Trump’ın Kuzey Kore içgüdüleri!

04:0027/05/2018, Pazar
G: 27/05/2018, Pazar
Abdullah Muradoğlu

Hatırlayacak olur iseniz geçen yaz ABD ve Kuzey Kore arasındaki nükleer bir savaş korkusu yaşanmıştı. Hatta Trump Kuzey Kore’yi taş devrine döndüreceklerini bile söylemişti.Bu kriz, 1960’ların başlarında Küba’yla yaşanan “nükleer füze krizi”ne benzetilmişti. Benzetme, her iki krizin de savaşa yaklaşmış olmasıydı. ABD ve Sovyet Rusya merkezli “Soğuk Savaş” döneminin yansıması olması hasebiyle Küba Krizi’nin uluslararası bir savaşa yol açma ihtimali bulunuyordu. Ne ki ABD Başkanı John Fitzgerald Kennedy

Hatırlayacak olur iseniz geçen yaz ABD ve Kuzey Kore arasındaki nükleer bir savaş korkusu yaşanmıştı. Hatta Trump Kuzey Kore’yi taş devrine döndüreceklerini bile söylemişti.


Bu kriz, 1960’ların başlarında Küba’yla yaşanan “nükleer füze krizi”ne benzetilmişti. Benzetme, her iki krizin de savaşa yaklaşmış olmasıydı. ABD ve Sovyet Rusya merkezli “Soğuk Savaş” döneminin yansıması olması hasebiyle Küba Krizi’nin uluslararası bir savaşa yol açma ihtimali bulunuyordu. Ne ki ABD Başkanı John Fitzgerald Kennedy ile Sovyetler Birliği Devlet Başkanı Nikita Kruşçev arasında gerçekleşen gizli görüşmelerle kriz atlatılmıştı.

1953’te Kuzey Kore ile Güney Kore arasında ateşkes sözleşmesinin imzalanmasıyla “Kore Savaşı” son buldu. 1950’lerden beri ABD, Güney’de üs ve asker bulunduruyor. Bugün itibariyle Güney’de 30 bin Amerikan askeri var. ABD’nin askeri vesayeti altındaki Güney Koreliler artık daha fazla bu duruma tahammül edemiyorlar. Nitekim geçen yıl Güney Kore Cumhurbaşkanı seçilen Moon Jae-in, Kuzey ile barışçıl bir ilişkiyi savunuyor. Seçimleri kazanmasında bu yaklaşımı önemli rol oynadı. İşin aslı, Güney Kore’liler ülkelerinin ABD üssü olarak kalmasından hoşnut değiller. Ne var ki barış veya savaş yapmak ne Kuzey’in ne de Güney’in ellerinde. Bu kararı Kuzey’in hamisi Çin ile Güney’in hamisi ABD verebilir.

Geçen yıl ABD Dış İşleri Bakanı Rex Tillerson’ın Kuzey Kore’yi barış masasına çekmeye çalışırken, Trump’ın “boş ver diplomasiyi” anlamına gelen sert mesajlar yayımladığını hatırlayacaksınız. Bir süre önce Trump, Kuzey Kore lideri Kim Jong-un ile görüşebileceğini açıklayarak herkesi şaşırttı. Güney Koreliler de Trump’ın bu açıklamasından mutlu oldular. Bir barış havası esti, Güney ve Kuzey liderleri bir araya geldiler. Bu arada CIA Başkanı Mike Pompeo da gizlice giderek Kim Jong-un ile görüştü. Pompeo Dış İşleri Bakanı olarak da bu görüşmeleri sürdürdü. Bu yeni süreçte Kuzey Kore ziyadesiyle cömert davrandı. Nükleer testleri durdurdu, bazı üslerini imha etti ve hapiste tutulan 3 Amerikalıyı serbest bıraktı.

Trump ve Kim Jong-un’un 12 Haziran’da Singapur’da bir araya gelmesi bekleniyordu. Her şey iyi gidiyor denilirken, ne olduysa oldu, Trump, Kim Jong-un’a bir mektup göndererek görüşmeyeceğini bildirdi. Trump bir basın toplantısıyla Kuzey’e sert mesajlar da yolladı.

Trump ‘içgüdüleri’ne çok inanan birisi ve belki de Kim Jong-un hakkındaki içgüdüsü değişti. Dış politika gibi çok karmaşık bir sistemi içgüdüsel olarak yönetmeye çalışan Trump’ın bu kararı da diğer kararları gibi şaşırtıcıydı. İşin tuhafı, sorunun doğrudan tarafı olan Güney Kore’ye bile bu iptal önceden bildirilmedi. Trump’ın mektubu ABD’nin Uzak Doğu’daki en sıkı müttefiklerinden Güney üzerinde şok etkisi yaptı. Güneylilerin kendilerini nasıl hissetmiş olabileceklerini bir düşünün. Trump gibi bir müttefike sahip oldukları için kendilerine acıyor olmalılar.

Kuzey Kore’liler işin peşini bırakmadı ve görüşmeye istek duyduklarını tekrar ettiler. Bunun üzerine Trump yine bir içgüdü değişikliği geçirerek Jong-un ile hâlâ görüşebileceğini duyurdu. Tabii herşey Trump’ın içgüdülerine bağlı olarak gelişiyor. “Beyaz Saray”da Trump’ı içgüdülerinin saldırısına karşı koruyacak pek kimse de kalmadı. Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton ise Trump’ın kulağına “savaş, savaş, savaş” diye fısıldamaya hazır.

Nükleer programına son verdiği halde daha sonra Libya Devlet Başkanı Muammer Kaddafi’nin başına gelenler Kuzey Kore’liler için ibretlik bir vaka. Kuzeyliler Kaddafi’nin durumuna düşmekten korkuyorlar. Trump’ın çok taraflı “İran nükleer anlaşması”ndan çekilmesi de ayrıca kötü emsal oldu. Bu çekilme kararı, ABD’nin anlaşmaya taraf olan Avrupalı müttefikleriyle ilişkisini de zehirledi. Şimdiyse ABD’nin İran’da rejim değişikliği için kolları sıvadığı konuşuluyor. Kurt kuzuyu yemek istiyorsa illâ bir bahane buluyor.

#Trump
#Kuzey Kore