Haram olsun!

04:0029/09/2023, Cuma
G: 29/09/2023, Cuma
Aydın Ünal

Fetullahçıların propaganda filmi Antalya Film Festivali yarışma seçkisinden çıkarıldı; bunun üzerine, Zeki Demirkubuz da içlerinde olmak üzere çok sayıda yönetmen “sansür” diyerek filmlerini festivalden çektiler. Dün film yeniden festivale dahil edildi. “San-sür”, “düşünce hürriyeti”, “ifade özgürlüğü” kavramları terör propagandasını perdelemek için kullanıldığında aklıma hemen Gırgır Dergisi gelir. Gırgır Dergisi 1972 yılında Gün Gazetesi’nin eki olarak yayın hayatına başladı. 1973’de bağımsız



Fetullahçıların propaganda filmi Antalya Film Festivali yarışma seçkisinden çıkarıldı; bunun üzerine, Zeki Demirkubuz da içlerinde olmak üzere çok sayıda yönetmen “sansür” diyerek filmlerini festivalden çektiler. Dün film yeniden festivale dahil edildi.

“San-sür”, “düşünce hürriyeti”, “ifade özgürlüğü” kavramları terör propagandasını perdelemek için kullanıldığında aklıma hemen Gırgır Dergisi gelir.

Gırgır Dergisi 1972 yılında Gün Gazetesi’nin eki olarak yayın hayatına başladı. 1973’de bağımsız bir dergi oldu. 1980’lerin başında mizah dergisi Gırgır’ın tirajı 500 binlere ulaştı. Gerçekten de, bütün o yokluğun ve yoksulluğun içinde Keçiören’deki gecekondumuza kadar ulaşır, 5-10 evin gençleri dergiyi satır satır okurduk. 500 bin tiraj bir rekor. Gırgır, dünyanın en çok satan haftalık dergilerinden biriydi. Sonra dergi bölündü, içinden birkaç mizah dergisi çıktı. Yavaş yavaş sahneden çekildi ve 2015’de başladığı yere döndü, Sözcü Gazetesi’nin eki olarak yayınlandı.

Gırgır’da 2017’de Hz. Musa’ya hakaret eden bir karikatür yayınlandı. Bu densizlik dindar kesimin tepkisini çekti. Fakat hakaret edilen peygamber Hz. Musa olunca, Türkiye’deki Musevi kuruluşları da karikatürü protesto edince, dindarlar dışındaki kesimler de tepki göstermeye başladı. Örneğin CHP karikatürü kınadı, HDP onaylamadığını belirtti. Sol-seküler kesim sessiz kaldı. Sözcü Gazetesi derginin yayınını durdurdu. Böylece bir dönem tirajı 500 binlere ulaşan efsane dergi tarihe karışmış oldu.

Gırgır kapatılınca kimse “sansür” demedi, “ifade, düşünce özgürlüğü” demedi, “medya üzerinde baskı var” türküsünü söyleyen çıkmadı. Kesinlikle biliyoruz ki, karikatürü çizilen Hz. Muhammed (sav) olsaydı, her biri birer özgürlük kahramanı kesilecekti!

İşte her işlerinde, her tavırlarında böyle çifte standartlı, böyle ikiyüzlüler!

2015’de de “Bakur” isimli filmin İstanbul Film Festivali’nde gösterimi iptal edilince, Nuri Bilge Ceylan dahil çok sayıda yönetmen protesto etmişlerdi. “Bakur” isimli film, PKK’lı teröristlerin gündelik yaşamlarını anlatıyordu; filmin üst başlığı da “Bir Gerilla Belgeseli” idi.

Aynı dayanışmayı, diyelim ki DAİŞ propagandası ya da Hitler güzellemesi yapan bir filme gösterirler mi? Tabii ki hayır. Disney’le, Netflix’le, kendilerini fonlayan, pohpohlayan, sırtlarını sıvazlayan efendileriyle asla ters düşmek istemezler. “Mustafa Kemal Ermenileri katletti” propagandasına yenik düşen Disney’e çıtları çıkmaz ama Batı’nın beslediği teröristlere kol kanat gererler.

Hiç sorun değil. Bunların tıynetlerinin ne olduğunu çok iyi biliyoruz ve hiç şaşırmıyoruz. Karısını döven, arabasıyla ezen, tacizci, tecavüzcü, katil ve hain Yılmaz Güney’i baş tacı yapanlardan farklı bir tavır, ilkeli bir duruş tabii ki beklemiyoruz.

Ama sorun şurada…

Bu ülkenin kamu kaynakları, özellikle Kültür Bakanlığı’nın teşvik ve destekleri, bu terör sevicilere asla aktarılmamalı. Yakın geçmişte sağlanan teşvik ve desteklerin hesabı verilmeli. Gelecekte de bunlara tek kuruş aktarılmamalı.

Beş para etmez yapımlarıyla piyasayı, sektörü tekellerine almalarına, mafyatik ilişkilerle alternatif yapımların yetişmesini engellemelerine, ülkenin, milletin nerede bir hasmı varsa kucaklarına oturmalarına, bunu da kamu kaynaklarıyla, bizim vergilerimizle yapmalarına hiç tahammülümüz yok.

Gitsinler kendi çukurlarında çabalasınlar. Kendileri çalıp kendileri söylesin, kendileri çekip kendileri izlesinler.

Terör propagandasına sahip çıkanlara aktarılacak tek kuruş kamu kaynağı olduysa ve bundan sonra olursa, şahsen “haram olsun” diyorum. Yalnız olmadığımı da biliyorum. “Yok görmedim, yok duymadım, fark edemedim ya da ‘kazanmaya çalışıyoruz’” türünden ahmakça bahanelere sığınanların da vebal üzerinedir. Onlara da haram olsun!

#FETÖ
#CHP
#PKK
#DEAŞ
#Aydın Ünal