Muhafazâkâr Parti nereye koşuyor?

04:0031/12/2019, Salı
G: 31/12/2019, Salı
Abdullah Muradoğlu

Avrupa ve Amerika’da yükselen radikal Sağ hareketleri elimden geldiğince izleyerek okurlarımızla paylaşıyorum. Batı kaynaklarında “Alternatif Sağ”, “Aşırı Sağ” veya “Yeni Faşizm” olarak nitelenen hareketlerin ortak özellikleri İslam karşıtlığı. Bu gruplara göre Batı uygarlığı‘Beyaz olmayan’, ‘Hıristiyan olmayan’ göçmenler tarafından istila tehdidi altında.‘Beyaz Amerika’, ‘Beyaz Avrupa’vurgusu bu hareketlerin öne çıkardıkları temel bir kavram.“İslamofobik” nitelikler taşıyan bu hareketler Avrupa

Avrupa ve Amerika’da yükselen radikal Sağ hareketleri elimden geldiğince izleyerek okurlarımızla paylaşıyorum. Batı kaynaklarında “
Alternatif Sağ
”, “
Aşırı Sağ
” veya “
Yeni Faşizm
” olarak nitelenen hareketlerin ortak özellikleri İslam karşıtlığı. Bu gruplara göre Batı uygarlığı
‘Beyaz olmayan’
, ‘
Hıristiyan olmayan
’ göçmenler tarafından istila tehdidi altında.
‘Beyaz Amerika’
, ‘
Beyaz Avrupa’
vurgusu bu hareketlerin öne çıkardıkları temel bir kavram.
“İ
slamofobik
” nitelikler taşıyan bu hareketler Avrupa Birliği ülkelerinde partileşerek, en kötü şartlarda ikinci veya üçüncü parti pozisyonu elde ettiler. Daha da fenası, bu hareketler veya partiler faaliyet gösterdikleri ülkelerdeki ana akım partileri dönüştürücü bir rol oynuyorlar. Keza bu hareketler Avrupa Birliği karşıtlığında da birleşiyorlar. Fransa’da
Marine Le Pen
iktidara bir adım daha yaklaştı. İngiltere’de Avrupa Birliği karşıtı
“Brexit
” hareketiyse radikal Sağ gruplar için birleştirici bir sembol oldu. Radikal Sağcıların desteğiyle
Boris Johson
’ın liderliğindeki Muhafazâkâr Parti seçimlerde tek başına hükümet kuracak çoğunluğu elde etti.
Keza ABD’de göç karşıtı politikalar vaat eden Trump’ın Başkanlığı ile birlikte ‘Alternatif Sağ’ın ideolojik söylemleri ana akım Cumhuriyetçiliği köşeye sıkıştırmayı başardı. Brezilya’da
Jair Bolsonaro
’nun, İngiltere’deyse Johnson’ın iktidara gelmeleri ‘
Trump etkisi’
olarak görülüyor. Öyle ki Bolsanaro ‘
Tropikal Trump
”ı, Johnson ise ‘
İngiltere’nin Trump
’ı diye de anılıyorlar.
Batı dünyasındaki Irkçı karakterdeki Sağ hareketlerin “
İsrail yanlısı
” politikalar vaat etmeleri ise ayrı bir konu. Bu hareketlerin tabanda ‘Yahudi karşıtı’ emareler sergilemelerine rağmen İsrail yanlısı olmaları insana tuhaf geliyor. Oysa Yahudi karşıtlığı İsrail’de ilhâkçı politikaları kabartmaya veya İsrail’e göçü teşvik etmeye yarıyor. Batı dünyasındaki Yahudilerin endişeyle izledikleri ırkçı hareketleri İsrail’in ‘sessizlikle’ karşılaması size de ilginç gelmiyor mu?
ABD’de İsrail’in ilhâk politikalarını ‘
İsa Mesih’in ikinci gelişi’
ni hızlandırmanın olmazsa olmaz dinî koşulu sayan “
Beyaz Evanjelik Hıristiyan Siyonistler
” için Cumhuriyetçi Parti elverişli bir alet işlevi görüyor. Trump da, ABD’de on milyonlarca taraftarı olan bu kitlenin desteğine bel bağlamış görünüyor. Trump’ın Netanyahu’yu suyun üstünde tutmaya çalışmasının sebebi bu.
İngiliz aşırı Sağcılarının Boris Johnson’ın kazanması için seferber olduklarını söylemiştik. Trump ve Amerikan radikal Sağı’yla güçlü bir iletişim içinde olan “
Brexit Partisi
” lideri
Nigel Farage
son seçimlerde adetâ Johnson için çalıştı. Oysa bu parti “
Avrupa Parlamentosu
” seçimlerinde birinci parti olmuştu. Diğer taraftan şöhretli İngiliz faşistlerinden
Tommy Robinson
da Johnson’ın kazanması için taraftarlarını seferber etti. İslam karşıtı sokak eylemleriyle meşhur olan Robinson, “Muhafazâkâr Parti”ye iltihak ettiğini bile duyurdu.
Sabıkalı bir geçmişi olan Robinson, İslam ve göçmen karşıtı bir sokak hareketi olan “
İngiliz Savunma Birliği
”nin kurucusuydu. Almanya’da açılımı “
Batı’nın İslamlaşması’na Karşı Vatansever Avrupalılar
” olan”
PEDİGA
” hareketinin İngiliz şubesi olarak faaliyet gösteren Robinson bir ara “
Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi-UKİP
”in danışmanlığını yaptı. İlginçtir, Nigel Farage, Robinson’ın danışmanlığa getirilmesini protesto ederek “
UKİP
”ten ayrılmıştı.
Müslümanlara karşı nefret suçları işledikleri gerekçesiyle liderleri hapse atılan “
Britain First
” adlı ırkçı sokak hareketinin 7500 üyesinden yaklaşık 5 bin kadarının Muhafazâkâr Parti’ye katıldıkları söyleniyor. Bu grup, İngiltere’de camii yapılmasının ve helâl et uygulamasının yasaklanması için kampanyalar yapıyor. Örgüt lideri
Paul Golding
“Muhafazâkâr Parti”ye geçtiğini iddia ediyor. İngiliz medyasında yer alan bilgilere göreyse başvurusu reddedildi.
Boris Johnson partisinde “
İslamofobikler
”e yer olmadığını savunsa bile bütün bu gelişmeler Muhafazâkâr Parti’nin daha Sağ’a, daha popülist bir çizgiye doğru kaymaya başladığını gösteriyor. İngiltere’de yaşayan Müslümanlar ise, Muhafazâkârlarla İngiliz sokak faşistleri arasındaki paslaşmaların nereye kadar vardırılacağı konusunda son derece endişeliler.
#İslamofobik
#Fransa
#Marine Le Pen
#Brexit
#Avrupa
#ABD
#UKİP