hiçbir adım atılmaması, milletimizi ve 251 şehidimizin ailesini derinden yaralamıştır. Demokrasi ve özgürlükler konusunda iddia sahibi bir ülkenin, demokrasiye kasteden darbecilere kucak açması, çok büyük çelişkidir.”
Geçmişte yaşanan tecrübelerin, bir terör örgütü eliyle diğerini ortadan kaldırmaya çalışmanın yanlışlığını acı bir şekilde gösterdiğinin altını çizen Erdoğan, “Nitekim Amerikan Kongresi’ne yönelik menfur eylemde başı çekenlerin, bölücü örgütün Suriye kolu YPG/PYD ile bağlantıları ortaya çıkmıştır. Bu saldırıyla terörün, insanlıkla beraber demokrasinin de düşmanı olduğu bir kez daha anlaşılmıştır” diye konuştu.
Küresel barış ve istikrar hedefiyle çalışan tüm ülkelerin terörle mücadele konusunda ortak bir zeminde buluşmasının, teröre karşı ilkeli ve tutarlı hareket etmesinin bu bakımdan büyük önem arz ettiğini dile getiren Erdoğan, “Bilhassa geçen hafta yaşanan 13 insanımızın şehit edildiği kalleş terör saldırısı sonrasında tüm müttefiklerimizden net bir tutum bekliyoruz” dedi.
Erdoğan, Türkiye’nin, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da terörle mücadelesini sınırları içinde ve dışında kararlı bir şekilde yürüteceğinin altını çizerek, “Ne ülkemizin ne de bölgemizin geleceğinde DEAŞ’ından PKK’sına, FETÖ’sünden YPG’sine kadar eli kanlı katillerin hiçbirine yer yoktur” dedi.
Erdğan “Türkiye olarak ABD ile ortak menfaatlerimizin görüş ayrılıklarımızdan daha fazla olduğu inancıdayız” açıklamasıyla konuşmasına devam etmişti.
Gara askeri harekatının Amerika’ya geç bildirilmesi şüphesiz doğru bir stratejidir. Aslında NASA’da PKK’nın ve rehinelerin izlendiğine yönelik güçlü iddialar vardır. Yine Amerika’nın bölgede biri Zaho diğeri Suriye -Türkiye sınır hattında iki istihbarat noktası olduğunu kaydeden yerel kaynaklar, ABD’nin Gara Harekâtı’nı öğrenmesinden sonra bu istihbarat noktalarında yoğun bir hareketlilik yaşandığını ve PKK’lılarla temasa geçildiğini ifade ettiler. İrtibat noktalarındaki hareketliliğin askeri harekat sona erene kadar aralıksız devam ettiğini vurgulayan yerel kaynaklar, Erbil’deki Amerikalıların da harekât süresince sürekli ayakta olduklarını ifade ettiler. Bu durumda Amerikalıların gerek NASA gerekse iki istihbarat noktası faal olmasına rağmen Gara askeri harekatını önceden haber alamamaları onlar için bir istihbarat zafiyeti bizim için de güvenilir bir operasyon yaptığımızın açık bir göstergesidir. Tabii ki Amerikalılar doğru söylüyorsa! Benim üzerinde durduğum en önemli konu ‘Sofi Nurettin’ kod adlı teröristin en son görevinin rehinelerin Suriye sınır hattına geçişini organize ettiği iddiasının 13 Türk rehine için mi yoksa başka rehineler için mi söylenip söylenmediğidir. Zira yerel kaynakların önemli iddialarından biri de Gara üssünün PKK’lılar ve Amerikalılar için Irak-Suriye hattının açık kalmasının ‘büyük önem kazandığı’ yönündeki iddialardır. Gara üssü Kandil-Sincar-Suriye hattında PKK için önemli bir geçiş merkezi olduğu için önemliyse Amerika için Irak ve Suriye hattının açık olmasını bu kadar çok önemli kılan neden nedir? Yoksa 13 Türk rehine vatandaşımız Kandil’in Kortek Kalekuta bölgesinden Gara’ya getirilmesi ve infaz edilmesi Pentagon’un örtülü bir operasyonu muydu? Zira ABD’den Gara harekatı nedeniyle yapılan ilk açıklamada 13 şehidimizi infaz eden PKK terör örgütünü kınamak bir yana ‘Eğer PKK yaptıysa’ şeklinde yapılan küstah ve skandal ilk açıklama düşmancadır.
Bekleyip görelim.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.