Gaffar Okkan, Necip Hablemitoğlu, Muhsin Yazıcıoğlu, Eşref Bitlis 1993, 2001, 2002, 2009 tarihlerinde çeşitli suikast yöntemleriyle şehit edildiler. Karanlık suikastlarda en önemli ortak nokta FETÖ elebaşı Gülen’in her biri için ölüm emri verdiğine yönelik güçlü iddialardı. Necip Hablemitoğlu ve Muhsin Yazıcıoğlu suikastlarını bizzat FETÖ’cü terör örgütü militanlarının gerçekleştirdiği, Gaffar Okkan suikastında ise HİZBUL KONTRA, JİTEM ve FETÖ arasında iş birliği yapıldığı iddiaları söz konusuydu. Bu suikastlarda ikinci ortak nokta yargı süreçlerinin çıkmaza girmesi nedeniyle, Eşref Bitlis, Hablemitoğlu, Gaffar Okkan suikastlarında yargılama kararlarının kamuoyunu asla tatmin etmediği hususuydu.
Devletin en iyi korunan veya koruması gereken Diyarbakır Emniyet Müdürü’ne suikast düzenlenmesi alenen devlete meydan okumaktı. Tek tesellimiz ise bu suikastın faillerinin Hizbul Kontra/Kontrgerilla (Özel Harp) militanlarının yakalanıp adalete teslim edilmeleriydi. Ancak bu konuda yargılamayı yapan Diyarbakır 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi 2007 tarihli 50 sayfalık gerekçeli kararında “Okkan suikastı eylemini bu sanıkların yapması mümkün değil” kanaatinde olduğunu açıkladı. Gerekçeli kararda; “Hizbul-Kontra örgütünün eylem taktik ve stratejilerinin Okkan suikastı ile yakından uzaktan ilgisinin olmadığı, sanıkların bu eylemi yapacak kapasitede olmadıkları” kanaatine varılmıştı.
Ancak daha sonraki aylarda Hizbul Kontra örgütüne yapılan operasyonlarda 16’sı tetikçi, 10’u gözcü ve koruma olmak üzere 26 Hizbul Kontra tetikçisi tarafından gerçekleştirildiği belirtilen hain suikastın faillerinden ikisi Diyarbakır ve Batman’da, ikisi Elazığ’da polisle girdikleri çatışmalarda ölü ele geçirilmişlerdi. Diyarbakır 4., 5. ve 6. Ağır ceza Mahkemeleri tarafından verilen kararda Gaffar Okkan’ı Hizbullah (Hizbul Kontra) örgütünün öldürdüğü gerekçeli kararının Yargıtay’da onanması hukuki açıdan en geçerli bir senaryoya işaret eder.
Ancak kesinleşmiş yargı kararına rağmen Genelkurmay tercümanı Yıldırım Beğler’den sonra emekli Jandarma Kıdemli Yüzbaşı Özcan Tozlu da Gaffar Okkan suikastıyla ilgili benzer açıklamalar yaptı. Tozlu, Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan’ı, Albay Levent Göktaş yönetimindeki 7 kişilik Muharebe Arama Kurtarma (MAK) Timi’nin öldürdüğünü iddia etti. Suikastın Hizbullahçı kılığında, örgütün kullandığı silahlarla yapıldığını aktaran Tozlu, olaydan 10 gün önce operasyon hazırlığının başladığını, timin bölgede keşif yaptığını ileri sürdü. Suikast yeri olarak Okkan’ın güzergâh olarak kullandığı Sezai Karakoç Caddesi ile Sümer Camii arasının belirlendiğini belirten Tozlu, 7 kişilik timin Ankara Kirazlıdere’deki MAK’ın merkezinden geldiğini vurguladı. Suikastta üs olarak olay yerine 20-30 metre uzaklıktaki Sümer Camii’nin kullanıldığını aktaran eski yüzbaşı, olaya ‘Hizbullah işi’ süsü verilmek istendiğine dikkat çekti. Gaffar Okkan suikastı ile ilgili olarak ortaya atılan bazı senaryolara bu köşede yer vermiyorum. Ancak Hablemitoğlu’na suikast emri verdiği iddia edilen MAK Timi Komutanı Levent Göktaş’ın, Gaffar Okkan suikastında birden fazla kişi tarafından suçlanması, Hablemitoğlu suikastına benzer bir şekilde, bazı tanıkların açıklamalarından anlaşılacağı gibi suikastın Özel Kuvvetler Komutanlığı içerisinde yuvalanan FETÖ terör örgütü yöneticileriyle bağlantılı ve irtibatlı isimler tarafından planlandığının ortaya çıkarılması bu kez emekli Albay Levent Göktaş’ın FETÖ irtibatının sorgulanması gerekliliğine işaret eder sanırım.
Okkan cinayetinden sonra Ergenekon davası sanığı L.G. ile üst düzey bir komutanın toplantı yaptığını söyleyen Yıldırım Beğler, Kuzey Irak’tan gelen C Timi’ne önce iki helikopterle Diyarbakır’a, oradan da uçakla Antep’e geçmesi emri verildiğini aktardı. Bu uçak, 16 Mayıs 2001’de Malatya’da düşen CASA tipi askeri uçaktı. Uçakta bulunan 34 kişi hayatını kaybetti. Beğler, “Gaffar Okkan cinayeti faillerinin hepsi, yani C Timi’nin 20 kişilik tüm kadrosu da bu uçaktaydı” diyor. Yüzbaşı Tozlu da CASA tipi askeri uçağın Levent Göktaş tarafından düşürüldüğünü iddia etmişti.
Gaffar Okkan suikastı da tam bir bilgi kirliliğine dönüşmek üzere iken PKK terör örgütü militanlarından olup yakalanan ve itirafçı olan Yıldırım Beğler ve Abdülkadir Aygan, Okkan suikastının Diyarbakır 8. Ana Jet Üs ve 2. Taktik Hava Komutanlığı’nda görevli bazı FETÖ’cü subaylarca gerçekleştirildiğini itiraf ettiler. Bilindiği gibi bu jet üssü
15 Temmuz darbe girişiminde TBMM’yi bombalayan uçaklara yataklık yapmıştı. 15 Temmuz gecesi vatan haini Semih Terzi’yi Silopi’den getiren helikopterin inişine engel olunmadığı gibi hain Semih Terzi ve ekibinin üsse girilmesine izin verilmişti. Eğer Semih Terzi’nin Ankara’ya uçuşuna izin verilmeseydi devlet büyük bir riske girmeyecekti. Belki de Ömer Halis Demir şehit edilmeyecekti. Gaffar Okkan’a gerçekleştirilen suikastın ancak savaş eğitimi almış kapasitedeki FETÖ’cü askerlerce gerçekleştirildiği böylece ortaya çıkmış oldu. Sıra şimdi bu işin yüzleşmesinde sanırım. Levent Göktaş’ın, Hablemitoğlu suikastında ölüm emrini veren ikinci kişi olması nedeniyle yargıya teslim olmayarak kaçması suçlu olduğunun açık bir ikrarı olsa gerek! Ancak 34 kişinin hayatını kaybettiği CASA uçağını bir sabotajla düşürdüğü, Gaffar Okkan suikastının planlayarak gerçekleştirdiği iddia edilen Levent Göktaş’ın geçmişte hangi eylemlere karıştığının tespitini de elzem kılıyor sanırım!
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.