Nasıl bir gelecek?

04:0011/08/2018, Cumartesi
G: 11/08/2018, Cumartesi
Ayşe Böhürler

Hafta başı Anadolu Platformu’nu, Anadolu Öğrenci Birliği’ni, İyilik-Der’i, Akadder’i (Anadolu Kadınları Derneği), Annesiad’ı (Anadolu Esnaf ve Sanayiciler Derneği) çatısı altında buluşturan ve 2006’dan beri ulusal ve uluslararası çalışmalarda bulunan Anadolu Buluşmaları toplantısı “İslam Dünyasında Kadının Geleceği” isimli bir konuşma çerçevesinde gerçekleştirildi.Doğrusu Anadolu’nun çeşitli şehirlerinden gelmiş, yaşadıkları topluma katkı sunmak isteyen, kendilerini geliştirmek için emek harcayan,

Hafta başı Anadolu Platformu’nu, Anadolu Öğrenci Birliği’ni, İyilik-Der’i, Akadder’i (Anadolu Kadınları Derneği), Annesiad’ı (Anadolu Esnaf ve Sanayiciler Derneği) çatısı altında buluşturan ve 2006’dan beri ulusal ve uluslararası çalışmalarda bulunan Anadolu Buluşmaları toplantısı “İslam Dünyasında Kadının Geleceği” isimli bir konuşma çerçevesinde gerçekleştirildi.


Doğrusu Anadolu’nun çeşitli şehirlerinden gelmiş, yaşadıkları topluma katkı sunmak isteyen, kendilerini geliştirmek için emek harcayan, düşünce ufuklarını geliştirmenin yanı sıra dayanışmanın, iş üretmenin öneminin farkına varmış gençleri tanımaktan özellikle de memnun oldum. Sorunlu değil sorumlu bir insan profilinin inşasında Anadolu’nun içinden gelen bu çalışmaların büyük önemi olduğuna inanıyorum.

İslam dünyasında kadınlara gelecek olursak… Doğrusu dünyanın gittiği yerde, post gerçeklik, post modern, post-truth kavramıyla tanımlanan, yapay zeka üzerine tartışmaların yapıldığı, aileyi oluşturan tüm ögelerin tartışıldığı; insanın tasarımı üzerinden birçok tartışmanın yaşandığı bir anlamda post-insanın tartışıldığı bir yüzyılda İslam dünyasında hala bu konunun sorun teşkil etmesini büyük kayıp olarak görüyorum. İslam dünyasında kadınların geleceğine bakarken geçmişe değil geleceğe bakmanın çok daha önemli olduğu kanaatini taşıyanlardanım. Özellikle aile meselelerinde durağan yorumların çözüm üretmeye engel olduğunu düşünüyorum. Hele de bu yüzyılın; insanı ve de dinleri; parçalayarak, budayarak, ekleyerek yeniden üretme kapasitesiyle gündemde olduğunu göz önüne alacak olursak... İslam dünyası kendini korumak istiyorsa bu dünyanın kadın-aile dahil taarruzlarına hazır olmalı. İnsani olanı korumak bu çağda Müslümanların boynunun borcu olacak gibi görünüyor. “İnsan”ı ve “aile”yi korumak yeryüzündeki yaratılış gayemiz. Bunu yerine getirmek istiyorsak “kadın” konusunda modernlik-anti modernlik tezlerini bir tarafa bırakıp hayatta olan bitene, realiteye bakmak gerekiyor. Konu uzun, tartışma alanlarımızı standart kalıplardan uzaklaştırıp yenilemekte fayda görüyorum. “Feminizm” kavramı da tüm “izm” ler gibi geçen yüzyılda kaldı. Aytunç Altındal’ın deyişiyle 20. yüzyıl karizmatik bir çağdı, bu yüzyıl ise enigmatik yani kaos çağı…” İslam dünyası her konuda olduğu gibi kadın meselesinde de bunu kavramalı ve hazırlık yapmalı. Taarruz çok daha başka bir yerden geliyor…

***

Rusya’nın 1990’lar sonrasında liberal ekonomistlerin “kurtuluş reçeteleri”yle nasıl küresel sermayeye peşkeş çekildiğini bilen bilir. Bu nedenle o dönemde Rusya’nın yaşadıkları kulağımıza küpe olmalı diye düşünürüm.

Yükselen ekonomiler, sermaye blokunun küresel sermaye hareketleriyle çatışması dünyada çeşitli dönemlerde birçok krize neden oldu. Bugün yaşadıklarımız ne ilk ne de son olacak, 1980 İngiltere /1997 Asya krizi/ 2008 Türkiye krizi gibi… Türkiye ekonomisi buna benzeyen 4 krizden (1994, 1998-9, 2001 ve 2008-9) geçti. Aynı sorunla şimdi de karşı karşıyayız…”Uluslararası sermaye hareketlerinin Türkiye’ye dönük bölümü Mart’tan itibaren aniden yavaşlamaya başladı. Mart-Mayıs arası yabancı sermaye girişi bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 66 oranında azaldı: 16,3 milyar dolarlık yabancı sermaye girişi bu üç ayda 5,6 milyar dolara indi. Bu doğal olarak döviz piyasalarına yansıyacak.“ Ekonomistler konuyu böyle özetliyor. Buna ilişkin çözümlerin üretileceği bir mali kriz masasının kurulması gerektiğini düşünenlerdenim. Dış güçlerin ekonomik reçetelerine razı olmaktansa kendi ekonomistlerimizin çareleri bir ortak akıl masasında gündemimize gelmeli. Belli ki bu dünyanın ekonomik krizi; üretim tüketim dengeleri, teknolojik değişimler, siyasi bölünmeler ve daha pek çok etken var devrede. Bunlara karşı ortak akıl toplantıları yapılmasını önemli buluyorum.

#Rusya