Nazife Şişman biyomekanik, genetik gelişmelerin insana ve topluma olan etkileri üzerine uzun süredir çalışıyor. Gördüğüm kadarıyla bir Müslüman entelektüel olarak da bu alanda eser veren tek yazar, sosyolog. “Kaderle Tasarım Arasında Yeni İnsan” isimli kitabında bu konuyu normatif bir çerçevede ele alan yazarın bu kitabı, sahasında ufuk açan bir çalışma olarak mutlaka okunmalı… Keşke bu alanda daha çok hem normatif çerçeveyi koruyan hem doğuya hem de batıya bakarak bir perspektif sunan eser yayınlanmış olsaydı.
Nazife Şişman “Bilim her şeyi bilebilir, teknoloji her şeyi yapabilir’’ anlayışının sonuçlarını yazmaya nasıl geldiğini anlatırken Seyyid Hüseyin Nasr’ın “Tabiat ve İnsan” kitabından başlayarak “aydınlanmadan, insanın nuruna geçen” ya da geçmeyen ama bu alanda ufuk açan düşünürlerin etkisinden de söz ediyordu. Karantina günlerinde okumak için tam zamanıdır.
“Biz, bütün tabiatı ani mistik bir inançla canlı kabul eden ve suyun, ağacın, satılık olmasını kabullenemeyen Dersu Uzala isimli Eskimo’nun başkahraman olduğu filmden çok etkilenen bir kuşaktık. Tabiatın insana emanet oluşu zaten kültürel kodlarımızda mevcuttu. Aydınlanmacı düşüncenin tabiata hâkim olma arzusu bugünkü tekniğe yani atom bombasına geçit vermişti. Oysa tabiat bir emanetti. İnsan gibi tabiat da yaratılmıştı. İnsanın emrine musahhar kılınması onun sınırsızca kullanılması anlamına gelmiyordu. Rene Guenon Niceliğin Egemenliğini, Martin Lings On Birinci Saat ve Çağdaş Hurafeleri, Lort Northbourne İlerleme’ye Farklı Bir Bakış’ı yazarken aynı eleştirel tavır ve hassasiyetle aydınlanmadan İslam’ın nuruna geçiş yapmışlardı… “
Bu okumalar modern bilim ve teknolojiyle ilgili eleştirilerimizin kavramsal çerçevesini çiziyordu. Bu eleştirel düşünceye paralel olarak ilk yerli eleştiriyi İsmet Özel’den “Üç Mesele”de okumuştum… Heidegger’in tekniğin özüne dair getirdiği eleştirilerden istifade ederek Müslümanların çağdaş batı modernleşmesi ve teknolojinin hakimiyetindeki medeniyetle arasına nasıl bir mesafe koymaları gerektiğini tartışıyordu. .. Yazar devamında Frankfurt okulunun etkisinde Marcuse’in Tek Boyutlu İnsan’ı, Adorno ve Horkheimer’in, Marks’ın, Alman Marksizm’inin önde gelen isimlerinden Lukacs’ın yazdıklarını da etkilendikleri listesine etkiliyor: “Aydınlanmanın bilim ve teknolojinin ilerlemeci mantığı içinde daha iyi bir dünya kurulacağı şeklindeki ütopyası sarsıldı’’ derken bize düşünürün birikimini de sunuyor.
“Aşırı teknolojileşmenin insan doğasından bahsedemeyeceğimiz bir gelecek tasavvuruna geçit verebileceği dikkate alındığında en büyük tehlike, perspektif yoksunluğudur. Bilimin iyiyi tayin edebilirliğini eleştirmek bizi gerici ya da fundemantalist yapmaz…”
Yazar bu konuları her ne olursa olsun normatif tartışma sürçleri içinde canlı tutmayı öneriyor. Çünkü diye ekliyor… “Gerek nükleer gerek biyogenetik araştırmalar yatırımcının kar güdüsüyle ve ulusal hükümetlerin başarı hırslarıyla kol kola gidiyor. Çünkü böyle yapmazsak olana teslim olmuş ve içimizden hayra çağıran bir ümmet olsun çağrısına kulak tıkamış oluruz…”
Karantina günlerinde kitabı üzerinde daha derin düşünerek okumanızı tavsiye ederim…
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.