Amerikan istihbarat kuruluşları, Demokratlar ve hatta Cumhuriyetçiler’in bir kısmı Ruslar’ın 2016’daki Başkanlık seçimlerine siber yollarla müdahale ettikleri konusunda neredeyse mutabık. Peki Ruslar, Hillary Clinton’ın kaybetmesi için Trump veya yakın çevresi ile bir anlaşma yaptılar mı? Amerikalılar FBI eski başkanı Robert Mueller’ın yürüttüğü “Rusya Soruşturması”nın bu soruyu cevaplamasını bekliyorlar. Trump müdahaleyi kabul ediyor ama kendisiyle Ruslar arasında anlaşma olduğunu reddediyor. Trump ve destekçileri soruşturmayı, FBI, Demokratlar ve Adalet Bakanlığı’nın içinde yer aldığı bir “Derin Devlet komplosu” olarak sunuyorlar. Soruşturmanın 2018 sonbaharındaki seçimlerde “Cumhuriyetçiler” ile “Demokratlar” arasındaki ölümcül mücadelenin parçası olacağı belli. Cumhuriyetçilerin Senato’da birkaç koltuğu kaybetmesi durumunda ipler Demokratlar’ın eline geçecek. Mevcut durumda Senato’da zaten ince bir ip üzerinde hareket eden Trump’ın işi daha da zorlaşacak.
“Mueller Soruşturması” Trump’ın 2016’daki seçim kampanyasından birçok isme kadar ulaştı. Mueller henüz doğrudan Başkan Trump’a suçlama yöneltmemiş olsa da, oğlu ile damadı mercek altında. Trump’ın kıdemli danışmanı olan damadı Jared Kushner’in İsrail başta olmak üzere bazı ülkelere yönelik iş ilişkileriyle ilgili iddialar medyanın gündemini işgal ediyor. Kushner’in Trump’ın sözde “Ortadoğu Barış Heyeti”nin önde gelen üyesi olması ve birçok ülkeyle ilişkilerde önemli roller üstlenmesi bu iddiaları daha da tartışılır hale getiriyor.
Kimse Mueller’ın elinde ne olduğunu tam kestiremiyor. Bu yüzden avukatları Trump’dan ihtiyatlı olmasını, Mueller ile konuşmamasını veya yazılı sorulara yazılı cevaplar vermesini telkin ediyor. Şu ana kadar soruşturma Jared Kushner başta olmak üzere aile çevresine kadar ulaşmış bulunuyor. 3 Mart’ta “New York Times”da çıkan ilginç bir habere göreyse soruşturmanın odağında artık sadece “Ruslar” yok. “Birleşik Arap Emirlikleri(BAE)” de 2016’daki seçimlerde Trump’a destek için dolambaçlı yollardan kampanyaya para aktarmış.
İddialara göre Abu Dabi Veliaht Prensi Muhammed bin Zayid’in Lübnan kökenli Amerikalı danışmanı George Nader Trump yönetimi nezdinde nüfuz edinmek için şaibeli girişimlerde bulundu. Nader, “Blackwater” eski CEO’su Eric Prence’in Irak’taki bazı iş bağlantıları için ‘danışmanlık’ yapmış. “Gizemli bir güç simsarı” olarak nitelenen Nader, Trumpçı iş adamı Elliot Broidy aracılığı ile Beyaz Saray’da girişimlerde bulunmuş. “Cumhuriyetçi Yahudi Koalisyonu” üyesi de olan Broidy, Cumhuriyetçi Parti’nin önemli fon sağlayıcılarından biri.
Broidy, BAE için Kushner ve dönemin Beyaz Saray Baş Stratejisti Steve Bannon ile görüşmüş. Görüşmelerin Katar’ın dış politikasını baltalamaya yönelik olduğu belirtiliyor. Nader’in Muhammed bin Zayid’e takdim ettiği Broidy’nin özel güvenlik şirketi “Circinus” Dubai’de yüz milyonlarca dolarlık sözleşmeler imzalamış. Broidy, Prens Muhammed ile Trump’ı gayriresmi olarak Beyaz Saray dışında özel bir ortamda görüştürmek için Ulusal Güvenlik Danışmanı General McMaster’dan yardım istemiş. McMaster ise talebin protokol kurallarına uygun bulmadığını söylemiş. Broidy, Katar aleyhindeki boykotu desteklemeyen Dışişleri Bakanı Rex Tillerson’un azledilmesi için de Trump’a telkinlerde bulunmuş.
Suriye’de işler çetrefilleşiyor, İsrail ile İran/Hizbullah arasında savaşın yaklaştığı konusunda ciddi sinyaller var. Ruslar ve Amerikalılar an be an tetikteler. Washington’da kaos sürüyor ve Netanyahu dün Beyaz Saray’daydı. Tüm bu denklemler arasında “Mueller Soruşturması” daha da ilginç hale geliyor. Kutu açıldıkça, iddialar biribiri ardısıra ortalığa saçılıyor.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.