Bir vesileyle kalktık Almanya’ya gittik, Türkiye-Portekiz maçını Dortmund’da stadyumda izledik. Elbette futbol yazacak değilim ama futbolun sadece futbol olmadığını hatırlatayım.
Alman Sanayii ülkenin iki büyük nehri, Ren ve Ruhr çevresinde doğdu ve büyüdü. 60’lardan itibaren Almanya’ya çalışmaya giden Türkler de Köln, Dortmund, Düsseldorf, Duisburg gibi bu iki nehrin kıyısındaki şehirlere yerleştiler. Almanya’daki 3,5 milyon Türk’ün yarıdan fazlası bu bölgede yaşıyor. 4’üncü nesle ulaşan Almanya’daki vatandaşlarımız artık gurbetçi olmaktan çıktı, asli unsura dönüştüler.
2024 Avrupa Şampiyonası kapsamında Dortmund’da salı günü oynanan Türkiye-Gürcistan maçı ve önceki günkü Türkiye-Portekiz maçı hem Avrupa hem de bölgedeki varlığımızı en renkli haliyle gözler önüne serdi.
Düsseldorf ve Dortmund’da oynanan maçlara Avrupa’daki birçok ülkeden taraftar geldi ve sokaklara döküldüler ancak hiçbiri kırmızı-beyaz renkleri bastıracak kalabalıkta değildi. Hatta ev sahibi Almanya bile Türklerin gölgesinde kaldı. Maça saatler kala ortaya çıkan manzara görülmeye değerdi: Yer gök kırmızı-beyaz olmuş, büyük bir coşkuyla her sokaktan, her caddeden stadyum yoluna akan Türkler muhteşem bir görüntü oluşturmuştu. Arabalar, bisikletler, pencereler… Her yer kırmızı beyaz. Taraftar bir yandan Mehter marşlarıyla coşuyor, bir yandan “Türkiye, Türkiye” Sloganları atıyor, bir yandan da “Özgür Filistin” diye hep bir ağızdan bağırarak İsrail’le tam dayanışma halindeki Almanya’yı yüreğiyle sarsıyordu.
Türk taraftarın bir kısmı stada girdi, bir kısmı dışarda, ekrandan maçı izledi. Maç öncesi başlayan tezahüratlar, Portekiz’in ilk golünden sonra da kesilmedi ama Samet’in kendi kalemize attığı golle taraftar mahzunlaştı, sahneyi az sayıdaki Portekiz taraftarına bıraktı.
Stattan ayrılırken hepimiz üzgündük ama Almanya’da yaşayan vatandaşlarımız daha da mahzundu.
Futbol milliyetçiliği körüklüyor mu söndürüyor mu? İkinci Dünya Savaşı sonrasında futbol ırkçılığın panzehiri olarak piyasaya sürülmüştü. Avrupa’da aşırı sağ güçleniyor ve Almanya’da futbolun ırkçılığı daha da körüklediğine ilişkin endişeler var. Hatta Almanya’nın turnuvadan bir an önce elenmesi ve yükselen milliyetçiliğin sönmesi isteniyor. Arabalarda çokça gördüğümüz Alman bayraklarının futbol vesilesiyle sergilendiği, bunun da yükselen milliyetçiliğin belirtisi olduğu söyleniyor.
Almanya’daki kardeşlerimiz için Türkiye’nin milli maçlarının milliyetçilik ifadesinden ziyade bir şölen, anavatanla buluşma, özlem giderme vesilesi olduğu kesin. Özellikle gençler ve çocuklar için kimliğin inşası ve hatırlanması açısından bulunmaz fırsat. Futbolun sadece futbol olmadığını anlamak için gurbetçilerimizin maça giderken ve dönerkenki yüz ifadelerine bakmak yeterli. Sanırım, bir takımı sahaya sürerken, futbolun bu fonksiyonunu da hatırlamak, sadece Türkiye’de değil, Doğu Türkistan’dan Gazze’ye, Saraybosna’ya, Dortmund’a kadar çok geniş bir coğrafyada oluşan hissiyatı her şeyden çok hesaba katmak gerekiyor.
Türkiye’nin ne içerdeki ne de uluslararası arenalardaki futboldan çok bir umudu kalmadı ama gurbetçimiz için bu tür etkinlikler hala anlam taşıyor. Yanı başımızdaki Solingen Katliamını, son yıllarda Almanya’nın farklı kentlerinde Türklere yönelik ırkçı saldırıları yaşayan, bununla beraber Alman futboluna çok önemli isimler kazandıran Türkler futbolla teselli bulmak istiyorlar.
Bu bölgede yetişmiş Mesut Özil, “Kazanınca Alman, kaybedince göçmen oluyorum” demişti. Alman değil ama, Almanya’daki vatandaşlarımızı gururlu gösterecekse, milli takımın çok daha özenli, gayretli olması gerekiyor.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.