Gazeteci yazar Negahan Alçı’nın ‘Tartışılan Fikri Sağlar’ başlıklı köşe yazısı 4 Ocak 2021 tarihinde Habertürk gazetesinde yayınlandı. Sayın Alçı Fikri Sağlar ile yaptığı söyleşide hemen hemen kendisine sorulabilecek soruların büyük bir kısmını sormuş. Ancak sorulması gereken en önemli soru unutulmuş. Zira ‘’AK Parti iktidarına büyük suçlama’’ başlıklı köşe yazımda 2 Temmuz 1993 yılında yaşanan Madımak faciasında Fikri Sağlar Kültür Bakanı’ydı. Ve enteresan bir şekilde Kültür Bakanı olarak şenliklere katılacağı veya iptal ettiği yönünde il kültür müdürlüğüne muhtelif aralıklarla 3’ten fazla faks mesajı göndermişti. Son gönderilen faksta hiçbir neden gösterilmeden şenliklere katılmayacağı bildirilmişti. Madımak faciasına neden olduğu iddia edilen ‘Pir Sultan Abdal Şenlikleri’nin düzenlenmesinde bakanlık adına kutlama komitesi başkanlığını yürüten İl Kültür Müdürü Mehmet Talay dönemin Kültür Bakan’ı Fikri Sağlar’ı suçlayarak 15 yıl sakladığı sırrı açıklamıştı. O dönem Fikri Sağlar 3 kez Madımak Şenlikleri’ne katılacağını İl Müdürlüğü’ne faks ile bildirmesine rağmen son anda katılmaktan neden vazgeçmişti? Mehmet Talay dönemin Kültür Bakanı Sağlar’ın devletin bazı legal veya illegal birimlerince ikaz edilip edilmediğini sorguluyor. 6 Ocak’taki yazımızda Fikri Sağlar’dan bu konuya açıklık getirmesini istemiştik. Şu ana kadar bir cevap alamadık. Ancak Sayın Bakan uzun yıllardan bu yana bu soruya açıklık getirmediği için “Madımak Şenlikleri’ne(!!!) gitmemesi için kontrgerilla mı uyardı” sorusunu sormamız gerektiğini düşünüyorum. Zira 1993’lü yıllar derin yapılarla legal yapıların birbirine karıştığı en çetrefilli yıllar. Fikri Sağlar kontrgerilla içinde olan ancak bu illegal ilişkisini çok gizli tutabilen devlet içinde önemli bir görevli ile de görüşmüş olabilir. Diğer bir misal dönemin Başbakanlarından Demirel FETÖ ile mücadelede Kenan Evren’den kontrgerillanın devreye sokulmasını istemiş ret cevabı almıştı.
Ancak ne hazin ki 2 Temmuz 1993 yılında Sivas’ta Madımak Oteli’nde 37 kişinin yakılarak ölmesi, bu olayın ‘Alevi katliamı’ olarak nitelendirilmesi, bu olaydan sadece 3 gün sonra Erzincan Başbağlar köyünde 33 köylünün kendilerini PKK’lı olarak tanıtan kişilerce kurşuna dizilerek öldürülmesi, ‘Sünni katliamı’ olarak nitelendirilmesi Alevi-Sunni vatandaşlarımızı birbirine düşman kamplara bölme ve çatıştırma amaçlı açık provokasyonlardı. Başbağlar ve Madımak katliamlarının 3 gün arayla gerçekleştirilmesi, Başbağlar katliamını gerçekleştirdikleri iddia olunan PKK terör örgütünden hiçbir örgütçünün bu suçtan ötürü günümüze kadar yakalanamamış olması, bu dava sürecinin 1998 yılında İzmir Devlet Güvenlik Mahkemesi’nce yapılan 24’üncü duruşmada takipsizlikle sonuçlanması bu katliamların arkasında Türkiye’de kontrgerilla adı ile anılan TSK ve MİT içine sızmış yasa dışı bir örgütün varlığına işaret ediyordu. NATO bünyesindeki ülkelerde sözde sol örgütlenmelere karşı kurulan ancak daha sonraki yıllarda Türk demokrasisini darbelerle hedef alan derin illegal Gladyo yapından söz ediyoruz.
Türk Gladyosu gizli NATO gölge orduları, Batı Avrupa genelinde açığa çıkarıldıktan sonra da faaliyetlerini sürdürmeye devam etmişti. Paramiliter birimler sistemin içine kanser gibi yayılmış ve öylesine derinden nüfuz etmişti ki kolay kolay yerli ve milli olmayan bu birimlerin ortadan kaldırılması veya yargı önüne çıkarılması pek mümkün görünmüyordu. Fakat NATO üyesi bazı ülke liderlerinin Gladyo tipi yapılarının kendi ülkelerinde de ordu ve gizli servisler içinde var olduklarını yönelik açıklamaları ve kamuoyu baskısı sonrasında 3 Aralık 1990’da Genelkurmay Harekat Dairesi Başkanı Korgeneral Doğan Beyazıt ile ÖHD Başkanı Tuğgeneral Kemal Yılmaz önce milletvekillerine ardından da basın mensuplarına yaptıkları açıklamalarda NATO kıtalarının Türkiye’de varlık gösterdiğini kabul etmişlerdi. Generaller Türk Gladyosu’nun üyeleri için vatansever tanımını kullanıyorlardı.
Ancak uluslararası basın NATO ve Pentagon’un nasıl olup da Türkiye’deki katliam, darbe ve faili meçhullere doğrudan destek sunabildiğini sorgulamaya başlar başlamaz, Türkiye’deki askeri yönetim, Türk Gladyosu’nun deşifre edilmesine yönelik tüm araştırmaların önüne geçti. Meclis’te kontrgerilla gölge yapısını ya da ÖHD’yi incelemek için komisyon kurulması talebi reddedildi. Askeri yönetim Meclis’ten ve bakanlardan gelen soruları yanıtlamayı reddetmişti. Hatta Savunma Bakanlığı’ndan birkaç ay önce ayrılmış Safa Giray, Bülent Ecevit’in kontrgerilla ile ilgili açıklamalarına son verme uyarısında bulunarak ‘Biliyorsa da bilmiyorsa da susması gerekir’ demişti.
28 Şubat’ta sivil darbecilerin neredeyse hiç birinin yargılanamaması Türk Gladyosu içinde faaliyet göstermeleri nedeni ile doğru orantılıdır.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.