“Birleşik Arap Emirlikleri” ve “İsrail” arasındaki gizli ilişkiye aleniyet kazandıran sözde normalleşme girişimini Arap kamuoyuna pazarlamak için bir kılıf lazımdı. Bu kılıf İsrail’in işgal altındaki “Batı Şeria”nın ilhâkını geçici süre için askıya alması oldu. ABD Başkanı Donald Trump’ın BAE ve İsrail’in anlaştığını duyurmasının ardından BAE, Batı Şeria’nın ilhakını durdurmakla böbürleniyor. BAE kendini temize çıkarmak için Batı Şeria’yı bahane ediyor.
“Wikileaks”te yayınlanmış bir gizli belge BAE’nin İsrail ile gizli ilişkisine ışık tutuyor. Bu belgeye göre 2009’da BAE Veliaht Prensi Muhammed Bin Zayid, ABD Hazine Bakanı Timothy Geithner ile yaptığı özel görüşmede, İran ile bir ihtilafta Arap kamuoyunun kazanılmasının elzem olduğunu belirtmiş. Prens, Geithner’e İsrail’in Filistin meselesinde iki devletli çözümü ilerletmesinin İran’ın kontrol altına alınmasında anahtar rol oynayacağını da söylemiş.
Şimdi gelinen noktaysa BAE’nin 2009’daki talebinden çok daha geride. İsrail sadece ilhâkı geçici olarak askıya aldı. Obama döneminde ABD’nin de “İran Nükleer Anlaşması”na imza atması BAE ‘yi üzmüştü. Trump’ın ABD’yi anlaşmadan çekmesine en fazla sevinen de BAE ve İsrail oldu. BAE ve İsrail arasındaki sözde normalleşme girişiminin ABD’nin İran’a karşı azamî baskı kampanyasının parçası olduğu aşikâr. BAE’nin “Yemen” başta gelmek üzere bölgesel yayılma politikasını sürdürmesi için ‘İran korkusu’nu bahane olarak kullandığı da söylenebilir.
Trump yönetimi BM Güvenlik Konseyi’nin İran’a silah ambargosunu sürdürmesi için de ayrıca bastırıyor. Güvenlik Konseyi Daimi Üyeleri Rusya ve Çin ise bu öneriyi veto etti. “İran Nükleer Anlaşması”na göre BM silah ambargosu 18 Ekim 2020’de son bulacak. Trump ise silah ambargosunun devam etmemesi halinde daha önce İran’a uygulanan tüm BM yaptırımlarının geri getirilmesi için zorlayıcı olacağını duyurmuştu. Önceki gün ABD Dış İşleri Bakanı Mike Pompeo BM yaptırımlarının geri getirilmesi için BM’ye bildirimde bulundu.
Kasım’ın ilk Salı gününde ABD’de başkanlık seçimleri yapılacak. ‘İran meselesi’ Trump’ın seçim kampanyasının başlıklarından biri olmaya namzet görünüyor. Haziran ve Temmuz aylarında İran’da gerçekleşen bazı patlamaların İran’ı misilleme yapmaya zorlayacak girişimler olarak yorumlanıyordu. İran’ın misilleme yapması halinde ABD’nin İran’a açık saldırılarda bulunacağı öngörülüyordu. Ancak İran ABD seçimleri sonuçlanıncaya kadar temkinli davranmaya kararlı görünüyor. Demokrat aday Joe Biden, Başkan seçilmesi halinde ABD’nin “İran Nükleer Anlaşması”na geri döneceğini taahhüt etmişti. “İran Nükleer Anlaşması”nın imzalanmasında rol oynayan dönemin ABD Dış İşleri Bakanı John Kerry, Trump’ın anlaşmayı bozmasından sonra İranlılar’dan Kasım seçimlerine kadar sabırlı olmalarını istemişti. Trump ise Kerry’yi ABD aleyhine ‘gizli diplomasî’ yapmakla suçlamıştı.
Trump muhalifleri seçimden önce Trump’tan bir “Ekim Süprizi” bekliyorlar. “Ekim Süprizi” Başkan adaylarının kendilerine avantaj sağlamak için tasarladıkları girişimleri ifade eden bir deyim. Bazı muhaliflere göre Trump’ın ‘Ekim Süprizi’ İran’a sınırlı bir askeri müdahale olabilir. Hatta ABD’nin 3 Ocak’ta Bağdat’ta İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı General Kasım Süleymani’ye düzenlediği suikast “Ekim Süprizi”ne giden yolda bir ilk adım bile olabilir.
İran’la ilgili bir diğer gelişmeyse, ABD’nin İran Özel Temsilcisi Brian Hook’un sürpriz şekilde istifasıydı. Hook’un yerineyse ABD’nin Venezuela Özel Temsilcisi Elliott Abrams geliyor. Sabıkalı bir Neocon olan Abrams her iki görevi de sürdürecekmiş. İran ve Venezuela ABD yaptırımlarına karşı biribirileriyle yardımlaşıyorlar. İran’ın Çin ile büyük enerji anlaşmaları yapması da ABD için ayrıca önemli. Venezuela’da rejim değişikliği için çalışan Abrams’ın İran Özel Temsilcisi görevine de getirilmesi ABD’nin İran’a karşı daha da sertleşeceğinin bir işareti.
Abrams’ın Kasım seçimlerinden önce Hook’un görevini devralması bekleniyor. Merak edilen soru şu: ABD yaptırımları istenilen sonuçları vermediğine göre İran’a karşı daha da sertleşme ne anlama geliyor? BAE’nin İsrail ile anlaşmasının zamanlaması bu bakımdan çok ilginç oldu. Belki de anlaşmanın arkaplânını bu ‘sertleşme’ politikası çerçevesinde okumak gerekiyor.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.