Duayen gazeteci ve yazar Uğur Mumcu derin devlet-mafya ilişkileri, Kürt sorunu, tarikat ve cemaatler, yolsuzluk davaları gibi birçok konuda araştırmalar yapan, köşe yazıları, makaleler ve kitaplar yazmış 24 Ocak 1993’te Ankara Karlı Sokak’taki evinin önünde park halinde olan otomobiline yerleştirilen C-4 tipi plastik bombanın patlaması sonucu hayatını kaybetmişti. Suikastın hemen ardından olay yerinde inceleme yapan uzmanların hiçbir delil bulamadı. Patlamayla etrafa dağılan ve cımbızla toplanması gereken deliller süpürgeyle süpürüldü. Hatta evinin 50 metre ilerisinde bulunan polis kulübesinde nöbet tutan polislerin sokakta Uğur Mumcu’nun oturduğundan dahi habersiz olduğu ortaya çıktı. Patlamayla etrafa dağılan ve cımbızla toplanması gereken deliller süpürgeyle süpürüldü. Suikastı bazı dinci örgütler üstlenirken, suikastın arkasında İsrail Dış İstihbarat birimi MOSSAD ve derin yapı kontrgerillanın olduğu da iddia edilmişti.
Uğur Mumcu öldürülmeden 17 gün önce kaleme aldığı köşe yazısında PKK–Barzani MOSSAD ilişkisini açıklamıştı. Mumcu bu yazısında Barzani, CIA ve MOSSAD arasındaki ilişkilere değinerek “Kürtler sömürgeciliğe karşı bağımsızlık savaşı yapıyorlarsa ne işi var CIA ve MOSSAD’ın Kürtler arasında?” “Yoksa CIA ve MOSSAD, anti-emperyalist savaş veriyorlar da dünya bu savaşın farkında değil mi?” ifadelerini kullanmıştı. Mumcu’nun bu bağlantıları ortaya çıkardığı için öldürüldüğü ve bazı dinci örgütlerin de taşeron olarak kullanıldığı en çok konuşulan iddialar arasında yer aldı. CIA ve MOSSAD’ ile iş birliği yapan Gayrinizami Harp Birliklerinin organizesinde PKK ve FETÖ terör örgütü militanlarının da bu suikast’ta önemli rolleri olduğunu düşünüyorum.
Türkiye’nin 8. Cumhurbaşkanı Özal’ın iç ve dış konjonktür uygun olmamasına rağmen 13 Mart 1992’de yapılan MGK toplantısında, yakın çalışma arkadaşları ile birlikte aylar süren çalışma ve araştırmalar sonucunda hazırlanan PKK terörünün bitirilmesi, Kürt sorununun çözümü konusunda genel af da dahil olmak üzere siyasal ve sosyal çözümleri içeren öneri paketlerini sunması toplantının gergin geçmesine neden olmuştu. Kürt sorununu çözmek istemesi Özal ve yakın çalışma arkadaşlarının ölüm nedeni olmuştu. Özal 1988 yılında Anavatan Partisi kongresinde Kartal Demirağ tarafından kendisine yapılan suikasttan yaralı olarak kurtulmuş akabinde Suikast’ın arkasındaki derin yapıyı, Hiram Abbas ve savcı Uğur Tonik’in araştırmalarından tespit etmiş, ancak devlet içinde zafiyet yaratabileceği ve darbe olabileceği endişesi ile soruşturmayı genişletememişti. (Vesayetçi yapıların hegemonyasının doruğa ulaştığı konjonktür nedeniyle)
Suikastı soruşturan eski savcı Uğur Tonik daha sonra TBMM’de kurulan Horzum Araştırma Komisyonu’na ve Turgut Özal’ın ölümünü soruşturan Ankara Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı’na verdiği ifadelerde; Afyon Dazkırı’da 1974-77 seneleri arasında, Ege’de meydana gelen sol hareketleri önlemek için bir kontrgerilla teşkilatı kurulduğunu, Kartal Demirağ’ın da bu teşkilatın yetişmiş bir elemanı olduğunu tespit ettiklerini, Afyon’daki teşkilatın üzerine gidileceği bir sırada “tahkikatın kesilmesi” için o dönem devletin çok önemli bir biriminde görevli olan ve PENTAGON destekli illegal Kontrgerilla derin yapısının kuruluşunda görev alan komutanlardan biri olan Sabri Yirmibeşoğlu’nun kızını kaçırttığı ve kendisini tehdit ettiğini açıklamıştı. O dönem Cumhurbaşkanı olan Özal suikast olayının detayları kendisine ulaşınca Yirmibeşoğlu’nu resen emekli etmişti.
Bir televizyon yayına katılan Emekli Hava Pilot Korgeneral Dr. Erdoğan Karakuş, Uğur Mumcu suikastına ilişkin bomba bilgiler verdi. Suikast timinin Türkiye’ye nasıl geldiğini ve nasıl ayrıldığının tarafından bilindiğini duyuran Karakuş, “Suikastta gördüğüm FETÖ’den yardım var. Bir şekilde güvenlik güçlerinin yardımından yararlandılar. 5 kişilik suikast timi İsrail’den Mersin’e oradan da Ankara’ya geldi. Bombayı patlattıktan sonra ise Esenboğa Havalimanı’ndan tekrar İsrail’e döndü. FETÖ grubunun yardımıyla Esenboğa havalimanında bilgisayarlar tamamen bozuldu. Hiçbir pasaport kontrolü yapılmadan Mersin’den yurda giren suikast timi Türkiye’den İsrail’e gitti” dedi.
Uğur Mumcu’nun
7 Ocak’ta İsrail-Barzani-Mossad ilişkisini yazmasının ardından 8 Ocak’ta İsrail büyükelçisi Mumcu’ya “öldürülmekten korkmuyorsunuz” sorusunu sorması Uğur Mumcu açısından tamamen tehdit ve Mumcu’ya suikast yapılacağının açık
işaretlerini taşıyordu!
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.