Madımak ve Başbağlar katliamları mezhep çatışması için aynı derin yapı tarafından provoke mi edildi?

04:008/07/2024, Pazartesi
G: 8/07/2024, Pazartesi
Bülent Orakoğlu

Yakın tarihimizde Sivas Madımak, Erzincan Başbağlar, Elbistan, Kırıkhan, Kahramanmaraş Çorum Malatya ve Gazi Mahallesi’nde Alevi ve Sünni vatandaşlarımız çeşitli provokasyonlarla tahrik edilerek kışkırtılarak birbirlerine düşürülmüş ve kardeş kanı akıtılmasına neden olunmuştu. Biz bu yazımızda 2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas’ta Madımak Oteli’nde 37 kişinin yakılarak ölmesi, bu olayın ‘Alevi katliamı’ olarak nitelendirilmesi, bu olaydan sadece 3 gün sonra Erzincan Başbağlar köyünde 33 köylünün kendilerini


Yakın tarihimizde Sivas Madımak, Erzincan Başbağlar, Elbistan, Kırıkhan, Kahramanmaraş Çorum Malatya ve Gazi Mahallesi’nde Alevi ve Sünni vatandaşlarımız çeşitli provokasyonlarla tahrik edilerek kışkırtılarak birbirlerine düşürülmüş ve kardeş kanı akıtılmasına neden olunmuştu. Biz bu yazımızda 2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas’ta Madımak Oteli’nde 37 kişinin yakılarak ölmesi, bu olayın ‘Alevi katliamı’ olarak nitelendirilmesi, bu olaydan sadece 3 gün sonra Erzincan Başbağlar köyünde 33 köylünün kendilerini PKK’lı olarak tanıtan kişilerce kurşuna dizilerek öldürülmesi, ‘Sünni katliamı’ olarak nitelendirilmesi neticesinde Alevi-Sunni vatandaşlarımızı birbirine düşman kamplara bölme ve çatıştırma amaçlı açık provokasyonları arka planları ile açıklamaya çalışacağız. Başbağlar ve Madımak katliamlarının 3 gün arayla gerçekleştirilmesi, Başbağlar katliamını gerçekleştirdikleri iddia olunan PKK terör örgütünden hiçbir teröristin bu suçtan ötürü Temmuz 2022 kadar yakalanamamış olması bu katliamların arkasında Türkiye’de kontrgerilla adı ile anılan TSK ve MİT içine sızmış yasa dışı bir örgütün varlığına işaret ediyordu. NATO bünyesindeki ülkelerde sözde sol örgütlenmelere karşı kurulan ancak daha sonraki yıllarda Türk demokrasisini darbelerle hedef alan derin illegal Gladyo yapısından söz ediyoruz.

Ne yazık ki günümüze kadar bu senaryoları yazıp uygulayan derin yapı (Kontrgerilla) bilinmesine rağmen somut bir şekilde ortaya çıkarılamaması, Alevi kesim üzerinde geçmişten günümüze devlete bakış açısında olumsuz izler bırakmış gözüküyor. AK Parti’nin Alevi çalıştayları düzenlemesi Alevi dedeleri ve vatandaşlarımıza yönelik pozitif yaklaşımları ve yakın diyalog kurma faaliyetleri ile Alevi vatandaşlarımızın devletle ve milletle barışıp kucaklaşmasına yönelik gayretleri bile maalesef bu derin izleri tam anlamıyla silememiş görünüyor.

Bu nedenle Erzincan Cumhuriyet Başsavcılığı’nca Başbağlar katliamından 29 yıl sonra tekrar soruşturularak hazırlanan iddianamede Türkiye’de Kontrgerilla isimli derin yapı ve bu yapının tetikçi olarak kullandığı PKK terör örgütü ve iltisaklarının deşifre edilmesi Cumhuriyet tarihimizde bir ilk ve geçmiş tarihlerdeki provokatif toplumsal olayların ve faili meçhul siyasi cinayetlerin arka planını aydınlatması açısından çok önemlidir.
Erzincan Cumhuriyet Başsavcılığı Türkiye’de özellikle 1990’lı yıllarda meydana gelen mezhep kavgaları ve cinayetlerin arkasında karanlık odakların PENTAGON Kontrgerilla, PKK, FETÖ işbirliği olduğunu deşifre etti

BAŞBAĞLAR’I VURAN SİLAHLAR AMERİKA’DAN

Başsavcılık iddianamesinde, PKK’nın derin yapı (Kontrgerilla) ile birlikte nasıl iş birliği içerisinde katliamı geliştirdiğine ilişkin çok önemli verilere ulaşıldı. Derin devletin PKK’ya havale ettiği olayda, saldırının Sivas Madımak Katliamına misilleme eyleminden ziyade aylar öncesinden çalışılmış organize bir saldırı olduğu deşifre edildi. Madımak hadisesinin 3 gün sonrasında Başbağlar’ın tesadüfen seçilmediği ve saldırının aylar öncesinden planlandığını gözler önüne seren 150 sayfalık iddianamede, Başbağlar’a baskın düzenleyen teröristler ve beraberindeki milislerin köyde hangi evde kimin oturduğunu ve hangi evde ne tür silahın bulunduğunu bilerek geldikleri ortaya konuldu. Başbağlar katliamı dosyasını 29 sene sonra raftan indiren Erzincan Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede, 33 masumu kurşunlayan silahların Amerikan yapımı olduğu ortaya çıkarıldı.

Erzincan Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 29 sene sonra hazırladığı Başbağlar katliamına ilişkin iddianamede olay hakkında şok bir bilgiye daha ulaşıldı. CHP/SHP’nin koalisyon ortağı olduğu 1993’te karanlık Madımak olayının 3 gün sonrasında gerçekleştirilen ve CHP’li Adalet Bakanı Seyfi Oktay yargısının hemen üstünü kapattığı Başbağlar katliamı dosyasını 29 sene sonra raftan indiren Erzincan Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede, 33 masumu kurşunlayan silahların Amerikan yapımı olduğu ortaya çıktı. Saldırıda kullanılan silahlara ilişkin mermi çekirdekleri ve kovanlardan yola çıkan savcılık, eylemde kullanılan silahın “FS I 601736” seri numaralı ABD yapımı otomatik tüfekler olduğunu belirledi. O dönem PKK’nın envanterinde yalnızca Rus yapımı Kalaşnikof ve el yapımı patlayıcılar olduğu halde, bu saldırının ABD üretimi özel tüfeklerle yapıldığının belirlenmesi, katliamdaki derin yapıyı ifşa etti. Başbağlar katliamındaki “Amerika parmağını” yakalayan savcılığın hazırladığı 2022/1785 Esas, 2022/254 sayılı iddianamede şu ifadeler yer alıyor: Başbağlar katliamının PENTAGON’dan PKK’ya verilen ABD yapımı özel otomatik tüfeklerle gerçekleştirildiği savcılıkça tespit edilmiş oldu.

Başbağlar’da bulunan mermi çekirdeği ve kovanların izini süren savcılık, karanlık ellerin bu olaydan sonra aynı silahların 10 kanlı eylemde daha kullanıldığını saptadı. Bu saldırılardan en dikkat çekeni, Başbağlar katliamının 3 ay sonrasında Tunceli’de ANAP’lı Belediye Başkanı Suphi Vural’ın evine yapılan saldırının da aynı silahlarla düzenlendiğinin tespiti oldu. ANAP’lı Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın şüpheli kalp kriziyle hayatını kaybettiği 1993 yılında silsile halinde yaşanan karanlık hadiseler arasında yer alan Başbağlar saldırısı ile ANAP’lı Vural’ın adresine yapılan saldırının aynı merkezden düzenlendiği gün yüzüne çıkarıldı. Başbağlar’da ölüm saçan silahlarla ayrıca bir yıl içerisinde; Tunceli Ovacık’ta 4, Tunceli Pertek’te 2 vatandaşımızın daha katledildiği, 3 kişinin yaralandığı kaydedildi. Savcılık soruşturmasıyla saptanan o 10 saldırı iddianamede yer aldı.

Almanya merkezli “Ali’siz Alevilik” veya “Aleviliğin İslam dışı” olduğunu savunan, Zerdüştlük, paganizm propagandaları ile Türkiye’de günümüzde dahi mezhep çatışmalarına yönelik provokatif faaliyetlere rastlanabiliyor. Ancak bu provokatörlerin kısa zamanda yakalanmaları Türkiye’de Alevi-Sünni çatışması yaratma çabasında olan Alevi Diasporasını bile etkisiz kılabiliyor.

#Tarih
#Madımak Katliamı
#Başbağlar Katliamı
#Bülent Orakoğlu