Emekli tümgeneral: ABD SARS virüsünü laboratuvar ortamında oluşturmadı

04:0018/03/2020, Çarşamba
G: 18/03/2020, Çarşamba
Bülent Orakoğlu

SARS virüsünün ortaya çıktığı yıllarda medyaya yaptığım açıklamada SARS virüsünün ABD tarafından Çin’in ekonomisini baltalamak için laboratuar ortamında hazırlandığını iddia etmiştim. Bu haberin bazı gazete ve televizyonlarda yer alması üzerine aynı gece Savunma Sanayii’nde önemli görevlerde bulunmuş emekli tümgeneral şahsımı arayarak Amerikalıların bu haberden dolayı çok üzüldüklerini SARS virüsü ile kendilerinin bir ilgileri olmadığını belirterek mümkünse bu haberin düzeltmesini istemişlerdi.

SARS virüsünün ortaya çıktığı yıllarda medyaya yaptığım açıklamada SARS virüsünün ABD tarafından Çin’in ekonomisini baltalamak için laboratuar ortamında hazırlandığını iddia etmiştim. Bu haberin bazı gazete ve televizyonlarda yer alması üzerine aynı gece Savunma Sanayii’nde önemli görevlerde bulunmuş emekli tümgeneral şahsımı arayarak Amerikalıların bu haberden dolayı çok üzüldüklerini SARS virüsü ile kendilerinin bir ilgileri olmadığını belirterek mümkünse bu haberin düzeltmesini istemişlerdi. Emekli tümgenerali yaklaşık Mamak Askeri Cezaevi’nden tahliye olduktan sonra tanımıştım. Kendisi beni telefonla arayarak görüşmek istemişti. Bir mekanda buluşarak yaptığımız görüşmede oğlunun bir cinayete kurban gittiğini ancak bu durumu ispat edemediğini bu olayı aydınlatmak için gittiği asayiş şubesinde görevli bir başkomiserin kendisine çıkışarak ‘’Siz bizim İstihbarat Daire Başkanımızı suçsuz yere cezaevine attınız’’ şeklinde konuşarak kendisine yardım etmediğini üzülerek anlatmıştı. Ve bu cinayetin aydınlatılması için yardımda bulunmamı rica etmişti. Bu nedenle kendisi ile birkaç kez görüşmüştük. Ben generale o süreç içinde Amerika başta olmak üzere birçok Batılı ülkede Biyolojik Silahlar Anlaşması’na aykırı olarak biyolojik savaş faaliyetlerinin yürütüldüğünü anlatmıştım. O süreç içinde bilgiler gayet kısıtlıydı. Ancak günümüzde biyolojik savaş ve biyoterörizmin insanlık için giderek büyüyen bir tehdit olduğu ortaya çıktı. Genelde Biyolojik Silahlar Anlaşması olarak adlandırılan “Bakteriyolojik ve Toksin Silahlarının Geliştirilmesi, Üretimi ve Depolanması ve İmhası”na dair anlaşma 79 ülke tarafından imzalanarak 1975 yılında yürürlüğe girmişti. Ancak başta küresel hegemonik devletler ve bugün 170’den fazla ülkenin taraf olduğu bu anlaşma biyolojik ajanların saldırı amaçlı geliştirilmesi, üretilmesi, stoklanması, temin edilmesi ve kullanılmasını yasaklamaktadır. Ancak başta hegemonik güç kullanan küresel devletler ve bazı AB ülkeleri olmak üzere 17 devletin Biyolojik Silahlar Anlaşması’na imza atmasına rağmen faaliyetlerini illegal olarak sürdürmeleri söz konusu sanırım. Özellikle Pentagon’da ‘’Tehdit Azaltma Dairesine’’ bağlı ABD’li Senatör Lugin Merkezleri olarak adlandırılan Uluslararası Gıda Güvenliği ve Kitle Silahlarının Yayılmasını Engelleme Merkezlerine bağlı 25 ülkede sayıları 1500 bulan şaibeli araştırma merkezlerinde ‘Ölümcül biyolojik silah deneylerinin yapıldığı’, bu deneylerde farelerin kullanılmadığı kobay olarak insanların kullanıldığı çok güvenilir kaynaklarca ifade ediliyor. İddiayı ortaya atan ise sıradan biri değil. Gürcistan’ın eski Ulusal Güvenlik Bakanı İgor Giorgadze…

CORONA VİRÜSÜ BİYOTERÖR MÜ?

Bazı bilim insanlarına göre corona virüsü sadece belirli bir hastalığı olan yani vücudunda kronik bir hastalığı olan kişiler ile 50 yaş üstündeki insanlarda ölümcül olabiliyor. Bu güne kadar corona virüsünden dolayı sağlıklı hiçbir insan ve çocuk ölmedi. Bu da bize virüsün sadece dirençsiz vücutlarda ölümcül etkisi olabildiğini gösteriyor. Bu durum da şu anlama geliyor. ‘’Hücre mitokondrisinde bulunan RNA’yı etkileyen virüs, insan vücudunda belli bir direnç gördüğünde etkisiz oluyor. Diğer bir anlamda corona virüsü laboratuarlarda zayıflatılmış bir virüs anlamına geliyor. Eğer dünya basınında yer alan iddialar doğru olsaydı belirtilen virüs hiçbir direnişten etkilenmezdi. Çünkü bilindiği gibi virüslerde DNA yoktur. Sadece ve sadece RNA vardır. Bu yüzden de kendiliğinden oluşan bir virüs hiç bir dış etkene bağlı kalmadan bir başka hücrenin içerisine girer ve hücre içinde bulunan mitokondrinin zarını deler ve mitokondrinin içerisinde bulunan RNA’ya kendi RNA’sını sarmalar ve bu şekilde önlenemez bir şekilde yayılırdı. Ama durumun hiç de öyle olmadığı görülüyor. Bu da akıllara biyolojik veya bioterör saldırısı tezini haklı çıkarıyor.”

Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un corona virüsün ikinci dalgasının bu kez daha genç kişileri etkileyeceği açıklamasını hangi bilimsel kanıta göre yaptığı meçhul. Acaba atıyor mu? Yoksa küresel sermaye ağabeylerinin kontrolünde mi virüs siparişi veriyor?

#Koronavirüs
#Fransa
#RNA
#SARS