KOVİD, Trump’a da saldırdı!

‘Nihayet’ ABD Başkanı Donald Trump ve eşi Melaina da “KOVİD-19” adlı koranavirüs tarafından darp edildi. Aslında bu sürpriz sayılmaz. Trump baştan itibaren KOVİD-19’u küçümsedi. Bilime ve uzman görüşlerine itibar etmeyen Trump halka açık alanlarda maske takmadı. Bağış toplama etkinliklerine maskesiz olarak katılan Trump, maske taktığı için Demokrat rakibi Joe Biden’la alay etti. “KOVİD bir süre sonra ortadan kaybolur, bu grip gibi bir şey” dedi. Üstelik Trump gribin Kovid’ten daha tehlikeli olduğunu bile açıkça ima etti.

Trump’ın Kovid’i küçümsemesinin bedeli Amerikalılara çok pahalıya mal oldu. ABD Kovid’den ölenler listesinde ilk sırada. Beyaz Saray Kovid-19 ile Mücadele Görev Gücü’nde yer alan ABD Ulusal Alerji ve Bulaşıcı Hastalıklar Enstitüsü Müdürü Dr. Anthony Fauci “CNN”e verdiği bir mülakatta Trump yönetimini daha keskin önlemler alması için uyardıklarını söylemişti. Fauci, erken dönemde sosyal mesafe uygulamasına geçilmiş olması halinde daha fazla insanın hayatta kalacağını ifade etmişti. Ne ki Fauci ve diğer uzmanların uyarıları ciddiye alınmamış.

Demokratları Kovid’i siyasallaştırmakla itham eden Trump, “Okulları, işyerlerini açalım” dedi. Açılmayı erken bulan eyalet yönetimlerini ise tehdit etti. Trump taraftarları da Demokratlar tarafından yönetilen eyaletlerde önlemleri protesto ettiler. Test sayılarının artırılmasının vaka sayısını artırdığını vurgulayan Trump, testlerin Amerika’yı kötü gösterdiğini de söyledi.

Bazı polisiye filmlerde olduğu gibi, işlediği seri cinayetlere kendi özel imzasını atan narsist, psikopat seri katiller, bu özelliklerinin fark edilmesini isterler. Narsist katiller ne kadar zeki olduklarını göstermek için birçok insanı kurban seçerler. Bu tür katiller, dedektifler tarafından sıradan katil muamelesi görmekten nefret ederler. Kendilerini küçük gören, önemsemeyen dedektiflerin en yakınına kadar sokulurlar. Trump’ın ve eşi Melaine’nin başına gelen, buydu. .

Amerikan medyası Beyaz Saray’ın KOVİD için verimli bir saha olduğuna dair haberlere yer verdi. Buna göre Beyaz Saray’da maske takmak zorunlu değil, isteğe bağlı imiş. Trump’tan hemen önce Başdanışmanı Hope Hicks’in testi pozitif çıktı. Hicks, Trump ile yakın temasta olanlar arasındaydı. Trump’ın Seçim Kampanyası Danışmanı Bill Stepien’ın testinin de pozitif çıkmasının halk sağlığı açısından ne kadar tehlikeli olduğunu söylemeye bile gerek yok.

Trump’ın Yüksek Mahkeme Yargıçlığı’na aday gösterdiği Amy Coney Barrett bu yılın başlarında KOVİD’e yakalanmıştı. Geçenlerde Barret Beyaz Saray’da maskesiz olarak törenlere katıldı. Trump ailesi başta olmak üzere törene katılanların önemli kısmı maskesiz idi. Geçen temmuz ayında ise Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı Robert O’Brien’ın testi de pozitif çıkmıştı. O’Brien, Trump yönetiminde virüse yakalanan en üst düzey görevliydi.

Başka bir habere göreyse, ABD Başkanlarını korumakla görevli “Gizli Servis”in en az 11 elemanı virüse yakalandı. Amerikan yönetiminin beyni olan Beyaz Saray’da Kovid-19’un rahatça gezinmesi, nihayetinde Trump’ın testinin de pozitif çıkması düşündürücü. Başkan olarak Amerikalıları güvende tutmakla yükümlü olan Trump, kendisini bile KOVİD’ten koruyamadı. KOVİD’le mücadelede büyük kayıplar veren ABD için bu, itibar kaybı demek.

Trump’ın virüse yakalanması seçim kampanyasını da etkiliyor. Yüz yüze kampanyadan çok hoşlandığı bilinen Trump bir süre bu çalışmaları konutundan yürütecek. Trump ile yakın temasta olan ancak hastalık belirti göstermeyen birçok kişinin virüsü diğer insanlara bulaştırmasından endişe ediliyor. Bütün bunlar KOVİD’in ciddiye alınmamasının bir sonucu.

İngiltere Başbakanı Boris Johnson ve Brezilya Cumhurbaşkanı Jair Bolsonaro da pozitif çıkmıştılar. Johnson “İngiltere’nin Trump”ı, Bolson ise “Tropikal Trump” olarak anılıyor. Bu liderler de KOVİD’i küçümsemişti. Kovid’ten ölenler listesinde ABD’den sonra ikinci sırada yer alan Brezilya, Latin Amerika’da “salgının merkez üssü” kabul ediliyor. Bolsonara iyileştikten sonra yaptığı bir konuşmada, “Ölümlerden özgünüm, ama insanlar her gün birçok şeyden ölüyor. Hayat bu” demişti. İngiltere ise hâlâ tüm Avrupa’da en yüksek ölüm oranına sahip.