Türkiye’de gerçekleştirilen klasik darbe süreçleri 28 Şubat Postmodern darbesinden sonra farklı şekillerde ve yöntemlerle gelmeye başladı. Örneğin , 7 Nisan 2007’de 367 krizi gölgesinde yapılan Cumhurbaşkanlığı seçiminin gecesinde Genelkurmay Başkanlığı’nın yayımladığı e-muhtıra ve Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı Türk demokrasisinde bir kara leke olarak tarihteki yerini aldı. Danıştay 8. Dairesi, anaokulunda öğretmenlik yapan bir kadını başörtüsü takması gerekçesiyle meslekten ihraç etmişti. Avukat olduğu açıklanan Alparslan Aslan isimli şahıs ise, bu kararı veren mahkemeye silahlı bir saldırı gerçekleştirmiş ve mahkemenin Başkanı Mustafa Yücel’i öldürmüştü.
Bu cinayet sonrası AK Parti’ye yönelik eleştirinin dozu sertleşti. Ülkenin bir numaralı sorunu artık rejim problemiydi. 2007 yılına gelindiğinde başını Atatürkçü Düşünce Derneği’nin (ADD) çektiği “Cumhuriyet mitingleri” ise AK Parti için daha büyük bir krizin habercisiydi.
Bu mitinglerde rejim tartışmaları ve Erdoğan karşıtlığı had safhaya ulaşmıştı. Mitingler doğrudan dönemin Başbakanı Recep Tayip Erdoğan’a odaklanmış, Nisan ayında yapılması planlanan Cumhurbaşkanlığı seçiminde olası bir adaylığın önü kesilmesi hedeflenmişti. Bu mitinglerde atılan sloganların bazıları şöyleydi: ’’Laik değilsen layık değilsin, Çankaya’da imam istemiyoruz, Çankaya yolları şeriata kapalı, Tayyip baksana kaç kişiyiz saysana.’’ Bu açıklamalar siyaset mekanizması içerisinde cevap bulabilecek ithamlar olsa da AK Parti kurmaylarının mitingler hakkındaki asıl endişesi bir askeri müdahale için meşru zemin hazırlama olasılığıydı.
Bilindiği gibi başlangıçta 104 Cunta heveslisi emekli amiral iktidarın politikaları üzerinden hükümete ve Türk Silahlı Kuvvetleri’ne yönelik gece yarısı skandal ve illegal bir muhtıra yayınladı. Muhtıra’nın yayınlanmasından bir gün sonra kaleme aldığım 7 Nisan 2021 tarihli ‘’Ergenekon hala faaliyette mi‘’ başlıklı köşe yazımda ‘’ Muhtırada yalnızca Deniz K.K emekli personelinin seçilmesinin bu bildiriyi hazırlayan CUNTA merkezinin biri açık diğeri örtülü iki amacı olduğu kanısındayım. Darbe imalı bildiride açık amacın Kanal İstanbul ve diğer uluslararası antlaşmaların görüşüldüğü mecralarda Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin de tartışmaya açılmasının endişe verici olduğu, yürürlükten kaldırılmaması gerektiği gösterilmektedir. Türkiye’de İkinci bir 28 Şubat yaşanması ise örgütün örtülü hedefidir demiştim. Nitekim Muhtırayı hazırlamada öne çıkan Amirallerden Ergun Menginin Ali Yüksel Önel’e gönderdiği “Montrö’yü araç olarak kullandık” mesajı Muhtıra’cıların asıl hedeflerinin irticai tehdidi hortlatmak olduğunu ortaya koyması bakımından önemlidir. Olayın tedirgin edici tarafı ise bu Muhtıra’nın Deniz K.K da 28 Şubat Cuntası zihniyetinin devam ettiğini ortaya çıkarmış olmasıdır. Önemli olan bu zihniyetin diğer Kuvvet Komutanlıklarında da devam edip etmediğinin ortaya çıkarılmasıdır. Gözaltına alınan 14 amiralin elektronik kelepçe takılarak adli kontrol şartıyla serbest bırakılması 28 Şubat’çı medya ve yazarları erken bir sevince yöneltmişken amiraller soruşturmasında elde edilen yeni deliller ışığında yapılan ikinci dalga operasyonlarda 6’sı emekli amiral, 1’i general 7 kişinin evinde arama yapıldı, aynı zamanda bu kişiler ifadeye çağrıldı. Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD) Genel Başkanı emekli Tuğgeneral Namık Kemal Çalışkan’ın da evinde arama yapılarak ifadeye çağrılması diğer kuvvet komutanlıklarında da muhtıra yanlılarının olup olmadığını veya herhangi bir dış müdahale olup olmadığını aydınlatacak gelişmelere neden olacağından önemli bir gelişme sayılabilir. Yazımın başlangıcında 28 Şubat darbesi sonrasındaki darbelerin farklı şekil ve yöntemlerle gelebileceğini belirtmiştim. Gözlemlediğim kadarıyla 104 amiralin içinde Muhtıra’nın verilmesinde ideolojik ve örgütsel ilişki içinde olanlar olduğu gibi yalnızca laiklik açısından bu muhtıraya imza atanlar var.
Pandemi nedeniyle çeşitli illerde yaşayan amiraller için gözaltı yapılmadı. 22 Nisan’da ifadeye çağrıldılar. Tuğamiral Mehmet Sarı’nın ’’Sarık ve cübbe giydiği fotoğraflar ve 104 Amiralin verdiği Muhtıra Veryansın TV’de yayınlanmıştı!!!
Terör savcılığınca yapılan soruşturmalar ‘’Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bu iş 104 amirali aşar. Uyuyan hücrelere karşı uyanık olmak durumundayız’’ ikazı üzerine bu hücrelerin deşifresine yönelmiş durumda. Haydi hayırlısı.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.