Muhalefete üzülmek

04:0024/03/2023, Cuma
G: 24/03/2023, Cuma
Aydın Ünal

Muhalefet 21 yıldır AK Parti ve Erdoğan’ı devirmeye çalışıyor. 21 yıl uzun bir süre. Bu uzun süre içinde muhalif siyasi partilerin yanlarına çok farklı nedenlerle AK Parti ve Erdoğan’ı devirmeyi arzulayan başka kitleler de hizalandı. Küskünler, kızgınlar, çıkarları zedelenenler, kaybedenler, muhterisler, seçkinler, kibirliler, yaşam tarzını tehdit altında görenler, cemaatler, cemiyetler, gözünün üstünde kaşı var diyenler ve elbette PKK gibi, FETÖ gibi teröristler… Hepsi, iktidarı değiştirmek arzusuyla

Muhalefet 21 yıldır AK Parti ve Erdoğan’ı devirmeye çalışıyor. 21 yıl uzun bir süre. Bu uzun süre içinde muhalif siyasi partilerin yanlarına çok farklı nedenlerle AK Parti ve Erdoğan’ı devirmeyi arzulayan başka kitleler de hizalandı. Küskünler, kızgınlar, çıkarları zedelenenler, kaybedenler, muhterisler, seçkinler, kibirliler, yaşam tarzını tehdit altında görenler, cemaatler, cemiyetler, gözünün üstünde kaşı var diyenler ve elbette PKK gibi, FETÖ gibi teröristler… Hepsi, iktidarı değiştirmek arzusuyla yanıp tutuşuyor ve bu ortak arzu hepsini aynı hizada tutuyor.

Ortak motivasyonları Erdoğan ve AK Parti’yi devirmek olan kitle sayısal olarak belli bir seviyeye de ulaştı. Açıkçası, 2018 seçimlerinde Abdullah Gül muhalefetin ortak adayı olsaydı, seçilemese dahi seçimleri ikinci tura taşıyabileceğini ve Erdoğan’ı zorlayabileceğini düşünüyordum.

2018 sonrası ise muhalefet açısından oldukça elverişli geçti. Ankara ve İstanbul belediyelerindeki başarı muhalif kitleyi sevindirdi. Ekonomide yaşanan sorunlar ve 6 Şubat deprem felaketi hiç kuşkusuz muhalefetin kazanma iştah ve umudunu daha da artırdı.

2023 yılına muhalefet moral ve motivasyon olarak güçlü girdi. Seçimleri kazanacaklarına kesin gözüyle bakıyorlardı. Toplumun çok farklı kesimleri bir masanın etrafında toplanmış, bir o kadarı da dışarda birlik ve beraberlik görüntüsü veriyordu. Artık yapılması gereken adayı belirlemek, açıklamak, sonra da seçim gecesi için kutlama programı yapmaktı.

Muhalefetin bu ruh halinin hiç de yersiz olmadığı kanaatindeyim. Uygun bir aday ile muhalefet 21 yıllık özlemini sona erdirebilirdi. Muhalefetin ortak adayı olarak zikredilen isimlerin hemen hepsi de bu seçilme potansiyeline sahipti.

Bu isimlerin tek istisnası vardı, o da Kemal Kılıçdaroğlu.

Kemal Kılıçdaroğlu sadece 6’lı masanın değil, tüm Türkiye’nin yegâne istisnasıydı. Herkes ama herkes aday olabilirdi, herkesin kazanma ihtimali vardı; 81 milyon içinde bunun tek istisnası Kemal Kılıçdaroğlu idi ve o aday oldu.

Meral Akşener’in Kılıçdaroğlu’nun adaylığına itiraz edip masadan çekilmesi de bu anlamda çok isabetliydi. Belli ki Akşener de seçilme ihtimali olmayan tek ismin Kılıçdaroğlu olduğunu görmüş, 21 yllık birikimin bir kez daha heba edileceğini anlamış ve itiraz ve uyarılarının karşısındaki ihtirasa isyan etmişti.

Bu arada Muharrem İnce’nin hem partisinin hem de cumhurbaşkanı adayı olarak kendisinin oyları yükseliyor. Şu an muhalif kitlenin koro halinde ve kızgınlıkla Muharrem İnce’yi linçe yöneldiğini görüyoruz. İyi de neden? Muhalif kitlenin üzerinde ittifak etmediği, kazanma ihtimali son derece düşük birini aday yaptıktan sonra, seçmenin başka arayışlara girmesine kim ne hakla kızabilir ki? Meral Akşener’i, Muharrem İnce’yi, Kılıçdaroğlu’na rakip olabilecek ya da itiraz edebilecek bütün isimleri etkisiz, itibarsız hale getirseniz bile Kılıçdaroğlu’nun kazanamayacağını görmüyor musunuz?

Muhalefetin komediye dönen manzarası karşısında iç ya da dış mihrakları suçlayan, komplo teorileri üretenler var. Öyle ya, bu kadar büyük bir birikimin, potansiyelin, seçimlere kısa süre kala heba edilmesi kendiliğinden olamaz, Mutlaka bir el muhalefeti karıştırıyor olmalı.

İç-dış mihrakların da, rakip ve muarızlarının da muhalefetle uğraşmasına hiç gerek yok. Her ne oluyorsa, muhalefet bunu kendisi yapıyor.

Seçim akşamını tahmin etmek bu aşamadan ve bu manzaradan sonra güç değil. Kazanmaya bu kadar yakınken kaybetmenin muhalifler üzerindeki travması da ağır olacaktır. Yenilgiden dolayı ne Akşener’i ne de İnce’yi kimse suçlamasın. En yakın olduğu bir anda zaferi heba eden duygu kifayetsiz ihtirastır.

Kemal Bey bu riskli sürece sadece “bir de ben deneyeyim”, “belki olur”, “bakarsın kazanırım” hissiyatıyla girdi. Kaybettiğinde arkasında bırakacağı enkaz her zamankinden büyük olacak. Ama kendisinin tam bir rahatlık içinde olduğuna da eminim. En fazla ne olabilir ki? Evine kapanır, emekli maaşını alır ve torun sever. Sokağa çıkamamak ya da arkasında gözü yaşlı bıraktığı milyonlarca muhalif ise küçük bir ayrıntı. Sadece küçük değil, önemsiz de…

#politika
#Recep Tayyip Erdoğan
#Muharrem İnce
#Kemal Kılıçdaroğlu
#aday
#ekonomi