TBMM Halkla İlişkiler binasına girdiğim bir sırada eski gazeteci ve MHP Milletvekili ve Genel Başkan Yardımcılığı yapmış Nazif Okumuş ile karşılaştım. Kendisi ile bugüne kadar yüz yüze bir görüşmemiz olmamıştı. Bu nedenle selamlaşıp ayrılmak niyetindeyken Nazif Okumuş yanıma gelerek nezaketle yazılarımı beğenerek okuduğunu belirtti. Ancak ayak üstü yaptığımız görüşmede son yazımda belirttiğim gibi Başkan Erdoğan’ın ABD Başkanı Biden ile görüşme randevusunun bizzat Erdoğan tarafından iptal edildiği yazıma CHP milletvekillerinin tamamı nasıl karşı çıkmışlarsa Nazif Okumuş da karşı çıkmıştı. Şahsım olarak TC Devlet Başkanı Erdoğan’ın ABD Başkanı Biden ile ilk defa yüz yüze yapılacak bir görüşme davetini ABD Başkanı yapmasına rağmen Başkan Erdoğan’ın iptal etmesinin nedenleri üzerinde durmak isterken Nazif Okumuş'un bu fikrime ve yazıma karşı çıkması ve iptalin ABD Başkanı tarafından yapıldığı iddiasında ısrar etmesi üzerine randevuya gecikmemek ve bir neticeye varmamızın mümkün olmadığını görerek Nazif Okumuş’tan izin isteyerek ayrılmıştım. Zira yaptığım araştırmalarda görüşmenin iptali konusunun Türkiye’den mi yoksa Amerika’dan mı geldiği konusunda tüm medya dünyasının kafası karışmış durumda. Ancak Reuters Haber Ajansı’nın görüşmenin ertelenmesinin Türk tarafından geldiğini açıklaması da önemli sanırım. Başkan Erdoğan’ın son konjonktürde İsrail’in Gazze’de gerçekleştirdiği özellikle çocuk ve kadınları hedef alan katliam ve soykırımları karşısında davaya müdahil olunma ve yine İsrail ile ticaretin tamamen kesilmesi yönündeki kararları, anormal bir durum olmadıkça Biden’den davet gelse de bu görüşme talebine sıcak bakmayacağını düşünüyorum. Zira Gazze kasabı Netanyahu’nun arkasında azmettirci ABD Başkan Biden olduğunu tüm dünya biliyor.
Muhalefet medyasında Başkan Erdoğan ile ABD Başkanı Biden arasında 9 Mayıs’ta yapılması planlanan görüşmenin Biden tarafından iptal edildiğine yönelik tam bir mutabakat var. Başkan Erdoğan’ın HAMAS’ı ‘Ulusal Kurtuluş hareketi’ olarak tanımlayan ve Kuva-yi Milliye’ye benzeten açıklaması ve Haniye ile verdiği görüntüler ABD Başkanı BİDEN’i kızdırmış ve bu nedenle Biden’ın 9 Mayıs’ta yapılacak görüşmeyi iptal ettiği yönündeki iddialar ciddi anlamda dillendiriliyor. Diğer yandan Amerikan Başkanı Biden’in böyle bir daveti olmadığına yönelik kara propaganda kokan iddialar da söz konusu? Ancak muhalefet medyasından sayabileceğimiz Ceyda Karan tarafından gerek ABD gerekse Türkiye tarafından resmen deklare edilmiş bir toplantı olmadığı, son konjonktürde özellikle ABD Başkanı Biden’in herhangi bir resmi deklare olmadan Mısır Devlet Başkanı SİSİ ile görüşmesi bu duruma örnek veriliyor. Ancak Erdoğan-Biden görüşmesi ile ilgili Amerikalı bir yetkilinin 9 Mayıs’ta yapılacak görüşmeyi dile getirdiği konusu Türkiye’ye atılmaya çalışılan iftirayı da gözler önüne seriyor. Reuters Haber Ajansı’nın görüşmenin ertelenmesinin Türk tarafından geldiğini açıklaması da önemli sanırım.
Cezayirli Hasan Paşa geliyor.. Bir savaş gemisi kaptanı... 1738 yılında Yeniçeri Ocağı’na girip Belgrad kuşatmasına katıldı ve henüz toy olmasına rağmen büyük başarılara imza attı.
İstanbul’dan sıradan bir yeniçeri olarak yola çıkan Hasan Paşa, Cezayir’e ayak bastığında en çok saygı duyulan gemi kaptanlarından biri olmuştu. Kuzey Afrika’da bulunduğu dönemde yavru bir erkek aslanı kendisine alıştırdı ve beslemeye başladı. Aslan büyüdükçe aralarındaki bağ iyice güçlendi ve Hasan Paşanın lakabı “Aslanlı Paşa” oldu.. 1770 yılında Osmanlı Donanması’ndaki tüm gemilerin Ruslar tarafından Çeşme’de yakılması ve Limni adasının kuşatılması üzerine, 3000 askeri ile yola çıkarak kalenin yönetimini eline aldı ve Rusları bölgeden defetti. Bu başarısının ardından kendisine ‘Gazi’ unvanı verildi ve ‘Kaptan-ı Derya’ rütbesi ile ödüllendirilerek Osmanlı Donanması'nın başına getirildi. Fakat ortada bir donanma yoktu. Hasan Paşa yakılan donanmanın yerine üç yıl içerisinde modern bir donanma hazırlattı.
Donanmanın başına geçtikten sonra sayısız isyan bastırdı ve denizlerde savaşmaya devam etti. Cezayirli Hasan Paşa bu dönemde Akdeniz açıklarında arka arkaya pek çok Amerikan gemisini ele geçirdi.
O dönemde yeni bir ülke olan Amerika Birleşik Devletleri’nin donanması Osmanlı İmparatorluğu ile boy ölçüşecek durumda değildi. Amerika bu yüzden denizlerde Osmanlı hakimiyetine boyun eğdi ve ‘Trablusgarp Antlaşması’ yapıldı. Osmanlıca yazılan ve 22 maddeden oluşan anlaşmayla Amerika yıllık 12 bin altını Osmanlı Devleti’ne vermeyi kabul etti. Bu anlaşma Amerika tarihinde yabancı dilde yapılan tek anlaşma olduğu gibi, yabancı bir devlete vergi ödemeyi kabul eden tek Amerikan belgesidir. Osmanlıca yazılan ve 22 maddeden oluşan anlaşmayla Amerika yıllık 12 bin altını Osmanlı Devleti’ne vermeyi kabul etti.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.