Yeni nesil siyaset

04:005/10/2019, Cumartesi
G: 5/10/2019, Cumartesi
Ayşe Böhürler

Nesiller değişiyor, değişirken siyasetin de sahnesi ve ruhu değişiyor. Fikirleri, aktörleri, taraftarları ve ittifaklarıyla siyasette böyle bir değişim periyodunun içinde olduğumuzu görüyorum. Bu nedenle siyasi değerlendirmelerin bu değişimi öngörebildiği oranda başarılı olacağına inanıyorum.Elbette eski siyasi damarlar, kaleler, burçlar korunacak. Ancak içeriği yeni nesil şekillendirecek. Bu gidişe de dur demek mümkün değil. Her zaman olduğu gibi medya değişimin öncüsü. Olaylara soğukkanlı biçimde

Nesiller değişiyor, değişirken siyasetin de sahnesi ve ruhu değişiyor. Fikirleri, aktörleri, taraftarları ve ittifaklarıyla siyasette böyle bir değişim periyodunun içinde olduğumuzu görüyorum. Bu nedenle siyasi değerlendirmelerin bu değişimi öngörebildiği oranda başarılı olacağına inanıyorum.


Elbette eski siyasi damarlar, kaleler, burçlar korunacak. Ancak içeriği yeni nesil şekillendirecek. Bu gidişe de dur demek mümkün değil. Her zaman olduğu gibi medya değişimin öncüsü. Olaylara soğukkanlı biçimde baktığımda gördüğüm bir resim var. ANAP sağ ve sol eğilimlerin ortalamasını alan bir partiydi, sonra bu orta siyaseti AK Parti devam ettirdi. Ortalamayı temsil ettiği oranda başarılı bulundu. Şimdilerde ise artık herkes ortada. Sağ siyaset herkesin ortaya çekildiği bu sahnede mevcudu savunmanın ya da eleştirmenin ötesinde bir fark ortaya koymalı, ki o da zamanın ruhuna, yeni nesle uygun olmalı.
GÜÇ SANAL DÜNYAYA VE
MİKRO BİRİMLERE DAĞILDI

Bu değişimin domino taşlarının başında iletişim teknolojileri geliyor. Ulaşım hızı, fikirlerin dolaşımını hızlandırdığı gibi içeriğini de belirliyor. Araç mesajın kendisi haline geliyor, fikirleri kendi kalıbına döküyor. Mekânsal birlik gereksiniminin ortadan kalkmasıyla (Stanford’dan Prof. Howard Rheingold’un kavramsallaştırmasıyla) sanal cemaatler güçleniyor ve siyasetin içeriğini de artık onlar biçimlendiriyor. Eski siyasetin etkileşim kümelerinde dikkate alınan kanaat önderleri, büyük sermaye ile dizbağı olan medya gurupları artık etki alanını yitiriyor. Bu saha teknoloji devlerinin eline geçiyor. İletişim teknolojisi bir yanıyla dev dijital şirketleriyle daha da küreselleşiyor. Diğer yanıyla da bu imkanlarla en köşesinde oturan, suya sabuna karışmayan münzevi insan bile etkili hale gelebiliyor.

MERKEZİN ORTASINDA BULUŞANLAR
Böyle bir ortamda;
muhafazakârlık
artık dinî, politik bir tavır olmaktan çıkıyor sosyal bir mesaj haline geliyor. Aynı dili konuşmak, aynı esprilere gülmek, beğenilerini ve tepkilerini paylaşmak bir ortak küme oluşturuyor. Bu kümede artık liberallerin de yeri yok. Liberaller her türlü özgürlüğün suyunu çıkardıkları fikriyle artık itibar görmüyor. (Bunu bir ölçekte Almanya’da ki Weimar Cumhuriyeti örneğine benzetebiliriz.) Sadece liberal değil uç siyasi fikirler de
yeni
muhafazakârlıkta
yer bulmuyor.
Dünyanın akışı içinde süregelen bu değişimde sade marjinaller ve liberal düşünceler muteberliğini kaybetmedi; sol da heyecanını, ütopyasını ve rol modelini kaybetti. Buna bağlı olarak klasik sağcılığın merkezinde yer alan
sol karşıtlığının da
artık bir önemi kalmadı.
Yeni nesil
siyaset
sağ veya sol herkesi
ortanın ortasına
çekerken kalan uçları törpüleyecek.
Görünen o ki sağda da solda da siyasetin kalıcıları
merkezin ortasına
gelebilenler olacak.
Batıda “
Amerika,
Avrupa beyazlarındır ve onların kültürüyle kalacak, ona uyum
sağlamayan herkes düşmandır”
şeklinde özetlenebilecek bu akım kendisini “
alternatif sağ”
olarak etiketlerken bizde henüz yeni bir tanım bulunmadı.
Türkiye’nin alternatif
sağı
henüz oluşmadı. “Batıdaki keskin ve kıyıcı söylemi taklit ederek ortaya çıkmaz inşallah” diye temenni etsek de, siyaset nesil değişimiyle birlikte bu zeminde ilerleyeceğe benziyor. Birbirine
sosyal uyum
dışında bağı olmayan,
fikir birliği ve dava aramayan,
olsa olsapopüler sağı temsil edebilecek
yeni nesil siyasi akımlar
yavaş yavaş sahneye çıkmaya başlarken düşünme biçimlerine zihnen hazırlıklı olmakta fayda var.

Türkiye’de de yeni nesil siyasetin öncüleri hem sağ da hem de solda görülüyor. Ancak ufukta beliren bu hareketler henüz mevcut
iktidar
odağını eksiltmek
amacı dışında bir
ortak
strateji
oluşturmuş değiller. Birbirine zıt fikirlere sahip olsalar da
sosyal uyumları
olan
bireylerin bir araya gelmesiyle ortaya çıkan yeni siyasi oluşumların yönü ne olur bilinmez. Ancak Obama’nın Mortgage mağdurlarına destek vereceğini açıklamasıyla başlayan ve Trump’a iktidar yolunu açan Amerika’daki “Çay Partisi Hareketi” belki bir örnek vaka olarak incelebilir (Alev Alatlı Nasihatname 2. Cilt).
İDEOLOJİSİZ GÜÇ BİRLEŞİMİ

Yeni nesil siyasette artık ideolojinin değeri azalıyor. Fikir ve ideolojinin yerini artık
güç
birleşimleri
alıyor. Herkes ve her birey etkili güç haline geliyor. Kurumların bürokrasisi, itibarı kısıtlayıcı olurken, bağlayıcılığı olmayan güç kazanıyor.
Küçük küçük kurumsal ve bireysel
güç
birleşimi
herkesi önemli hale getiriyor
.
Bu değişime, Almanya’da CDU ve SPD gibi köklü iki partiyi örnek verebiliriz. Eskiden tek başlarına güçlüyken şimdi o güçleri dağılan bu iki parti küçük de olsa bir çok ittifaka ihtiyaç duyar hale geldi ve ‘’asla’’dedikleri insanlarla bile ittifaka girerken kimse bunu anormal görmüyor.
Beğensek de beğenmesek de, “no’luyor bize” desek de değişim kaçınılmaz. Yeni nesil siyaset milliyetçilik merkezinde buluşacak. Bu 12 Eylül öncesinin klişesi olan
milliyetçilik
eşittir
faşizm
yaftasıyla örtüşmeyen bir tanımla önümüze gelecek. Bu nedenle yeni nesil siyasette eski ezberler işe yaramayacak. Bu gidişatın içinde AK Parti merkeze gelirken CHP’nin merkezden gitmesi de ayrı bir vaka! Ezcümle yeni nesil siyaset sağ merkezden gidene bir gelecek vadetmiyor. 1992’de İzlenim dergisinde çalışırken “
İslâmcılık
Prim Yapıyor”
başlığında hazırladığımız bir dosya vardı. Bugün öyle bir dosya hazırlayacak olaydım bu gelişmeler ışığında
İslâmcılık
artık prim yapmıyor”
başlığını atardım.

#ANAP
#Muhafazakarlık
#Sol
#Milliyetçilik