6’lı masa CIA ajanı Henri Barkey’in talimatı ile işaret edilen İmamoğlu’nu aday yapacak mı?

6’lı masanın Batı’dan beklediği işaret günler önce CIA ajanı Henri Barkey’den geldi. Barkey ABD Dış İlişkiler Konseyi’nin (CFR) yayın organı olan Foreing Affairs’te Başkan Erdoğan’ı skandal, küstah ifadeler ve tehditler ile hedef alırken 6’lı ittifaka da yol haritası sayılabilecek uyarılarda bulundu. Kılıçdaroğlu’nun üstünü açıkça çizen Barkey ‘kazanacak güçlü aday olarak İmamoğlu’na işaret etti. İşaret etmekten çok öte talimat verdi demek daha doğru bir yaklaşım olacak. Barkey, Amerika’nın Erdoğan iktidarına uzun yıllardan bu yana diz çöktüremediğini belirttikten sonra dolaylı itiraflarına devam ederek ‘şimdi elinin çok güçlendiğini’ belirtti. Barkey’in Amerika’nın menfaatlerini ve yaptırımlarını hiçe sayması karşısında Erdoğan’ın iktidardan düşürülmesinin tek çaresinin 2023 seçimlerinde 6’lı masanın ‘doğru adayı açıklaması’ olarak görmesi enteresandı doğrusu? Zira Barkey’in bu açıklamaları küreselcilerin de aynı 6’lı masa gibi Erdoğan’a karşı kazanacak bir aday bulmakta zorlandıklarını açık ediyordu. Zira daha önceki köşe yazılarımda belirttiğim gibi Pentagon’un muhalefeti eleştirirken İmamoğlu’nun İstanbul B.B Başkanlığı’nda başarısız olduğu, ancak ehveni-şer olarak aday gösterilebileceği belirtiliyordu. Ancak bu kez medya ve özellikle Meral Akşener Barkey’in İmamoğlu’nu işaret etmesini neden görmezlikten gelmişti. İstediği bu değil miydi? Akşener İmamoğlu’nu neredeyse ölesiye desteklerken küreselci olduğunu bilmiyor muydu? Biliyordu ancak İmamoğlu’nun açıktan bu şekilde küreselcilerin açık adayı olarak lanse edilmesi kendisinde ve partisi içindeki milliyetçi cephede rahatsızlık yaratması bir yana dünya kamuoyunda imajı yüksek milli ve yerli bir Erdoğan karşısında küreselci İmamoğlu’nun hiç ama hiç şansı olamazdı! Eğer 6’lı masa tüm bu gerçeklere karşın ABD ve İngiliz hegemonyasının adayını 6’lı masanın adayı olarak ilan ederse Amerika’nın menfaatlerini Türkiye’nin menfaatleri önüne koyacak mandacı bir Cumhurbaşkanlığını kabul etmiş olacaklardı.

Ancak küreselcilerin Başkan Erdoğan’ın imajını bozmak, otoriter yaftası yapıştırarak kendilerinin güdümündeki medya ve dergilerle Başkan Erdoğan hakkında uydurdukları asparagas haber yorum ve iftiralarla dezenformatik algı operasyonlarıyla Başkan Erdoğan’ın 2023 seçimlerine güçsüz girerek kaybetmesi yönünde faaliyette bulunmaları bile Erdoğan’ın karşısında kazanacak bir aday bulamadıklarının açık işaretlerini taşıyordu. Analistler Türkiye’de 14 Mayıs 2023 yapılacak seçimleri dünyanın en önemli seçimi olarak lanse ediyorlar. Türkiye düşmanlarının muhalefete destek vererek seçimleri dizayn etme çabaları ile Başkan Erdoğan iktidarını yıkma hayalleri boşa çıkacak, 14 Mayıs’ta milli iradeden yedikleri Osmanlı tokadıyla bir kez daha kaybetmeye mahkum olacaklardır.

TÜRKİYE VE BAŞKAN ERDOĞAN’I HEDEF ALAN KİRLİ VE PROVOKASYON SALDIRILARIN ARKASINDA ABD BÜYÜKELÇİSİ FLAKE İLE BAŞKAN BİDEN Mİ VAR?

ABD’NİN KENDİSİNE BİAT EDECEK BİR İKTİDAR YARATMAYA YÖNELİK KUMPASLARI DEVAM EDECEK

Emekli Büyükelçi Uluç Özülker, konsoloslukların kapatılmasının kasıtlı yapılan siyasi eylemler olduğunu söyledi. Özülker, konsolosluk kapatma girişimlerinde ABD Başkanı Joe Biden’ın rolüne vurgu yaptı. “Bugüne kadar Türkiye’de hangi büyükelçilik veya konsolosluğun basıldığını söyleyebilirsiniz? Bu yabancı misyon şefleri gelip yetkililerimizle görüştü mü? İstihbarat paylaşımı yaptılar mı? Ocak 2020’de New York Times gazetesindeki mülakatında Joe Biden henüz ABD Başkanı seçilmeden önce net olarak ‘Ben muhalefeti destekleyeceğim ve iktidarı indirmek için hep beraber uğraşacağız’ diye açıklama yaptı. O açıklaması hala orada duruyor. Bu açıklama, ABD Başkanı Joe Biden’ın, bu işlerin arkasında olduğunun açık itirafıdır.

TÜRKİYE’NİN EKONOMİSİ VE TURİZMİNE YÖNELİK SALDIRIYI GERÇEKLEŞTİRENLER TERÖR ÖRGÜTÜNÜN AMAÇLARINA HİZMET ETMİŞ OLUYORLAR

Diplomasi Vakfı Direktörü Doç. Dr. Oğuzhan Bilgin “ABD ve Batı’nın bu tavrıyla Türkiye’nin güvenliğini ilkesel olarak önemsemeyen bir hal içinde olduğunu belirtiyor. Dolayısıyla NATO’nun en temel prensibine karşı çıkan bir anlayış var. Hem de bu bilgiyi Türkiye ile paylaşmayıp kamuoyuna duyurarak Türkiye’nin turizmine, ekonomisine yönelik bir saldırı var” ifadelerini kullanarak “Yani PKK terör eylemi yapmadan bu açıklamayı yapan ülkeler, terör örgütüne hizmet etmiş oluyorlar. PKK ile bu açıklamaların amaç ve niyet bakımından hiçbir farkı yok. Nokta adres vermeleri meseleyi daha kuşku uyandıran tarafa çeviriyor. Adres verecek kadar bilgi sahibi olmak ancak o bombayı patlatacak ekiple bilgi kanalı olmasını gerektiriyor” dedi.