Trump neden kaybetti?

04:0026/01/2021, Salı
G: 26/01/2021, Salı
Abdullah Muradoğlu

Amerika’da seçilen Başkanların ikinci bir dönemi hak ettikleri yönünde bir anlayış söz konusu. Başkanların ikinci dönem seçimlerini kaybetmeleriyse nadir rastlanan bir gelişme. Ancak ikinci dönemi garanti etmenin de koşulları var. İlk olarak seçmenlerin görev başındaki Başkanın ikinci döneminde daha iyi bir performans göstereceğine ikna olmaları gerekiyor. Trump 2016’da aldığı oyları 2020’de artırmasına rağmen seçmenleri ikna edememiş olmalı.Trump, popülist bir söylemle iki partili sistemden rahatsız

Amerika’da seçilen Başkanların ikinci bir dönemi hak ettikleri yönünde bir anlayış söz konusu. Başkanların ikinci dönem seçimlerini kaybetmeleriyse nadir rastlanan bir gelişme. Ancak ikinci dönemi garanti etmenin de koşulları var. İlk olarak seçmenlerin görev başındaki Başkanın ikinci döneminde daha iyi bir performans göstereceğine ikna olmaları gerekiyor. Trump 2016’da aldığı oyları 2020’de artırmasına rağmen seçmenleri ikna edememiş olmalı.

Trump, popülist bir söylemle iki partili sistemden rahatsız olan geniş kitlelere hitap ederek Başkan seçildi. Trump’a göre çok taraflı askerî ve ticarî anlaşmalar sıradan Amerikalılara büyük zararlar verdi. Küresel ekonomik sistemin bir sonucu olarak Amerikan işleriyse dışarıya kaçtı. İçerdeyse göçmenler Beyaz Amerikalıların işlerini ele geçirmekle itham edildiler. Keza
“dünya polisi”
gibi hareket eden
“Pentagon”
un ülke dışındaki
“sonsuz savaşlar”
ı Amerikalı vergi mükelleflerini yoksullaştırdı. Trumpçılar
“Washington Bataklığı”
deyimini bütün bu faktörleri içeren bir deyim olarak kampanya gündemlerine taşıdılar. Seçmenler de Trump’ın “Washington Bataklığı”nı kurutma vaadine inandılar. Sonuç itibariyle Trump “Washington Bataklığı”nı kurutmak bir tarafa, bataklığın devam etmesi yönünde icraatlarda bulundu.
Trump, bataklığın bir parçası olarak gördüğü partisinin ana akım Senato kanadıyla anlaşarak büyük şirketlere cömert vergi indirimleri sağladı. Pentagon bütçesini her defasında daha fazla arttırdı.
“Önce Amerika”
sloganıysa
“Önce İsrail”
olarak vücut buldu. Sıkça lafını etmesine rağmen
“Amerikan askerlerini eve getirme vaadi”
ni gerçekleştiremedi. Trump kazanılması kolay
“ticaret savaşları”
sözü vermişti. Trump’ın ticaret savaşlarıysa kırsal Amerika’ya zarar verdi, işlerse “eve” gelmedi. Meksika ve Çin ile ticaret açıkları da kapatılamadı.
“Kovid-19”
salgınıysa halk sağlığı sisteminin ne kadar zayıf ve güvensiz olduğunu gözler önüne serdi. Kovid-19 hem sağlık, hem ekonomik sistemin eşitsizlik yaratan koşullarını kusarak ifşâ etti.
Salgından önceki koşullarda Trump’ın ikinci dönemi rahatça kazanacağı söyleniyordu. Ne ki Trump, 420 binden fazla Amerikalının hayatına mal olan Kovid salgınına doğru tepki vermedi. Salgın Amerikan ekonomisini durgunlaştırdı, işsizlik oranlarıysa yükseldi. Salgın ekonomik olarak en zayıf bırakılmış kesimleri çok daha fazla etkiledi. Kayıpların büyük çoğunluğunu sağlık sistemine erişimleri hayli kısıtlı olan
“Siyahî Amerikalılar”
ve
“Hispanikler”
teşkil etti. Trump’ın
“Beyaz Amerikan üstünlükçülüğü”
nü savunan gruplara gösterdiği sempatiyse Siyahî Amerikalılar’ın yüzlerce yıllık geçmişi olan dışlanmışlık duygularını sadece derinleştirdi.
Trump salgınla mücadelede
“bilimin rehberliği”
yerine bilime savaş açtı. Taraftarlarıysa ne idüğü belirsiz komplo teorilerini gerçeklerin yerine ikâme ettiler. Komplo teorileri siyasi, dinî, ekonomik ve kültürel alanlara da teşmil edildi. Trump’ın seçimleri kaybetmesinde salgına karşı yürüttüğü politikayla birlikte ekonominin durgunlaşması ve işsizliğin olağanüstü rakamlara yükselmesi önemli rol oynadı. Öte yandan Siyahîler’e, Hispanikler’e ve diğer Beyaz olmayan Amerikalılara yönelik polis şiddetiyse yaygın bir sosyal huzursuzluğun kaynağı oldu.
Postayla oy kullanımının genişlemesi seçmen katılımın artmasına yol açtı. Cumhuriyetçi seçmenlerin pek rağbet etmediği
“postayla oy”
Demokratlar içinse bir nimet oldu. ABD’de Biden’ın aldığı oy toplamı kadar, sandığa gitmeyen
“güvensiz seçmen”
bulunuyor. Güvensiz seçmenler
“Amerika’nın Üçüncü Partisi”
olarak niteleniyor. 2020’de oy kullanan seçmenlerin dörtte biriyse kendisini
“bağlantısız”
olarak niteliyor. Güvensiz’ ve ‘bağlantısız’ seçmenleri kazanmaya çalışmayan Trump, kişisel üslubuyla büyük bir kesimi kendine yabancılaştırdı.
Joe Biden
iki partili mutabakata dayanan
“Amerikan Müesses Nizamı”
nın içinde yetişen 50 yıllık bir politikacı. “Müesses Nizam”ın içerde ve dışardaki yanlışlarından üstlendiği görevler sebebiyle Biden da sorumlu. Karizmatik bir siyasetçi olmayan Biden’ın seçimleri kazanması Trump’tan duyulan nefret ve hoşnutsuzluğun sarmaladığı geniş bir koalisyon sayesindeydi. Trump ise kurutmayı vaat ettiği “Washington Bataklığı”nda boğularak Başkanlığını noktaladı.
#Trump