Dönemin Başbakanı rahmetli Erbakan 28 Şubat’ta Refah-Yol hükümetini düşürmek için DYP’li milletvekillerine baskı yapıldığına, hatta bazılarına para teklif edildiğine, tehdit dahil her yolun denendiğine inandığını belirtmişti. Bu tehdidin Çevik Bir tarafından yaptırıldığının söylendiğini açıklayan Erbakan; milletvekillerinin ya istifa edin ya da Yassıada’ya gidersiniz şeklinde tehdit edildiklerini açıklamıştı. 28 Şubat davasına tanık olarak çağrılan dönemin önemli siyasi aktörleri Çiller ve rahmeti Hasan Celal Güzel haricindekilerin tümü, 28 Şubat darbecilerinden davacı olmamışlardı. Rahmetli Hasan Celal Güzel ve eski Başbakan Çiller de bazı DYP milletvekillerinin para karşılığı DYP’den istifa ettirildiklerini açıklamışlardı.
Özel Yetkili Mahkemelerin kapatılması sonrasında 28 Şubat Davası Ankara 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’ne verilmişti. Mahkeme uzun duruşmalar sonrasında 28 Şubat’ın küresel bir darbe olduğu tespiti ile aralarında Genelkurmay Başkanı, Kuvvet Komutanlarının olduğu 21 üst düzey askere darbe suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası vermişti. Bu karar tüm yargı süreçlerinden geçerek 21 üst düzey asker er rütbesine indirilerek müebbet hapis cezalarını çekmek için askeri cezaevine kapatılmışlardı.
28 Şubat Cuntası ile ilgili olarak yargı süreci sona ermesine rağmen Ankara 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nin 28 Şubat darbesinin şerikleri olarak gerekçeli kararda yer alan bazı gazeteciler için de iddianame hazırlanmasının adli soruşturmanın selameti açısından elzem olduğunu ikaz etmesine rağmen günümüze kadar 28 Şubat Cuntası’nın sivil ayaklarına bir operasyon yapılmaması enteresandır. Bu sivil ayaklar hangi illegal güçlerce korunmaktadır? İşin ilginç yanı Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in Türkiye’de 28 Şubat darbesini kurgulayan kişilerden biri olduğunu bazı platformlarda açıklaması sivil ayaklara yapılacak operasyonlarda hazırlanacak iddianamede hakikaten ilişkisi varsa yer almalıdır. Zira Doğu Perinçek ve gerekçeli kararda ismi 28 Şubat darbesinin şerikleri olarak geçen gazeteciler 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği karara eleştiri sınırlarını aşan bazı iddiaları çeşitli televizyon programlarında ve köşelerinde dile getirmeye devam ediyorlar. Öncelikle 28 Şubat davası sanıklarının psikolojik harekat ve harp uzmanı olmaları nedeniyle savunmada ürettikleri argümanlar davanın tanığı olan dönemin önemli siyasi aktörlerini etki altında bırakmıştı.. Örneğin “28 Şubat darbe değildir, Erbakan ölmeseydi bu dava açılmazdı, 28 Şubat Erbakan’ı değil Çiller-FETÖ işbirliğini hedef aldı” gibi asparagas psikolojik harp söylemleri karşısında, 28 Şubat davasına tanık olarak çağrılan dönemin önemli siyasi aktörleri Çiller ve rahmeti Hasan Celal Güzel haricindekilerin tümü, 28 Şubat darbecilerinden davacı olmamışlardı. 28 Şubat davası dönemin önemli siyasi aktörlerince kendi kaderlerine terk edildiği için FETÖ bu fırsatı kaçırmamış 28 Şubat’ı da sulandırarak darbecilerin yargılanmaları ve ceza almalarını engellemeye çalışmıştı. Başbakanlık Teftiş ve Devlet Denetleme Kurullarının, sivil ayaklarla ilgili yaptığı araştırma ve soruşturmalar “paralel yargı organlarının 28 Şubat Medya’sının darbeci aktörleriyle Gezi ve 17/25 Aralık’ta ittifak halinde oldukları için 28 Şubat’ta sivil ayakların (darbecilerin)yargılanamadığı” tespiti bu açıdan önemli sanırım.
Dönemin Başbakanı Erbakan’ın, kendisine gelen BÇG darbe belgesini, Cumhurbaşkanı Demirel’e iletmesi darbeciler hakkında gereğinin yapılmasına yönelik bir tavır ve işaret anlamını taşır. Eğer Erbakan 28 Şubat darbecileri hakkında iddia edildiği gibi bir tutum ve davranış içinde olsaydı, herhalde BÇG’yi deşifre eden belgeyi Demirel’e vermezdi.
Ankara 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi 21 sanığa darbeye teşebbüsten verdiği ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla 28 Şubat’ın küresel bir darbe olduğunu açıkça ortaya koydu. Batı Çalışma Grubu’nun yasadışı Türkiye’de darbe şartları yaratma amacıyla kurulan illegal bir oluşum olduğunun altı çizildi.
-Perinçek; “28 Şubat’ta Erbakan hedef alınmadı FETÖ ve Çiller hedef alındı. Bunun ispatı o koskoca Atasagun’un imzası bulunan MİT raporudur.” yalanı eski MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun’un MGK’ya sunduğu 11 sayfalık FETÖ raporu 24 Haziran 2004 tarihlidir. Perinçek’in raporun tarihini belirtmemesi kamuoyunu aldatmaya yöneliktir. Üstelik FETÖ savcısı Mustafa Bilgili’nin; “28 Şubat’çılarla PKK ve FETÖ işbirliğini ortaya çıkarabilecek önemli olayları ‘örterek’ iddianameye dahil etmemesi de cuntanın gizlenmeye çalışılan kirli yüzünü ortaya koymaktadır. Perinçek’in; “28 Şubat’a darbe diyen herkes FETÖ’cüdür.” yönündeki şahane tesbiti de!!!
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın başlattığı 28 Şubat soruşturması bütün hızıyla ilerlerken Akit, post modern darbecilerin en alçak operasyonunu deşifre eden çok önemli bir tanığa ulaştı. Akit’e konuşan gazeteci Hasan Sargıner, 28 Şubat döneminde DYP’den istifa eden milletvekilleri hakkında dikkat çekici ithamlarda bulundu. Sargıner, 28 Şubat’ta bir grup milletvekilinin DYP’den koparılmasında Süleyman Demirel’in sağ kolu İsmet Sezgin’in aracılık ettiğini, Ankara Balgat’ta bulunan Anadolu LTD isimli şirkete götürülen DYP’li vekillerin 100 bin ila 250 bin dolar arasında değişen paralar karşılığında istifaya ikna edildiğini belirtti.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.