Putin’in tahtı sallanıyor mu, iç darbe ve ABD’li senatörün ‘suikast yapın’ çağrısı kime?

Rusya’nın yıllardır görevde olan Devlet Başkanı Vladimir Putin aldığı savaş kararı ile dünyayı ve kendi ikbalini geri dönülemez bir uçurumun eşiğine getirdi. Savaşın yıkıcı gerçeği neredeyse tüm dünyayı Rusya’ya karşı birleştirirken herkesin hedefindeki ortak isim Putin oldu. Ukrayna’da sivilleri hedef aldığı savı ile ABD ve İngiltere başta olmak üzere 39 ülke tarafından savaş suçlusu ilan edilen Putin sadece dünyanın değil bilinmez bir sona sürüklediği kendi halkının da tepkilerini üzerine çekiyor. 22 yıldır süren iktidarında Rusya’yı birçok dönüşümden geçiren Putin’den sonra neler olacağı ve ülkeyi neler beklediği şu an Rusya’nın bir numaralı gündem maddesi.

Küresel ekonomik sisteme bu kadar entegre olabilmiş bir Rusya bir anda bu sistemden koptu. Putin’in çarklarını döndürmek için çok uğraştığı askeri makine sistemi neredeyse işlevsiz kalmak üzere. Savaşın 24’üncü gününde Putin, işgalin başladığı 24 Şubat’taki konumundan uzaklaşmış durumda. İlk günlerde tüm Ukrayna’yı isteyen ve bu ülkeyi nazizmden arındırma amacı güttüğünü iddia eden Rus lider artık Kırım ve Donbass bölgesinin Ukrayna tarafından tanınmasına ve konunun burada kapanmasına ikna olmuş durumda. Ancak bunu yaparken saldırıların şiddetini giderek artırıyor ve müzakere masasına eli güçlenmiş, daha fazla şehri ele geçirmiş şekilde oturmak istiyor.

Washington’da basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Graham, muhabirlerden birinin “Putin’e suikast yapılmasına yönelik açıklamanızın arkasında duruyor musunuz?” sorusunu, “Evet. Umarım öyle ya da böyle bir şekilde ortadan kaldırılır. Nasıl indirdikleri umurumda değil. Lahey’e gönderip yargılar mıyız bilemem. Sadece gitmesini istiyorum.” şeklinde cevapladı. Graham, açıklamasında “Putin bir savaş suçlusu. 1930’larda birinin Hitler’e de suikast düzenlemesini isterdim. Dolayısıyla evet, Vladimir Putin meşru bir lider değil. O bir savaş suçlusu” ifadelerini de kullandı. Senatör, “Rusya’da bir Brütüs var mı? Rus ordusunda Albay Stauffenberg gibi başarılı biri yok mu? Bu savaşı durdurmanın tek yolu Putin’i ortadan kaldırmak. Bu, ülkeniz ve tüm dünya için çok önemli bir hizmet olacaktır” çağrısı yapmıştı.

Kremlin sözcüsü Dmitri Peskov, Graham’ın birilerinin Putin’i öldürmesini isteyen sözlerine atıfta bulunarak, senatörün akıl sağlığını sorguladı ve sarhoş olduğunu söyledi. Peskov, “Maalesef, böylesine aşırı gergin bir atmosferde, Rus düşmanlığının histerik bir tırmanışı var. Bu günlerde herkes ayık kalmayı başaramıyor, hatta çoğu aklını yitiriyor” diye ekledi.

Putin’e suikast iddiaları yanında Putin’e çok yakındakilerden darbe yapılacağı da gündeme getiriliyor. Putin’in kurduğu sistemde elindeki gücün alınmasının imkansıza yakın olduğunu bilenler, umudunu “Putin ölecek” iddiasına bağlamış durumda. Son dönemde yüzünün ödemli ve şişkin durması, sürekli depresif tavırları Putin’in kanser hastalığına yakalandığının işareti olarak gösteriliyor. Rus liderin “şişik yüzünün kemoterapi ilaçları veya steroidler aldığını gösterdiği” ve ayrıca yüzündeki gülümseme ifadesinin eksikliğinin “sürekli bir acı içinde olduğunu gösterdiği” ileri sürüldü.

Putin, Rus Anayasası’nın 93’üncü maddesine göre görevden alınabilir. Ancak bunun gerçekleşmesi için parlamentodan mutlaka çoğunluk kararı çıkması gerekiyor. Üstelik Anayasa Mahkemesi ve Yüksek Mahkeme de bu kararı onamalı. Oysa tüm bu kurumlar Putin tarafından kontrol ediliyor. Ülkede tüm elitleri ve siyasetçileri takip eden iki kurum var: Federal Güvenlik Servisi (FSB) ve daha gizli çalışan Federal Koruma Servisi (FSO). Bu kurumların görevlileri her sabah Putin’e güvenlik raporlarını ve casuslar yoluyla elde edilen bilgileri veriyor ve ülkede neler olup bitiğini aktarıyor. Batı’da çok dillendirilen bir olasılık da suikast tehlikesi... Fakat çok karmaşık güvenlik protokolleriyle korunan Putin için bu ihtimal oldukça düşük. Kaldığı her yerleşim karadan ve havadan gözleniyor, araçla bir yere gidiyorsa özel bomba imha ekipleri onunla birlikte yol alıyor.

Ayrıca Putin’in bir suikast ile öldürülmesi ABD ve İNGİLTERE’yi olası zanlı yapacağından bir dünya savaşına neden olabilir. Bu nedenle Ukrayna ile Rusya arasında Türkiye’nin arabuluculuğunda önce ateşkes, sonra liderler zirvesiyle yapılabilecek barış anlaşmasının sağlanması tek çare olarak görülüyor.