Ortadoğu’nun ‘yeni’ kötü adamı!

04:0019/07/2020, Pazar
G: 19/07/2020, Pazar
Abdullah Muradoğlu

“Soğuk Savaş” zamanlarında Moskova merkezli “Sovyetler Birliği” Ortadoğu’da Amerikan yanlısı krallık rejimlerine karşı sözüm ona “Cumhuriyetçi” güçleri destekliyordu. Ortadoğu’da ABD ve Sovyetler Birliği’nin himayesi olmaksızın hiçbir rejimin varlığını sürdürmesi mümkün görünmüyordu. ABD ve Sovyetler Birliği Ortadoğu’da bir güç dengesi oluşturmuştu. Güçler dengesinin alt aktörleri olan rejimlerin ortak özellikleriyse kendi halkları üzerinde adeta gardiyan rolü oynamalarıydı. ABD’nin Ortadoğu’daki

“Soğuk Savaş” zamanlarında Moskova merkezli “Sovyetler Birliği” Ortadoğu’da Amerikan yanlısı krallık rejimlerine karşı sözüm ona “Cumhuriyetçi” güçleri destekliyordu. Ortadoğu’da ABD ve Sovyetler Birliği’nin himayesi olmaksızın hiçbir rejimin varlığını sürdürmesi mümkün görünmüyordu. ABD ve Sovyetler Birliği Ortadoğu’da bir güç dengesi oluşturmuştu. Güçler dengesinin alt aktörleri olan rejimlerin ortak özellikleriyse kendi halkları üzerinde adeta gardiyan rolü oynamalarıydı. ABD’nin Ortadoğu’daki diğer bir rolüyse Siyonist İsrail rejiminin ne pahasına olursa olsun korunmasıydı. ABD’nin bu rolü diğer her şeyden daha önemliydi.

“Soğuk Savaş”ın son bulması ve “Sovyetler Birliği”nin dağılmasıyla ABD bölgede yegâne güç haline geldiyse de halkların durumunda olumlu yönde değişim yaşanmadı. ABD’nin ‘yıkıcı’ bir güç olduğu, ancak ‘inşa edici’ güç olmadığı Irak’ın işgal edilmesinden sonra daha iyi anlaşıldı. ABD ve Batı, Ortadoğu’da demokratik dönüşümün önünde engel olmaya da devam ettiler.

ABD’nin Obama döneminde Ortadoğu’dan daha çok “Asya-Pasifik”e , yani Çin’in yakın etki alanına doğru yüzünü çevirdiği biliniyor. Rusya’nın Suriye’de Esad rejiminin yanında yer almasıyla birlikte bölgede yeni bir rol dağılımı söz konusu. Rusya “Soğuk Savaş” döneminde Suriye’de bir lojistik deniz üssü elde etmişti. Son birkaç yılda Rusya Suriye’deki üslerinin hem sayısını artırdı, hem de bu üslere Kuzey Afrika’ya intikali kolaylaştıracak bir nitelik kazandırdı.

Donald Trump Ortadoğu’daki sonsuz savaşlardan ABD askerlerini çekeceğini vaat ederek Başkan seçilmişti. Bu vaat dış politika elitler arasındaki parçalanmanın bir yansımasıydı. Parçalanmadan Rusya’nın istifade etmesi ise kaçınılmazdı. Geçen Mayıs ayında medyaya yansıyan bir habere göre, ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey ise ABD’nin Suriye’de askerî varlığının amacının savaşı Rusya için ‘çıkmaz haline getirmek’ olduğunu söylemiş.

ABD’nin Libya politikası da belirsizlik içinde. Bu belirsizlik Putin Rusyası’nın meşru “Ulusal Mutabakat Hükümeti”ne isyan eden “General Hafter çetesi”ne destek vermesini kolaylaştırmış olabilir mi? Rusya’nın Libya’da sorun çözücü değil de, sorunun bir parçası haline gelmesini başka türlü nasıl okumak gerekiyor? Daha da tuhafı, Putin Rusyası’nın Suudiler, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri ve Fransa ile birlikte Hafter’in arkasında yer alması. Rusya’nın Yemen’deki yıkıcı iç savaşın mimarları olan Suudiler ve Birleşik Arap Emirlikleri ile kol kola gireceği kimin aklına gelirdi! Suudiler ve Emirlikler Mısır’da darbe yapan General Sisi’nin de arkasındaydılar. Nasıl bir akıl, Rusya ile bu güçleri bir araya getirmiş olabilir?

Rusya da Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da halk düşmanı rejimleri destekleyerek ABD’nin yolundan gidiyor. “Blackwater” başta olmak üzere Amerikan özel güvenlik şirketleri ABD’nin Irak’taki kirli politikalarının uygulayıcısıydılar. Şimdi de Rus özel güvenlik şirketleri sahadalar.

“Soğuk Savaş” döneminde ABD, Sovyetler Birliği’ni sonu hüsranla biten bir ölümcül rekabete yönlendirmişti. “Yıldız Savaşları” olarak bilinen bu rekabet Sovyet ekonomisini mahvetmişti. Sovyetler Birliği’nin Afganistan’ı işgal etmesiyse ayrıca bir yük bindirmişti. Bu iki faktörün Sovyetlerin mahvına sebep olduğu biliniyor. “Putin Rusyası” da aynı yönde mi ilerliyor?

ABD, Çin’in yükselişini durdurmak, bu arada içerdeki gücünü yeniden organize etmek için Ortadoğu’da mola vermek istiyor gibi görünüyor. İnsan ister istemez düşünüyor, Rusya’nın bölgede artan rolüyle bu molanın bir ilgisi olabilir mi? Acaba ABD, ‘kötü adam’ rolünü Rusya’ya mı devretmek istiyor? Putin Rusya’sı kendi oyununu mu oynuyor, yoksa kurgulanmış bir büyük oyunun içine mi çekiliyor? Yine bazı Amerikalılara göre ABD’nin Ortadoğu’yu terketmesi Rusya’nın yararlanacağı bir boşluğa yol açabilir. Acaba bu boşluk, Rusya’yı bölgeye çekmek için tasarlanmış olamaz mı? Kafaları karıştıran en ilginç soru budur.

#Soğuk Savaş
#ABD
#Rusya
#Çin