Kılıçdaroğlu ABD icazet turunun son gününde SOROS’un üssünde neden gizli görüşmeler yaptı?

04:005/12/2022, Pazartesi
G: 5/12/2022, Pazartesi
Bülent Orakoğlu

Yeni Şafak·BÜLENT ORAKOĞLU - Kılıçdaroğlu ABD icazet turunun son gününde SOROS’un üssünde..CHP lideri Kılıçdaroğlu ABD icazet turunun son gününde Rokefeller ve Soros’un üssü olarak bilinen Alman Marshall Vakfı’nı ziyaret ederek sözde vakıf yöneticileri ile bir araya geldi. Basına kapalı veya gizli olarak yapılan görüşmelerin içeriğine ilişkin herhangi bir bilgi paylaşılmadı. Alman Marshall Vakfı, hem Yahudi lobisinin en etkili ailesi Rockefeller’a ait vakıflar tarafından destekleniyor, hem de darbelerin

CHP lideri Kılıçdaroğlu ABD icazet turunun son gününde Rokefeller ve Soros’un üssü olarak bilinen Alman Marshall Vakfı’nı ziyaret ederek sözde vakıf yöneticileri ile bir araya geldi. Basına kapalı veya gizli olarak yapılan görüşmelerin içeriğine ilişkin herhangi bir bilgi paylaşılmadı. Alman Marshall Vakfı, hem Yahudi lobisinin en etkili ailesi Rockefeller’a ait vakıflar tarafından destekleniyor, hem de darbelerin kirli ismi Soros’un üssü olarak biliniyor. Parti Sözcüsü Faik Öztrak’ın da eşlik ettiği CHP liderinin, Rockefeller ve Soros’un üssü olarak bilinen vakıfta ne kadar süre kaldığı bilinmiyor. Vakfın kapısından içeri girerken Kılıçdaroğlu ABD’nin derin devletinin hangi kirli odağı ile görüşeceğini biliyor muydu acaba? Zira girdiği kapıda kendisini Turuncu Devrimler örtüsü altında çeşitli ülkelerde darbe planlayıp gerçekleştiren uzman darbeciler olabilirdi. Ayrıca terör örgütleri kuran ve bu örgütlere her türlü silah mühimmat ve meskun mahallerde eylem taktik ve stratejilerini planlayan özel savaş ajanlarının üst düzey elemanlarının da olması kuvvetle muhtemeldi sanırım. Kılıçdaroğlu’nun bir siyasi parti lideri olarak Amerikan Derin Devleti’nin çekirdeği olan bu şer yuvasına nasıl girme becerisini gösterdiğini veya neden burada kabul edildiğinin sırrı FETÖ olabilir sanırım. Zira Kılıçdaroğlu bilindiği gibi ABD icazet turuna başlarken yanında götürdüğü Türk ve Amerika’daki gazetecileri atlatarak Pensilvanya karayolu üzerinde 8 saat ortadan kaybolmuştu. 8 saatin 4 saati karayolu üzerinde geçmiş ancak Kılıçdaroğlu kayıp 4 saat ile ilgili hiçbir açıklama yapmamıştı. Sorgulayan gazetecilere de kızarak stüdyoyu terk etmişti. Bu 4 saat içinde FETÖ elebaşı Gülen ile görüşmemiş bile olsa sözde FETÖ’nün üst düzey yöneticilerinden biri veya birkaçı ile buluşup Alman Marshall Vakfı ile ilgili görüşmeyi ayarlamış olma ihtimali kuvvetle muhtemel görünüyor. Ancak ABD’nin terör örgütleri kurma ve kullanma taktik ve stratejileri doğrultusunda hasım devletlerin üst düzey parti veya devlet yöneticileri ile yaptığı gizli görüşmeleri kısa bir süre sonra deşifre ederek hasım ülkede siyasi istikrarsızlık yaratma politikasını da unutmamalıyız sanırım. Özellikle Türkiye’de bazı kesimlerce İstanbul İstiklal Caddesi’ndeki terör eylemi ile Kılıçdaroğlu’nun “Kasım ayını bekleyin” ikazı arasında bir ilişki olup olmadığı sorgulanmıştır. Bana göre Türkiye’deki muhalefet liderinin böylesine bir ithamla suçlanması asla doğru değildir. Ancak bu örneği vermemizdeki en önemli neden ABD’nin bu terör eyleminin arkasında olduğunun çok açık ve net olmasıdır. ABD belki de bu eylemi planlarken Türkiye’de muhalefet liderinin de hedefe alınmasını planlamış olabilir. ABD için önemli olan Türkiye’de siyasi istikrarsızlık ve KAOS yaratılmasıdır. Kendi başkanlarına suikast düzenlemiş haydut bir devlet olan Amerika’ya güvenmek çıngıraklı yılanlarla dolu bir odada yaşamakla eşdeğerdir.

ABD DERİN DEVLETİNİN KONTROLÜNDEKİ JOHNS HOPKİNS ÜNİVERSİTESİ’NDE TÜRKİYE’Yİ ŞİKAYET ETTİ

CHP liderinin Amerikan derin devletinin kontrolü altında olan Johns Hopkins Üniversitesi’ni seçmesi ise bir tesadüf değil. Zira Kılıçdaroğlu, 30 Kasım-4 Aralık 2013 tarihleri arasında da aynı üniversiteye konuk olmuştu. CHP lideri o dönem de Gezi kalkışmasıyla ilgili sözler söyleyip, Gezi’deki terör olaylarını “
halk direnişi
” gibi sözlerle savunmuştu. Johns Hopkins Üniversitesi, her ne kadar Kılıçdaroğlu’nun “yuvası” olsa da, o üniversitenin “derin” bir yönü daha var. Kılıçdaroğlu daha CHP milletvekili iken, Ekim 2008 tarihinde Johns Hopkins Üniversitesi’ne bağlı Amerikan-İsveç merkezli Slikroad (İpek Yolu) Enstitüsü tarafından bir rapor hazırlandı.
Svante E.Cornell ve Hail Magnus Karavelli imzalı 75 sayfalık rapordaki “kehanet” gibi Türkiye senaryoları dikkat çekiciydi. Raporun içinde Türkiye’yi sarsacak öngörülerden biri raporun 72. sayfasındaki ifadelerdi:
“CHP’den istifa etmeye ikna edilecek Deniz Baykal’la, yolsuzluklar konusunda kamuoyunun dikkatini çeken Kemal Kılıçdaroğlu yer değiştirecek. CHP, yeniden Avrupa tarzı bir sosyal demokrat parti olarak ortaya çıkacak.”

Ne ilginç ki rapor yayınlandığında CHP Grup Başkan Vekili olan Kılıçdaroğlu, tam 2 yıl sonra 2010’da FETÖ’nün kaset kumpasıyla devrilen Deniz Baykal’ın yerine o koltuğa oturuyordu.

#Kemal Kılıçdaroğlu
#ABD
#Soros
#FETÖ
#Deniz Baykal