Birtakım sinsi işler

04:004/08/2023, Cuma
G: 3/08/2023, Perşembe
Aydın Ünal

15 Temmuz darbe girişimi sonrasında Fetullahçılar yoğun bir inkâr ve iftira kampanyası başlattılar. Darbe girişiminin “tiyatro” olduğunu, “kontrollü” yapıldığını, kendilerinin bu girişimle hiç alakaları olmadığını ipe sapa gelmez iddialarla halen gündemde tutmaya çalışıyorlar. 15 Temmuz darbe girişiminin bütün safahatını ve tüm aktörlerini biliyoruz. Dolayısıyla ne Fetöcülerin, ne de işbirliği yaptıkları Kemal Kılıçdaroğlu ve bazı arkadaşlarının darbenin “tiyatro” ve “kontrollü” olduğu yönündeki

15 Temmuz darbe girişimi sonrasında Fetullahçılar yoğun bir inkâr ve iftira kampanyası başlattılar. Darbe girişiminin “tiyatro” olduğunu, “kontrollü” yapıldığını, kendilerinin bu girişimle hiç alakaları olmadığını ipe sapa gelmez iddialarla halen gündemde tutmaya çalışıyorlar.

15 Temmuz darbe girişiminin bütün safahatını ve tüm aktörlerini biliyoruz. Dolayısıyla ne Fetöcülerin, ne de işbirliği yaptıkları Kemal Kılıçdaroğlu ve bazı arkadaşlarının darbenin “tiyatro” ve “kontrollü” olduğu yönündeki iddialarının Türkiye’de alıcısı olmadı. İddiaları ciddiye alıp beyhude bir ikna çabasına girişene de pek rastlamadık. Zira “Güneş yoktur” diyen kişiye deli muamelesi yapmak yerine onu iknaya girişmek abesle iştigaldir.

Ancak bu yıl, 15 Temmuz’un 7’nci yıldönümünde, hiç beklemediğim bazı isimlerin Fetöcülerin iddialarını destekler nitelikteki yazıları dikkatimi çekti ve açıkçası beni kaygılandırdı.

Alper Görmüş, 1980’lerde Nokta Dergisi’ndeki yazılarından bu yana takip ettiğim bir gazeteci ve yazar. Üslubu ve fikirleri kadar duruşunu da hep takdir etmişimdir ve fırsat buldukça okurum. Görmüş, 15 Temmuz’un 7’nci yıldönümünde, genel yayın yönetmenliğini de yaptığı internet sitesinde yayınladığı 4 yazıyla bende büyük hayal kırıklığına neden oldu.

Alper Görmüş, ilk yazısında, T24 sitesindeki bir yazarı referans alarak, 15 Temmuz 2016 akşamı Hulusi Akar-Hakan Fidan’ın hareketlerine ilişkin bir dizi soruyu tekrar gündeme taşıyor. Şunu çok açık söyleyeyim: Gerek T24’de referans alınan yazarın, gerek Alper Görmüş’ün sorularının tamamı, hiç karanlık nokta kalmayacak şekilde bugüne kadar defalarca cevaplandı. Hatta 15 Temmuz sonrası sıcak günlerde Sayın Hakan Fidan’la bir dost sohbetimizde o geceyi tüm ayrıntılarıyla dinlemiş, Yeni Şafak’ta da bunları kaleme almıştım. Meraklısı oradan tekrar okuyabilir.

Alper Görmüş, sonraki 3 yazıda da, hiç itibarı olmayan, hatta akıl sağlıklarından şüphe edilecek bazı isimlerin iddia ve iftiralarını köşesine taşıyor. 15 Temmuz günü MİT’e gelerek akşam bir faaliyet olacağını ihbar eden binbaşı üzerinden soru işaretleri oluşturmaya çalışıyor. (O hadisenin de tüm safahatıyla açık olduğunu hatırlatalım.)

Dedim ya: 15 Temmuz’a ilişkin hiçbir karanlık nokta kalmadı ve o geceye ilişkin ahmakça, art niyetli iddia ve iftiralar da ciddiye alınıp üzerinde konuşulmayı hak etmiyor. Ancak meseleye bu yıl birkaç yazarla birlikte Alper Görmüş gibi bir ismin de girmesi, burada farklı, sinsi bir takım işlerin döndüğü izlenimini veriyor.

Nitekim T24’deki yazar makalesini “Öyle görünüyor ki bir beş yıl daha aynı soruları, tam da bu tarihte soracağım, tabii başıma bir iş gelmezse. Unutmayalım ki bu suçta “‘zaman aşımı’ yok!” diye bitiriyor. “5 yıl” vurgusu ve tehdit!

Alper Görmüş de 4 yazısından ilkine şöyle başlıyor: “Otoriter yönetimler amaçladıkları sonuçlara yasaklayarak, susturarak ulaşabildikleri gibi, yoğun bir propagandayla rıza üreterek de ulaşabilirler… 15 Temmuz darbe girişimine dair iktidar anlatısı, bunun mükemmel bir örneği sayılmalı.”

Alper Görmüş, Fetö’nün Abant toplantılarına katılmış, Taraf Gazetesi’nde yazarlık yapmış, “Darbe Günlükleri”yle hakikatleri ortaya döktüğü kadar Fetö’nün Ergenekon operasyonuna zemin hazırlamış bir isim. Kullanılmış olabilir ancak menşei ve serüveni itibariyle ‘Fetö’cü olduğuna ihtimal vermiyorum. Fetö’ye bir diyet borcu var mıdır? Bilmiyorum. 15 Temmuz gerçeklerini “iktidar anlatısı” ya da “propaganda” olarak nitelendirmesini ise önümüzdeki sürece ilişkin bir işaret fişeği olarak okuyorum. Belli ki, ülkede Fetö ile mücadele hassasiyeti azaldıkça, Alper Görmüş, belki daha başkaları da cesaretlerini toplayacak ve kara propagandayı yoğunlaştıracaklar. T24’deki yazarın açıkça ifade ettiği gibi, ileride, olası bir iktidar değişikliğinde Fetö ile mücadeleyi tepetaklak edip hesap sorma hayallerinin peşinde koşacaklar.

Bu noktada iğneği kendimize batıralım: 15 Temmuz, sadece AK Parti ve Erdoğan’a yönelik bir saldırı değildi; tüm Türkiye’ye yönelikti. Süreç içinde ise 15 Temmuz’un sadece Cumhur İttifakı’nı hedef aldığı algısı yerleşti. Bu algının yerleşmesinde iktidarın da ne yazık ki katkısı oldu. Özellikle geçmişi Fetö ile kirli isimlerin abartılı tepkileriyle mücadele süreci düşünsel anlamda da çok sulandırıldı. 7’nci yıl anmalarında bu hataların etkilerini ve ayrışmayı daha net gördük.

Fetö tehdidinin ve 15 Temmuz saldırısının siyaset üstü tutulması gerekiyor. Bunu başaramazsak, Fetö’nün bu ülkenin tamamına düşman bir ihanet şebekesi olduğu gerçeğinin unutulmasına neden olursak, Alper Görmüş benzeri isimler daha da cesaret kazanacak, pusuda bekleyen başka yazarlar da devreye girecek, kara propaganda yaygınlaşacak ve yerleşecektir.

Fetö ile mücadelenin adli, iktisadi, diplomatik boyutlarında sorunlar var ama en önemlisi düşünsel mücadeledeki sorunlar. Siz haklı mücadelenizi, apaçık gerçekleri anlatamazsanız, boşluğu Alper Görmüş’ler doldurur.

#Siyaset
#FETÖ
#Aydın Ünal