Trump’ın İran oyunu

04:007/08/2018, Salı
G: 7/08/2018, Salı
Abdullah Muradoğlu

ABD Başkanı Trump’ın “İran Nükleer Anlaşması”ndan çekilmesinin ardından İran’a yeni yaptırımlar gelmesi bekleniyordu. Yaptırımların ilk safhası dün itibariyle başladı. Netanyahu Hükümeti, ABD’deki İsrail Lobisi, Neocon’lar ve diğer radikal Sağ çevreler Obama’nın imzaladığı anlaşmanın bozulması için Trump yönetimi üzerinde baskı çemberi kurdular. Suudi Arabistan, Bahreyn ve Birleşik Arap Emirlikleri de bu baskı çemberinde yer aldı. Trump Almanya, Fransa ve İngiltere’nin de anlaşmayı bozmalarını istedi.

ABD Başkanı Trump’ın “İran Nükleer Anlaşması”ndan çekilmesinin ardından İran’a yeni yaptırımlar gelmesi bekleniyordu. Yaptırımların ilk safhası dün itibariyle başladı. Netanyahu Hükümeti, ABD’deki İsrail Lobisi, Neocon’lar ve diğer radikal Sağ çevreler Obama’nın imzaladığı anlaşmanın bozulması için Trump yönetimi üzerinde baskı çemberi kurdular. Suudi Arabistan, Bahreyn ve Birleşik Arap Emirlikleri de bu baskı çemberinde yer aldı. Trump Almanya, Fransa ve İngiltere’nin de anlaşmayı bozmalarını istedi. Bu ülkelerse İran’ın anlaşma koşullarını ihlâl etmediği gerekçesiyle Trump’ın teklifini kabul etmediler.



Trump’ın İran’a yönelik şahin politikanın ekonomik yaptırımlarla sınırlı kalmayacağı, rejim değişikliği için de harekete geçileceği konuşuluyordu. Trump yönetimi İran’a karşı “Arap NATO’su” olarak anılan askeri bir ittifak da kurmak istiyor. İttifakta Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn’in yanı sıra Mısır, Ürdün, Kuveyt, Katar ve Umman’ın, yer alması öngörülüyordu. Ancak Mısır, Ürdün, Kuveyt, Katar ve Umman’ın İran politikası Suudiler, Emirlikler ve Bahreyn ile örtüşmüyor. Bu ülkeler doğrudan İran ile karşı karşıya gelmek istemiyorlar. Dolayısıyla “Arap NATO’su” şimdilik kadük kalmış gibi görünüyor.

Trump’ın iç kabinesinde yapılan tasfiyeler sonucunda İran karşıtı şahinlerin gücü arttı. CIA Başkanı Mike Pompeo Dışişleri Bakanı, meşhur Neoconlardan John Bolton ise Ulusal Güvenlik Danışmanı oldu. Bu değişiklikler “Trump savaş kabinesi mi kuruyor” sorusuna yol açtı. Bolton 2015’de İran’ın bombalanmasını isteyecek kadar ileri gitmişti. ABD’de savaşa karar verecek dört isim var. Başkan Trump, Dışişleri Bakanı Pompeo, Savunma Bakanı James Mattis ve Ulusal Güvenlik Danışmanı Bolton. General Mattis dışında kalan üç ismin İran’da rejim değişikliğinden söz ettiklerini özellikle hatırlatmak gerekiyor.

Trump, Pompeo ve Bolton İran ile iş yapan uluslararası şirketlere de yaptırım tehdidinde bulundular. Trump yönetimi, “İran Nükleer Anlaşması”na imza atan Avrupalı devletlerin yaptırımlardan muafiyet taleplerini de reddetti. Dolayısıyla ABD ile finansal bağlantıları olan Batılı şirketler diken üstündeler. Washington İran’da rejim değişikliğini açıkça savunmasa da ABD ile İsrail arasında gizli bir anlaşma yapıldığı söyleniyor. Medyaya sızan bilgilere göre Ulusal Güvenlik Danışmanı Bolton ile İsrailli mevkidaşı Meir Ben-Şabat arasında yapılan görüşmeler sonucunda İran’daki protestoları teşvik için ortak çalışma grubu bile teşkil edildi.

Trump yönetimindeki şahinlerin rejim karşıtı İranlılarla ilişkileri de dikkat çekici boyutlarda. Meryem Recavi’nin liderliğindeki “İran Ulusal Direniş Konseyi”nin 30 Haziran’da Paris’te düzenlediği toplantıya ABD’den çok sayıda isim katıldı. Recavi İran’da terör eylemleriyle kendisinden uzun yıllar söz ettiren “Halkın Mücahitleri Örgütü”nün liderlerinden biriydi. Bir zamanlar ABD’nin “terör örgütleri listesi”nde yer alan örgütün şimdi Washington’da ofisi var. Örgüt Beyaz Saray’da Bolton gibi bir müttefike sahip. Bolton, örgütün geçen yıl Paris’te düzenlediği konferansın ‘onur konuğu’ idi. Örgütün bu yılki konferansına katılanlar arasında New York eski belediye başkanı Rudy Giuliani, Temsilciler Meclisi eski Başkanı Newt Gingrich, eski FBI başkanı Louis Freeh ile Irak’ta koalisyon güçlerine komutanlık yapmış isimlerden General George Casey de vardı. Konferansta İran’da rejim değişikliği çağrısı yapan isimlerden Giuliani, Trump’ın avukatı, Gingrich ise Trump’ın sıkı müttefiki.

Trump yönetiminin politikası İran ekonomisi üzerinde azami baskı oluşturmayı hedefliyor. Bu baskının aşamalı olarak sıkılaştırılacağı anlaşılıyor. Washington kulislerinde konuşulan en kötü senaryolardan biriyse, İran üzerindeki baskının Basra Körfezi’ndeki petrol akışını engelleyecek bir nitelik kazanması durumunda bütün bölgeyi cehenneme çevirecek bir savaş.

#ABD
#İran