FETÖ öldü mü ölmedi mi?

04:0024/11/2021, Çarşamba
G: 24/11/2021, Çarşamba
Bülent Orakoğlu

Ne gariptir ki bu sorunun bir benzeri yıllar önce Amerika’nın önde gelen Bin Ladin uzmanlarından olan Profesör David Ray Griffin’in El kaide lideri Ladin için, “Yaşıyor Mu, Öldü Mü” adlı kitabında sorulmuştu. Çünkü güvenilir kaynaklar El-Kaide lideri Usame Bin Ladin’in 13 Aralık 2007’de Tora Bora dağlarında öldüğü istihbaratını paylaşmışlardı. Yıllar önce sol böbreği işlemez hale gelen El- Kaide lideri, 2004 yılında sağ böbreğinde de sorun yaşadı. “ABD’yi titreten” Ladin, Tora Bora’daki ilkel şartlar

Ne gariptir ki bu sorunun bir benzeri yıllar önce Amerika’nın önde gelen Bin Ladin uzmanlarından olan Profesör David Ray Griffin’in El kaide lideri Ladin için, “Yaşıyor Mu, Öldü Mü” adlı kitabında sorulmuştu. Çünkü güvenilir kaynaklar El-Kaide lideri Usame Bin Ladin’in 13 Aralık 2007’de Tora Bora dağlarında öldüğü istihbaratını paylaşmışlardı. Yıllar önce sol böbreği işlemez hale gelen El- Kaide lideri, 2004 yılında sağ böbreğinde de sorun yaşadı. “ABD’yi titreten” Ladin, Tora Bora’daki ilkel şartlar altında, 3 yıl tek böbreğiyle hayatta kalmaya çalıştı. 13 Aralık 2007 sabahı hayatını kaybetti. Yine güvenilir kaynaklardan alınan bilgilerde Ladin hastalığını tedavi ettirebilmek için Kabil’deki CIA istasyonundan yardım dahi almıştı. Profesör Griffin kitabında sunduğu bilimsel kanıtlarla Amerikan kamuoyunun dikkatini çekmeyi başarmıştı. Dönemin El Kaide lideri Bin Ladin’in 2001-2008 döneminde yayınlanan tüm mesajlarını inceleyen Griffin, tüm kasetlerin ses ve video kayıtlarının ABD ve İngiliz gizli servislerinin işi olduğunu yazıyordu. Bin Ladin’e ait olabileceği açıklanan ses bantlarının da ABD gizli servisleri tarafından üretilmiş olabileceği iddialarına dayanan komplo teorisi etkisini az da olsa yitirerek böylece inanırlık kazanmaya başlamıştı. Bin Ladin’in son gerçek ses kaydı, 28 Eylül 2001’de yayınlandı. El Kaide lideri o kasette 11 Eylül saldırılarının sorumluluğunu reddetmiş, “Biz masum öldürmeyiz” demişti. Profesör Griffin’e göre; “Bu tarihten sonra yayınlanan ve 11 Eylül’ün sorumluluğunu üstlenen görüntülerdeki kişi, makyajla Bin Ladin’e benzetilmiş bir aktördü. Kalın burnu, cüssesi, büyük elleri, esmerliği ve farklı sakal rengi onu ele veriyor. Vahhabi’ler asla altın takmaz. Bazı görüntülerde Bin Ladin altın yüzük takıyor. Ayrıca Bin Ladin solak, oysa görüntülerde sağ elle yazıyordu. Bin Ladin bir kasetinde ‘11 Eylül’de demir iskeletli o koca binaları yıktık’ diyor. Oysa bir inşaat mühendisi olarak bunu söylemez, çünkü gökdelenlerin demir değil, çelik iskeletli olduğunu bilir. Videolardan biri de Ekim 2004’te ABD Başkanlık seçimlerinden günler önce yayınlandı. Bu video George W. Bush’un ikinci kez başkan seçilmesini sağladı.”

Amerika Ladin’in 2007 yılında yakalandığı hastalık nedeniyle öldüğünü dünya kamuoyundan sakladı. Eğer saklamasaydı ve gizlemeseydi, Afganistan ve Irak işgallerine kılıf uydurmakta zorlanacaktı. Ladin ölmesine karşın, 2007’den beri Washington, sahte sesli mesaj veya video görüntüleriyle Ladin’i “yaşatıyor” ve adını kullanıyor. ABD ihtiyaç hasıl oldukça yani o andaki dünya gündemine ilişkin veya “teröre karşı savaş” stratejisinin bir parçası olarak Ladin’in teknoloji harikası kurmaca görüntülerini yayınlayarak hedef şaşırtmaya devam ediyor. Pentagon ve CIA 2010 yılının Ağustos ayında kurmaca bir istihbarat ve operasyonla bin Ladin’in Pakistan’ın Abbottabad’daki

bir komplekste saklandığını tespit ettiğini açıklamış.

1 Mayıs 2011’de Amerikan Özel kuvvetleri tarafından düzenlenen sözde bir operasyonla Bin Ladin’in öldürüldüğü ve cesedinin Umman Denizi›ne bırakıldığını açıklanmıştı.

Bu olaydan alınacak kıssadan hisse ABD’nin terör örgütleri ve liderlerini illegal olarak Amerikan menfaatleri açısından kurguladığını ve Amerikan çıkarları açısından terörizmi ve teröristleri hedef ülkeleri enterne etme amacıyla kullandıklarının gözler önüne serilmesidir. Tıpkı FETÖ, PKK/YPG, DEAŞ terör örgütlerinin Türkiye’de siyasi istikrarsızlık ve kaos politikalarıyla, darbelerle ve terör yaratarak ülkemizin genel güvenliğini tehdit etme hadsizliği içinde faaliyet yürütmeleri olmuştur.

Son 1 ay içinde Türkiye’de bilhassa sosyal medyada FETÖ elebaşının örgüt içi mücadele nedeniyle zehirlenerek öldürüldüğü iddiaları ile birçok senaryo dolaşıma sokulmaktadır. Ancak terör elebaşı Gülen’in ölmediğini ispatlamak istercesine yeniden örgüt üyelerine seslenmesi ölmediğinin bir kanıtı mı? Şüphesiz evet. Ben şahsen videoyu izlemedim. Ancak, Ladin’in ölmesine rağmen 2007’den beri Washington’un, sahte sesli mesaj veya video görüntüleriyle Ladin’i “yaşatıyor” ve adını kullanıyor olmasından etkilenerek Gülen için de acaba diye düşünmekten kendimi alıkoyamadım? Zira ABD, FETÖ elebaşının ölmesini ABD menfaatleri açısından istemez. Gülen ölse dahi bu ölümü terör örgütü militanlarından ve kamuoyundan saklar. Ladin olayında olduğu gibi makyajla F.Gülen’e benzetilmiş bir aktör bulmak CIA için zor olmasa gerek. Zira Mesiyanik bir terör örgütü olan FETÖ lider ağırlıklı bir örgüt. Örgüt içerinde var olan çekişme F. Gülen›in hayatta olması nedeniyle büyük çapta bölünmeleri engelliyordu. Gülensiz yapı çok kısa sürede çözülür. En fazla 6 ay sonra bölünür ve küçük hücrelere dönüşür. Amerika ve benzer ülkelerden yüzlerce FETÖ’cü itirafçı olarak Türkiye’ye dönmek için sıraya girer. Kısaca dağılmış birbirine düşmüş FETÖ için bu kriz çöküşün başlangıcı olacaktır. CIA’nın FETÖ’nün yeni liderini belirlemesi de çöküşü durduramayacak. Çünkü Türkiye’de güvenlik güçleri, itirafçı olmuş dağılmış örgütü daha kolay deşifre edip örgüte büyük ve son darbeyi vurabileceklerdir. İnşallah.

#El-Kaide
#Usame Bin Ladin
#FETÖ