Geçen yazıda ABD’nin yeni BaşkanıJoe Biden’ın Amerika’yı ‘Trump öncesi durum’a, yani küresel ittifaklar ağı sistemine döndürme niyetinden söz etmiştik. Öte yandan ABD’nin“uluslararası liberal düzen”olarak yapılandırılmış küresel ilişkiler ağı içerisindeki liderlik pozisyonunun 2000’lerin başlarından bu yana giderek zayıfladığına dair bazı araştırmalara değinmiştik. Araştırmalar ABD’ye duyulan yaygın ve derin güvensizliği gözler önüne seriyor.“Yükselen Çin”ve“ABD”arasındaki büyük güç savaşı artık‘yeni
Geçen yazıda ABD’nin yeni Başkanı
’ın Amerika’yı ‘Trump öncesi durum’a, yani küresel ittifaklar ağı sistemine döndürme niyetinden söz etmiştik. Öte yandan ABD’nin
“uluslararası liberal düzen”
olarak yapılandırılmış küresel ilişkiler ağı içerisindeki liderlik pozisyonunun 2000’lerin başlarından bu yana giderek zayıfladığına dair bazı araştırmalara değinmiştik. Araştırmalar ABD’ye duyulan yaygın ve derin güvensizliği gözler önüne seriyor.
ve
arasındaki büyük güç savaşı artık
olarak niteleniyor. İş tutuş tarzı Trump’tan farklı olsa bile Biden Yönetimi de Çin’in ekonomik yükselişini ve jeopolitik genişlemesini durdurmak istiyor. Trump’ın Çin ile ticaret savaşlarını destekleyen şahinleri vardı. “Ulusal Ticaret Konseyi” Direktörü ve Ticaret Başdanışmanı
bunlardan biriydi. Navarro
“Çin Tarafından Öldürülmek”,
ve
“Çömelmiş Kaplan: Çin’in Militarizminin Dünya İçin Anlamı”
kitaplarının da yazarıydı.
Biden dış politika ve ulusal güvenlik ekibi ABD’nin enerjisini
e yöneltmesi gerektiğini savunan isimlerle teçhiz etti. ABD Başkanı
da aynı görüşteydi. Zaten Biden ekibinin birçok üyesi Obama döneminde görev alan isimlerden teşkil ediliyor.
Birkaç gün önce “Ulusal Güvenlik Konseyi”ne yapılan bazı atamalar Biden Yönetimi’nin Çin politikasının nasıl seyir izleyeceğine dair ışık tutuyor. Bu listede Çin’e karşı şahin politikaları savunan birçok isim yer alıyor. Listedeki isimler arasında ilk sırada
yer alıyor. ‘Çin uzmanı’ olarak bilinen Doshi,
“Uzun Oyun: Çin’in Amerikan Düzenini Yerinden Etmek İçin Büyük Stratejisi”
isimli kitabın yazarı.
tarafından yayınlanacak olan kitap Temmuz’da piyasaya çıkacak. Kitabın tanıtımında yüzyıldan fazla bir süredir, Sovyetler Birliği dahil olmak üzere ABD düşmanı bir ülke veya düşmanlar koalisyonunun ABD’nin gayri safi yurt içi hasılasının yüzde altmışına bile ulaşamadığı belirtiliyor. Yazıda tek istisnanın Çin olduğu ve hızla ABD’ye rekabet edebilecek küresel bir güç haline geldiği belirtilerek
“Çin ne istiyor, bunu başarmak için büyük bir stratejisi var mı ve ABD bu ne yapmalı?”
deniliyordu.
Rush Doshi, Ulusal Güvenlik Konseyi’nde
görevini yürütecek. Doshi’nin ortak makaleler kaleme aldığı yakın arkadaşı
ise
masasını yönetecek. Hint-Pasifik masası konseyin en büyük bölgesel müdürlüğü olacak. Bu atamalar ABD’nin dış merceğinde Çin’in yer aldığını gösteriyor. ABD ve Çin arasındaki ilişkiyi
olarak niteleyen Campbell, Amerikan şirketlerinin Asya pazarlarına erişimlerini kolaylaştırmak için stratejik ticarî danışmanlık yapan
un kurucu ortağı ve yöneticisiydi.
“Dış İlişkiler Konseyi(CFR)”
üyesi olan Campbell’ın Obama döneminde Dış İşleri Bakanlığında Asya-Pasifik işlerinden sorumlu Bakan Yardımcılığı yaptığını da hatırlatalım.
ABD medyasında yer alan bilgilere göre “Ulusal Güvenlik Konseyi”nin çalışmalarında öncelik Çin’e verilecek. Teknoloji, sağlık, siber savunma, yapay zeka, uluslararası ekonomi, biyolojik savunma, demokrasi ve insan hakları başta olmak üzere tüm masalara Çin dahil edilecek.
Geçtiğimiz Aralık ayı sonunda
ile
arasında
“Kapsamlı Yatırım Anlaşması(CAI)”
konusunda mutabakat sağlandığı duyurulmuştu. Biden yönetimi anlaşmayı endişeyle karşıladı. Anlaşmanın duyurulmasından önce Biden’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı
Twitter hesabından yayımladığı mesajında Biden-Harris Yönetimi’nin Avrupalı dostlarıyla Çin’in ekonomik politikalarına dair ‘ortak endişeler’ konusunda erken istişareleri memnuniyetle karşılayacağını duyurmuştu. Sullivan 29 Ocak’ta yaptığı bir konuşmadaysa Çin’in ekonomik uygulamalarına karşı etkili bir ittifak kurmak istediklerini ve bu ittifakın en kritik ve vazgeçilmez unsurunun
olduğunun altını defalarca çizmişti.
Biden yönetiminin Çin ile jeopolitik rekabet sürecinde veya ‘Yeni Soğuk Savaş’ta Avrupa ile ilişkileri eski ittifak biçimine döndürmeye çalışacağı aşikâr. Peki, Avrupalılar Biden’a nasıl karşılık verecekler? Bu sorunun muhtemel cevaplarına gelecek yazıda değinmek istiyorum.