Rakibi küçümsemek

04:0013/12/2018, Perşembe
G: 13/12/2018, Perşembe
Aydın Ünal

“Tevekkül” ile “Tedbir”in çerçevesini “eşeğini sağlam kazığa bağla, sonra Allah’a ısmarla” olarak formüle ederiz; ne var ki pratikte milletçe genel yaklaşımımız “saldım çayıra, Mevlam kayıra” şeklindedir.Bugünlerde, AK Parti çevrelerinde yaklaşan yerel seçimlerle ilgili riskleri kimle konuşsam, “bir şey olmaz, yine ezer geçeriz” cevabını alıyorum.Siyasi partilerin tabanlarında kazanacaklarına olan inanç hiç kuşkusuz çok değerlidir ve yarışa önde başlamak demektir. Lakin kazanmaya yönelik bu inanç

“Tevekkül” ile “Tedbir”in çerçevesini “eşeğini sağlam kazığa bağla, sonra Allah’a ısmarla” olarak formüle ederiz; ne var ki pratikte milletçe genel yaklaşımımız “saldım çayıra, Mevlam kayıra” şeklindedir.



Bugünlerde, AK Parti çevrelerinde yaklaşan yerel seçimlerle ilgili riskleri kimle konuşsam, “bir şey olmaz, yine ezer geçeriz” cevabını alıyorum.

Siyasi partilerin tabanlarında kazanacaklarına olan inanç hiç kuşkusuz çok değerlidir ve yarışa önde başlamak demektir. Lakin kazanmaya yönelik bu inanç daha fazla gayret ve tedbire değil de rehavete ve kibre sevk ederse, oradan büyük problem doğar.

AK Parti 3 Kasım 2002’den bu yana girdiği her seçimi kazanıyor. Elde edilen zaferlerin arkasında çok büyük bir gayret var. AK Parti, Genel Başkanı’ndan en uçtaki teşkilat mensubuna kadar her kademesiyle ve her seçimde olağanüstü çaba sarf ediyor. AK Parti’nin hem hükümette, hem de siyasi alandaki performansına hiçbir rakip yaklaşamıyor.

2012’deki 4. Olağan Kongre konuşmasına Erdoğan Sezai Karakoç’un “Sürgün Ülkeden Başkentler Başkentine” adlı şiirinin dizeleriyle başlamıştı. Karakoç’un “yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır” dizelerini hem Erdoğan büyük bir içtenlikle okumuş, hem de salon bu dizeleri duyunca coşmuştu.

AK Parti’nin neş’et ettiği hareket gerçekten de “yenilgi yenilgi” büyüdü. Partiler kapatıldı, hareketin önünü kesmek için Anayasa, yasalar değiştirildi, 28 Şubat’ta darbe yapıldı, başta medya olmak üzere çeşitli araçlarla ezme, sindirme, bitirme operasyonları yapıldı. Hareket, tüm bu saldırılara göğüs gererek, ümidini muhafaza ederek, her bir yenilgiden ders alıp her yenilgiden sonra daha çok çalışarak zafere erişti.

Elde ettiği zaferler AK Parti’yi rehavete, tembelliğe, kibre değil; vakara, daha çok çalışmaya, daha fazla reforma sevk etti. Öyle olunca zaferleri yeni zaferler takip etti, zaferler pekişti.

AK Parti vakarla ve daha fazla cehd ile yoluna devam ettiği müddetçe yeni zaferlere erişecek, daha uzun yıllar Türkiye’yi idare edecektir. Ancak “nasıl olsa girdiğimiz her seçimi kazanıyoruz” ya da “bir şey olmaz, ezer geçeriz” yaklaşımıyla, tedbiri elden bırakır, gevşer ve daha da korkuncu zaferin Allah’tan olduğunu unutup kendinden menkul görme kibrine kapılırsa, işte o zaman hezimet kaçınılmaz olacaktır.

“Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer” kadar, “zafer zafer büyüyen bir hezimet” gerçeğinden de dikkatle, hassasiyetle kaçınmak, sakınmak gerekmez mi?

Şu gerçeği her an ama her an akılda, hatırda tutmak gerekir: AK Parti’nin 16 yıldır girdiği her seçimi kazanmış olması gireceği her seçimi kazanacağı garantisini vermez. “Nasıl olsa her seçimi kazanıyoruz” diyerek, riskleri küçümsemek, rakibi küçümsemek, gayreti, vakarı ve tedbiri elden bırakmak, Allah korusun, istenmeyen sonuçları beraberinde getirir.

Unutmayalım ki “yenilgi yenilgi büyüyen zafer” sadece bizim için, bizim hareketimiz için değil, bugünün sürekli yenilenleri için de mukadder olabilir ve o sürekli yenilenler de inanın hiç boş durmuyorlar.

“Nasıl olsa kazanırız, yine kazanırız, yine ezer geçeriz” şeklindeki inanç iyidir; muhafaza etmek, hatta büyütmek gerekir. Ama bu inanç vakarla, tedbirle, gayretle desteklenmezse, rakip küçümsenirse, hele hele “bizden başka alternatif mi var” gibi kibir dolu ve son derece tehlikeli bir yaklaşımla yan gelinip yatılırsa önce Allah, sonra millet o zafer sancağını alıverir.

AK Parti’nin, tüm kadroları, tüm kademeleriyle sahaya inip gece gündüz çalışması gereken bir seçime gidiyoruz. Her zamankinden daha fazla gayret isteyen bir seçime gidiyoruz. Özellikle kibrin, şımarıklığın, rehavetin ya da bu yönde oluşan algının üzerine kararlılıkla, samimiyetle, elbette vakarla gitmemiz gereken bir seçime gidiyoruz.

En çok da, rakibi en fazla ciddiye almamız gereken bir seçime gidiyoruz.

Tarih, galiplerin mağlubiyet, zaferlerin “hiç” olma öyküleriyle doludur. Zafer öykümüzü önce sağlam kazığa bağlayalım; sonra Allah’a ısmarlayalım.

#AK Parti
#Yerel Seçimler