Batı zehirlenmesi

04:0018/11/2023, Cumartesi
G: 18/11/2023, Cumartesi
Ayşe Böhürler

Bugünlerde Gazze konusunda hem İsrail ve destekçisi Batı medyası hem de bizimkiler yalan haberlere sarılmış durumdalar. Önce Batı medyasından başlayalım. İsrail bir ay Gazze’yi bombaladıktan sonra şehir savaşı dediği bir konsepte döndü ve ev ev Hamas militanı aramaya başladı. Savaş suçu olarak kabul edilen hastane bombalama eylemini meşrulaştırmak için Şifa Hastanesi altında Hamas militanları ve silah yığınakları arayıp durdu. Bu arada hastaların tedavisini engellemekten tutun da pek çok suçu işledi



Bugünlerde Gazze konusunda hem İsrail ve destekçisi Batı medyası hem de bizimkiler yalan haberlere sarılmış durumdalar.

Önce Batı medyasından başlayalım. İsrail bir ay Gazze’yi bombaladıktan sonra şehir savaşı dediği bir konsepte döndü ve ev ev Hamas militanı aramaya başladı. Savaş suçu olarak kabul edilen hastane bombalama eylemini meşrulaştırmak için Şifa Hastanesi altında Hamas militanları ve silah yığınakları arayıp durdu. Bu arada hastaların tedavisini engellemekten tutun da pek çok suçu işledi ki önemi yoktu, nasılsa silah ya da Hamas çıkacaktı! Ama olmadı. Bir iki cılız haberde “Bir rehine cesedine ulaşıldı” filan dendi. Batı sosyal medyasında savaşın başında beri İsrail’in yalanlarına karşı savaş açmış olan Norman Finkelstein gibi cesur kalemler buraya silahlar yerleştirilip sonra da Hamas denileceğini yazdılar. Bu delil yerleştirme operasyonu yapılırken medya da ona göre başlık atacaktır: “Şifa Hastanesi’nde Çelişkili Deliller…”

Rahmetli Aytunç Altındal “Batı zehirlenmesi” kavramını çok kullanırdı. Bu süreçte yalan dolan en çok da bu zehirlenme muzdariplerinde işe yaradı…

Her ana üretilen bir yalan haber sosyal medyanın yankı fanuslarında alıcı bulurken şükür ki gerçeği görenler var…


YENİ ORTA ÇAĞ, TECRİT SAVAŞLARI VE HAYDUT DEVLETLER

Fransız düşünür Alain Minc bugünleri tanımlarken Orta Çağ’a geri döndüğümüzü söylüyordu. Yeni Orta Çağ; aklın kurucu bir ilke olarak uzun süredir kaybolduğu sanılan ilkel inançlar tarafından gerilediği bir dönemi tanımlıyor. Alain Minc ilave ediyor; “İyimserlik dönemi bitti, karamsarlıkla birlikte gözü pek olmak zorundayız. Pek çok riski içeren ve özellikle kontrol dışı alanlar da doğuran yeni Orta Çağ gaddarlık ve acımasızlıkta eskiyi aratmayacağa benziyor…”

Bu yoruma Alev Alatlı ile yaptığımız programda konuştuğumuz konular arasında yer alan şu notu eklemek istiyorum: “Diyor ki, anlamamız gereken şey savaşların artık bol yıldızlı generallere ihale edilmediği. Savaş onların işi olmaktan çıkıyor. Bugün savaşın tanımı değişti. Tarihi savaşlara göre ayıran tarihçiler de var. Diyorlar ki; birinci evrede 1945’e kadar gelen süreçteki savaşlar ‘fetih’ için yapılıyordu. Bu sürecin bir döneminde ideolojiler de etkili oldu. İkinci evre caydırıcı savaşlar çağı… Bu da 1945’ten duvarın yıkılışına, 1990’a kadar olan süreci kapsıyor. 1990 sonrası tecrit savaşları çağı… Bu tecrit savaşları haydut devletleri ortaya çıkardı…”

Tecrit savaşları ve haydut devletler iki kavram da tam yerine oturuyor…


YALAN DOLAN

Muhalefetin en sevdiği argümanlar bunlar.

Dün pek çok yerde dostlarım şu başlıkları taşıyan sosyal medya mesajlarını gönderip “Gerçekten mi?” diye sordular. Mesajları yazanlar bayağı kelli felli tipler. “Bir yalanı en iyi gerçeğin içinde gizlersiniz” diyerek durumu şöyle özetleyeyim:

İddia 1: Türkiye’den küresel yatırımcılar gidiyor, BP ülkemizdeki 700 istasyonu satıp çıkıyor.

Gerçek: BP için Türkiye çok kârlı bir ülke. Çekip gitmiyorlar. BP’nin 700 istasyonunu Petrol Ofisi satın alıyor. Petrol Ofisi Gurubu’nun ana hissedarı ise Vitol Grup Henk Vietör ve Jaques Detiger tarfından 1969 yılında Rotterdam’da kurulan bir enerji şirketi. Vitol’ün Yönetim Kurulu Üyesi Chris Bake bu konuyla ilgili şunları söylüyor: “Petrol Ofisi Gurubu’nun daha da güçlenmesini sağlayacak bu adımı atmaktan dolayı son derece mutluyuz. Genç ve dinamik nüfusu ve büyüme potansiyeliyle Türkiye’nin geleceğine ilişkin güvenimiz tam.”

Bu arada henüz satış gerçekleşmemiş. Rekabet Kurumu’nun onayına tabi olan satışın 2024’te tamamlanması bekleniyor. Diğer taraftan da BP’nin dağıtım hariç Türkiye’deki diğer işleri devam edecek, sadece akaryakıt istasyonlarını devredecek.

İddia 2: Honda ve Mazda da Türkiye’den çekildi.

İşin doğrusu ise Honda, “Ben yönetmeyeceğim distribütörüm yönetecek” dedi. Her ikisi şirketin de markalar karşısında pazar payı düşmüş durumdu. Mazda geçen yıl sadece 162 araba satmış. Alınan kararlarda Pazar ve marka stratejisi, yedek parça vs. gibi pek çok etken var.

İddia 3: HSBC çekilmiş.

Bu banka 15 yıl önce advantage kart programını devrettikten sonra sadece özel bankacılık yapmaya başlamıştı. Normal bankacılığı 15 yıldır yok. Toplamda 3 bin müşterisi bile olmayan bir banka.

Dünya ve küresel pazarlar değişiyor. Türkiye genç nüfusuyla iyi bir pazar. Küresel şirketler iş, model, ya da el değiştirse de bu pazarı öyle kolay kolay feda edemezler. Siz siz olun gerçeğin içine gizlenen bu yalanlara kanmayın.


GERÇEKLERİ SÖYLEMENİN MALİYETİ…

Ai Weiwei Çinli muhalif, çok yönlü ve ünlü bir sanatçı. Geçenlerde “Daha önce Yahudi toplumuna yapılan baskı ve zulüm bugün yer değiştirip Arap toplumuna yapılıyor.” demiş.

Bunun üzerine Londra, Berlin ve New York’ta bulunan Lisson Galerisi tüm sergilerini iptal etmiş. Galeri sebep olarak “Antisemitist söylemlere duyarlıyız.” demiş.

Ai Weiwei diyor ki; “Sanatçı da kütür de bir yumuşak güçse, bu tür baskılar da yumuşak vahşettir. Ben fikir özgürlüğünü savunuyorum, doğru fikir değil her fikir özgürlüğünü savunuyorum Bunlar benim fikirlerim…”

Çin’e muhalefet ettiği için Batı’nın bağrına bastığı sanatçı İsrail’e muhalefet ettiği için dışlanıyor. Yaman çelişkiler.

#Gazze
#İsrail
#Batı