TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu raporunda, 28 Şubat Darbesi’nin ülkeye verdiği ekonomik zarara dikkat çekilerek, 2001 krizine de uzanan sürecin finansal maliyetinin ülkeye 381 milyar dolara mal olduğu açıklanmıştı. 28 Şubat’ta Türkiye’nin, ‘’cambaza bak stratejisiyle’’ küresel bir finans operasyonu (faiz lobisi) ile ekonomisi diz çöktürülürken, diğer taraftan ülke ‘’irticai kalkışma’’ senaryoları ile içe kapatılıp başta bankalar olmak üzere, Cumhuriyet tarihinin en büyük vurgunları gerçekleştirilmişti. Birileri durumdan vazife çıkarıp sözde ‘mürteci’’ avında iken diğerleri Cumhuriyet tarihinin en büyük en alçak ve hain soygunlarını gerçekleştirmişlerdi.
Bilindiği gibi Ankara Sincan’da Ocak 1997’de düzenlenen Kudüs Gecesi’nde İran Büyükelçisi’nin yanı sıra Ortadoğu’dan bazı misafirlerin gelmesi ‘irtica geliyor’ tartışmalarına neden olmuş, bunun üzerine Sincan’da 30 Ocak’ta tanklar geçiş yapmıştı. Bu olay 28 Şubat’a giden yolun en önemli kilometre taşlarından sayılmıştı. Sincan’da tankların yürüdüğü gün tesadüfen Cumhurbaşkanı’nın makamına çıkmakta olan Başbakan Yardımcısı Sayın Çiller ‘Sincan’da tankların yürüdüğünü öğrenir ve Cumhurbaşkanı Demirel’e bu konuda bilgi verir. Demirel’in cevabı “Eee ne olacak ziyanı yok” olur. Genelkurmay Başkanı Karadayı bu olaydan haberi olmadığını söylüyor. Çiller Cumhurbaşkanı Demirel’e bu durumun vahim bir olay olduğunu söylüyor. “Eğer tankların yürümesi hükümete karşı yapılmışsa gereği yapılmalı” şeklinde Cumhurbaşkanı Demirel’i uyardığını açıklıyor. Aslında Çiller bu olayın hükümete karşı yapıldığını gayet iyi biliyor sanırım. Cumhurbaşkanı Demirel’in Karadayı ve darbecilere karşı yumuşak tutumunu bildiği için yumuşak bir giriş yapmasına rağmen Cumhurbaşkanı Demirel 28 Şubat postmodern darbesinin geldiğinin en önemli işaret olan bu olayı umursamaz bir tavırla karşılıyor. Tankların yürümesi sonrasında CUNTA tarafından toplumun her kesimine brifing veriliyor. Sendikalara, sivil toplum örgütlerine, üniversitelere. Büyük bir kısmı ayakta alkışlıyor. Başbakan Yardımcısı Çiller o süreçte Genelkurmay Başkanı ve Jandarma Genel Komutanı’nı emekliye sevk etmek istediğini Erbakan’a açıklıyor. Çiller, Erbakan’ın çok uzlaşmacı ve çok nazik bir kişiliği olduğunu belirterek bu teklif karşısında ‘’Aman ortam gerilmesin, kimsenin haberi olmasın, gerginlik çıkmasın’ şeklinde tepki verdiğini de belirtiyor. Günümüzde Tüm darbecilerden bilhassa 15 Temmuz Türkiye’yi İşgal ve Kalkışması’nda emperyalist güçlerin maşası GLADYO-B nin ağır bir yenilgiye uğratılmasında 28 Şubat Cuntası’nın yargı önüne çıkarılmasında Başkan Erdoğan’ın nasıl tartışılmaz katkıları ve yönetimi varsa Sayın Çiller’in de 28 Şubat CUNTASI’NIN deşifre edilip yargı önüne çıkarılmasında o anlamda büyük katkıları olmuştur. Darbe Araştırma Komisyonu ve yargıya verdiği ifadelerde 28 Şubat’ın açık bir darbe olduğunu söyleyebilen tek lider Sayın Çiller olmuştur.
Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) Çatı Soruşturması kapsamında tanık olarak ifadesi alınan Cem Fadıl Bozkurt’un ifadelerinde, eski iş ortağı İshak Alaton’un, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen ile bağlantılarına ilişkin iddialar yer alıyor. “Örneğin 1999 yılı başlarında Alaton ile yaptıkları bir toplantıda telefonun sesinin dışa açık olduğu o dönemde Bakan olan H.Ö ile Alaton’un telefonda yaptıkları görüşmede Fetullah Gülen’in Türkiye’de kalması konusunda sıkıntılar olduğunu, askerlerin sorun çıkardığını, Gülen’e çok yüklendiklerini ve hakkında soruşturma başlatacaklarını, bu nedenle ivedi yurt dışına çıkması gerektiğini ve bu konuda ne yapılabileceği konuşuluyordu. O günkü telefon görüşmesinde Bakan HÖ ‘Fetullah Gülen’in pasaport işlerini biz Ankara’dan halledeceğiz, siz yurt dışına çıkış ve gideceği ülkedeki ikametini sağlamaya çalışın’ demişti.” Tanık Bozkurt, ALATON’un 1999 yılı Ocak ayı sonunda FETÖ elebaşı Gülen’e Haseki Hastahanesi’nden “Türkiye’de tedavi edilemez” raporu aldığını ve Gülen’in bu şekilde ABD’ye kaçırıldığı iddia ediliyordu.
İshak Alaton ile 28 Şubat sürecine ilişkin konuşmaları olduğunu söyleyen Bozkurt, Alaton’un “Bu ülkede tank yürütebilmek için dört tane ev verdim” şeklinde ifadeleri olduğunu öne sürdü. Yaptıkları sohbetlerde Alaton’un Necmettin Erbakan’ı sevmediğini açıkça söylediğini kaydeden Bozkurt, Alaton’un “Necmettin Erbakan gitmedikçe bu ülkenin önü açılmaz” şeklinde konuştuğunu anlattı. İshak Alaton 89 yaşında 11 Eylül 2016 yılında vefat ettiği için bu 4 evi hangi CUNTA üyelerine verdiğini soramıyoruz tabii. Tanık Bozkurt’un doğru söyleyip söylemediği de bilinmiyor. Ancak verildiği iddia olunan 4 ev İshak Alaton tarafından CUNTACILARA verilmişse bu konu araştırılabilir sanırım.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.