Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Birleşmiş Milletler 76’ncı Genel Kurulu toplantılarına katılmak üzere gittiği Amerika’dan dönüş yolunda bir grup gazeteciyle sohbet ederek çok önemli açıklamalarda bulundu: “Sayın Biden ile iyi başladık diyemem. Şu andaki gidiş pek hayra alamet değil.” New York’ta bulunduğu süre içinde Erdoğan ile Biden arasında ikili bir görüşme gerçekleşmedi. Türkiye ile ABD arasında New York’ta kurulan en üst düzey temas, iki ülkenin dışişleri bakanları Mevlüt Çavuşoğlu ile Antony Blinken’ın görüşmesiydi.
Ancak bilindiği gibi iki lider aylar önce 14 Haziran’da NATO Zirvesi’nde Brüksel’de beklendiğinden uzun süren bir görüşme yapmışlardı. Muhtemelen Türkiye ile Amerika arasındaki sorunlar bu görüşmede masaya yatırılmış ve bir netice alınamamıştı. S400,F35,PKK/YPG terör örgütü Afganistan’dan Türkiye’ye yönlendirilen göç sorunlarında bir gelişme olmayacağını anlayan Biden Başkan Erdoğan’la görüşmemişti sanırım.
Dönüş yolunda Afganistan’dan Türkiye’ye yönelik göç sorununu da değerlendiren Erdoğan, “Amerika’nın önemli bir yayın organıyla yaptığımız mülakatta da söyledim; 20 yıl önce Amerika Afganistan’a niçin girdi? Afganistan’da ne işi vardı ve şimdi Afganistan’dan niye çıkıyor? Herhalde bunun bir bedelinin olması lazım? Ve bunca mülteci şu anda nereye gidecek? Türkiye’nin kapıları açması ve bunları kabul etmesi düşünülemez. Burası bizim için bir açık hava koridoru değil. Böyle bir şeyi kabullenmek öyle kolay da değil. Amerika burada ‘kapılar açılsın ve Afgan halkı Türkiye’ye girsin’ diyemez. Nitekim böyle bir şeye biz açık da değiliz, müsaade de etmeyiz” diye konuştu. Afgan halkı bizim için kardeş halktır. Tarihe dayalı bir geçmişimiz var fakat bu kuru kuruya bir kardeşlik olmuyor. Aynı şeyi biz Suriye’de de yaptık. Aynı durum Irak’ta oldu. Bunları böyle toparladığımız zaman, geçmişten alırsak girip çıkanla neredeyse 10 milyona varan bir sayı söz konusu. Şu anda bunun 5 milyonu Türkiye’de kaldı. Burada bu bedeli ödemesi gereken Amerika’dır. Amerika’nın bununla ilgili adımlar atması lazım. Fakat şu ana kadar böyle bir hava görünmüyor. Amerika’nın bu noktada kapıları açmak gibi bir derdi şu anda yok gibi.
Amerika Birleşik Devletleri, askeri birliklerini Afganistan’dan tamamen çekmeden önce 20 yıl boyunca tercüme, casusluk ve güvenlik gibi alanlarda hizmet veren yerel çalışanları ülkeden tahliye edeceğini açıkladı. Ülkeden tahliye edileceklerin sayısının aileleriyle birlikte yaklaşık 50 bin olduğu belirtiliyor.. ABD 20 yıl işgal ettiği Afganistan’da kaç bin Afgan’ı CIA ajanı yaptı? Tahminim en az 20 bin Afganlı CIA eğitiminden geçmiştir. Bu Afganlı CIA ajanları özellikle İran sınırı üzerinden Türkiye’ye gönderilmek isteniyor olabilir. Biden’in sınır kapılarını açma ısrarı senatörlerin Afganistan’da kalan Afganlara sahip çıkması acımasız Amerikalılar için normal bir olay değil. Türkiye’de NATO’nun yeni bir Eisenhower darbesi girişiminde bu Afgan ajanların Türkiye’deki kripto FETÖ ve PKK’lılar ile irtibata geçmeleri sağlanabilir. Bu nedenle istihbarat birimlerimizin bu konuda dikkatli ve hassas olmaları elzem görünüyor
ABD’li Cumhuriyetçi senatör Lindsey Graham, “Halkımızı geride bırakan bütün komutanlar askeri mahkemeye çıkarılır. Başkomutanın (Joe Biden) her bir ABD vatandaşına ve bizim tarafımızda savaşan Afgan’a tahliye borçlu olduğunu düşünüyorum. Çünkü bu kişileri geride bırakırsak katledilecekler. Buna yol açarsa Joe’nun gitmesi azledilmesi gerekir.” dedi. Öte yandan Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, ülkeden ayrılmak isteyen ve yetkililerle temasa geçen her ABD’liyi uçağa bindirmeye kararlı olduklarını birkaç gün önce dile getirmişti. Ancak Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price, havalimanının ötesine geçecek kaynakları olmadığını duyurmuştu. 20 yıl Afganistan’da kal ama kaynak sıkıntısı çek. Art niyet değilse tam bir becerisizlik!
27 Mayıs 1960 tarihinde ABD, DP Hükümeti’nin dış politikaya “Sovyet Dengesi”ni yeniden getirmeye yönelik girişimini kendisine yönelik düşmanca ve dolaylı bir saldırı olarak görmüş ve buna içeriden doğrudan doğruya darbe yöntemi ile cevap vermiş, bu arayışı “darağacında” akamete uğratmıştır. Eğer bir NATO müdahalesi olacak ise, bunun temeli 5 Ocak 1957 tarihli Eisenhower doktrinde ve sonrasında Menderes Hükümeti’nin 5 Mart 1959 tarihinde ABD ile imzaladığı ikili “İşbirliği Anlaşması”nda yer alıyor. Eisenhower Anlaşması Orta Doğu’da İngiliz ve Amerikan çıkarlarını korumak amacıyla, onlarla işbirliğinde bulunan ülkelerdeki hükümetleri iktidarda tutmak amacını gütmektedir. Bundan ötürü ortada gizli bir anlaşma aramaya gerek yok. Zira açığı bile bir müdahaleye fazlasıyla zemin hazırlamaktadır. NATO’ya girmenin bir bedeli olduğu gibi (Kore Savaşı ve yüzlerce şehidimiz), NATO’dan çıkmanın da bir bedeli olacağı bilinmektedir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti bunun farkındadır ve gerekeni yapmaktadır. Bununla ilgili ilk sınavı 15 Temmuz’da başarıyla vermiş, NATO ve arkasındaki güçler o tarihte hiç de beklemedikleri tarihi bir ders almışlardır. Şimdi tüm yapılanlar o dersten dolayı duydukları hazımsızlık ve 15 Temmuz Kalkışması’nın rövanşını alma girişimi olabilir. Başkan Erdoğan ‘’Türkiye’yi tehdit etmeyi, Türkiye’nin kalkınmasını engellemeyi kendilerine hak görenler var. İçerde söylediğimi onlara da söylüyorum. Türkiye artık eski Türkiye değil’’ demiştir. Başaramazsınız.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.