Kemal Kılıçdaroğlu’nun, üzerindeki istifa baskısını gidermek için sert açıklamalar yaptığını, Erdoğan’ın öfkesini üzerine çekerek gündemi değiştirmeye çalıştığını, Erdoğan sustukça da sertliğin dozunun artacağını daha önce yazmıştım.
Kılıçdaroğlu en son, “İktidarın siyasi ve ahlâkî meşruiyeti yok” ifadeleriyle çıtayı biraz daha yükseltti. Cumhurbaşkanı Erdoğan bu ifadelere cevap vermedi; onun yerine AK Parti Sözcüsü tepki gösterdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun muhatap alınmak için çırpındığını elbette görmüştür. Görmüştür ki, 28 Mayıs’tan bu yana Kılıçdaroğlu’nu ademe mahkum ediyor; görmüyor, duymuyor, cevap vermiyor. Bu böyle devam edecek mi?
Erdoğan Kılıçdaroğlu’nu yok saymayı sürdürebilir, dahası istihza yoluyla Kılıçdaroğlu’nu parti içinde daha zor duruma düşürebilir.
İkinci bir seçenek de Erdoğan Kılıçdaroğlu’nu muhatap almaya, iddialarına cevap vermeye, aynı dozda polemiklere girmeye başlayabilir. Böylece Kılıçdaroğlu’nun tabanını konsolide etmesini, CHP içinde güçlenmesini sağlayabilir. Kılıçdaroğlu’nun 6’lı masanın adayı olarak çıkarılmasında Erdoğan’ın bu stratejisinin büyük etkisi var: Kılıçdaroğlu’na devamlı yüklenerek, muhatap alarak onun bir “figüre” dönüşmesini sağlamıştı;
bunu sürdürüp, yerel seçimlere de
CHP’nin Kılıçdaroğlu genel
başkanlığında girmesinin yolunu açabilir.
Ancak ikinci stratejinin, yani Kılıçdaroğlu’nun muhatap alınarak CHP başında kalmasının sağlanmasının artık bazı riskleri de var. Kılıçdaroğlu tükenmiş durumda. Yerel seçime CHP’nin genel başkanı olarak girerse, yorgun, bıkkın, umutsuz muhalif seçmen beklenmedik bir reaksiyon gösterebilir. Bu reaksiyonu daha şimdiden İstanbul’da hissedebilmek mümkün. Kılıçdaroğlu’na isyan görüntüsündeki Ekrem İmamoğlu İstanbul’da muhaliflerin umudu olma durumunu muhafaza ediyor.
Yerel seçim öncesi Erdoğan ve AK Parti’nin stratejisi Kılıçdaroğlu ve hatta CHP’den ziyade İstanbul’da Ekrem İmamoğlu’na, Ankara’da Mansur Yavaş’a yönelmeli. Tekrar hatırlatayım: Her iki belediye başkanına yönelik yerel muhalefet son derece yetersiz. Bu kadar başarısızlığa rağmen iki belediye başkanının hâlâ “umut” olarak görülebilmesi üzerinde iktidarın çokça düşünmesi gerekiyor.
2023-24 Adli Yılı bugün başlıyor. Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca Milliyet Gazetesi’nden Didem Özel Tümer’e konuşmuş ve “Adalet sisteminin restorasyonu ince bir mühendislik gerektiriyor” demiş.
Yüksek enflasyon dönemlerinde yargının yükü katlanarak artıyor. Hırsızlık, dolandırıcılık, gasp gibi olayların yanında çete-mafya haberleri daha sık önümüze çıkıyor. Mevcut sorunlarına ek olarak adalet teşkilatımız ekonominin getirdiği sorunlarla da baş etmek zorunda kalacak.
Adalet’in mümkün olan en ideal şekilde tesis edilemiyor olmasının Türkiye’nin en temel, en büyük sorunu olduğunu, terörden işsizliğe, depremden yoksulluğa kadar her meselenin altında adalete ilişkin eksikler olduğunu her fırsatta dile getiriyoruz. Ancak meselenin “mühendislikten” ziyade artık sözel ve sosyal bir mesele olarak ele alınması gerektiği açık. Adalet binalarımızda, personel sayısında, örgütlenmede, sistemde, mekanizmada epeyce iyileştirme yapıldı. Ne var ki mevcut kadronun yanında alttan gelenlerin kalitesinin artırılması gibi temel bir meselemiz var. Hukuk fakülteleri yine çok tercih edildi, yine yüksek puanlarla öğrenci aldı. Gençlere verilen hukuk eğitimi de gayet iyi ama yeterli değil. Hukuk eğitiminin tıp eğitimi gibi daha da sıkılaştırılması, diploma almaktan avukatlığa, hâkim-savcılığa geçişe kadar çok daha sağlam sınavların yapılması gerektiği çok açık. En önemlisi de adalet teşkilatının “cesaretini” kıran ne varsa ortadan kaldırmak hayati önem arz ediyor.
Adalet sistemimizi mühendislik dokunuşları değil ahlâk ve cesaret düzeltecek.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.