‘Batı dünyası’nda ‘Batı’sızlık’ sendromu!

04:0018/02/2020, Salı
G: 18/02/2020, Salı
Abdullah Muradoğlu

“Soğuk Savaş” döneminin en hararetli döneminde kurulan “Münih Güvenlik Konferansı”nın bu yılki zirvesine damgasını vuran tema, ‘Batı’sız bir dünyanın geleceğiyle ilgili ‘kaygılar’ idi. “Westlessness (Batı’sızlık)”olarak özetlenen kaygılar “56. Münih Güvenlik Konferansı”nın “2020 Raporu”nun ana teması idi. “Dünya daha fazla Batı’sız hale geliyor. Daha da kötüsü, Batı’nın kendisi de daha az Batı’lı hale gelebilir” . Raporun özünü bu cümleler ifade ediyor.Rapor Almanya’da “Hıristiyan Demokratlar”ın

S
oğuk Savaş
” döneminin en hararetli döneminde kurulan “
Münih Güvenlik Konferansı
”nın bu yılki zirvesine damgasını vuran tema, ‘Batı’sız bir dünyanın geleceğiyle ilgili ‘kaygılar’ idi. “
Westlessness (Batı’sızlık)”
olarak özetlenen kaygılar “56. Münih Güvenlik Konferansı”nın “
2020 Raporu
”nun ana teması idi. “
Dünya daha fazla Batı’sız hale geliyor. Daha da kötüsü, Batı’nın kendisi de daha az Batı’lı hale gelebilir
” . Raporun özünü bu cümleler ifade ediyor.
Rapor Almanya’da “
Hıristiyan Demokratlar
”ın yaşadığı güncel bir kriz eşliğinde gündeme geldi. Raporda Rusya, Çin ve Hindistan gibi Batı dışı ülkelerin yükselişe geçtiği belirtilirken Batı’nın kontrol ettiği küresel sistemin çökmek üzere olduğu vurgulanıyor. Raporda Batı’yı şimdiye kadar liberal demokrasiye, insan haklarına, serbest piyasa temelli bir ekonomiye ve uluslararası kurumlar aracılığıyla sürdürülen uluslararası işbirliğine bağlılık gibi değerlerin bir arada tuttuğu vurgulanarak bu değerlerin son yıllarda giderek aşındığına dikkat çekiliyordu.
ABD’de
Trump
’ın Başkan seçilmesi, İngiltere’nin “
Avrupa Birliği
”nden kopması, Avrupa’da radikal ve ırkçı Sağ partilerin güçlenmeleri Batı’nın daha az Batı’lı hale gelmesinin çarpıcı örnekleri kabul ediliyor. Trump’ın “
Brexit”
liderleriyle kol kola girmesi ve Avrupa’nın diğer AB karşıtı partileriyle cepheyi genişletmeye çalışması küreselci iktidar çevrelerini ürkütmüştü. Rapora göre “AB” fikri zayıfladı, ABD ile “AB” arasındaki ‘ortak duruş’ ise kaybedilmek üzere.
ABD’nin Çin ile güç rekabeti de “AB”yi ikilemde bırakıyor. ABD, AB ülkelerini Çin ile ekonomik ve teknolojik işbirliği yapmamaya zorluyor. ABD’nin İngiltere’nin yanı sıra AB ülkelerini de Çin’li telekom şirketi “
Huawei
”nin yeni nesil teknolojisini( 5G) satın almaması için baskılıyor. Bu baskılar “
NATO
” ve “
İran Nükleer Anlaşması
” başta olmak üzere birçok alanda yaşanıyor.
Defalarca değindiğimiz gibi, Avrupa’da popülist Sağ partilerin yükselişi “AB” yanlısı merkez partileri zayıflatıyor. Hatta popülist partiler neredeyse ‘
yeni normal
’i temsil ederlerken, ana akım partiler ise onları taklit etmeye ve üstelik bu partilerle işbirliği yapmaya daha istekli hale geliyorlar. Raporda “
Batı daha az Batı’lı hale geliyor
” ifadesi bu savrulmaya işaret ediyor.
Almanya başbakanı
Angela Merkel
,
“Hıristiyan Demokrat Parti-CDU
” liderliğinden ayrılmış ve yerine halen Savunma Bakanlığı görevini yürüten
Annegret Kramp-Karrenbauer
getirilmişti. “
Mini Merkel”
olarak anılan Karrenbauer “Hıristiyan Demokratlar”ın müstakbel Başbakan adayıydı. Ancak Karrenbauer sürpriz şekilde parti liderliğinden istifa ederek CDU’yu karıştırdı. Şimdi herkes “Hıristiyan Demokratlar”ın yeni liderinin kim olacağını merak ediyor
Almanya’nın Thüringen eyaleti seçimlerinde, “
Hıristiyan Demokratlar
”, “
Hür Demokratlar
” ile AB karşıtı ve ırkçı “
Almanya için Alternatif partisi-AfD
”ile ittifak yaptılar. Liberal Sağ çizgideki “Hür Demokratlar”ın adayı
Thomas Kemmerich
bu sayede eyalet Başbakanı seçildi. Kemmerich, 1945’den bu yana ırkçı bir partinin desteğiyle seçilen ilk eyalet Başbakanı oldu.
Merkel ittifaka şiddetli tepki gösterdi. Merkel’e göre demokratik partilerin “
AfD
”nin desteğine ihtiyaç duymaları hiçbir şekilde affedilemez. Tepkilerin ardından Kemmerich, eyalet başbakanlığı görevinden, Karrenbauer ise “
CDU
” liderliğinden istifa etti. “AB”nin merkez ülkesi Almanya’da yaşanan bu gelişme “
Münih Güvenlik Raporu
”nda dile getirilen kaygıların en somut örneği. “Güvenlik Raporu”, şimdiye kadar küresel sistemi domine eden Batı’nın varoluşsal bir kriz içinde debelendiğini gösteren metin olarak daha çok tartışılacak.
Küresel sistemdeki ‘
güç boşluğu’
dünyayı kaosa doğru sürüklüyor. Peki bu güç boşluğu nasıl giderilecek? Ürkütücü gelişmelerin eşiğinde olmamıza rağmen bu belirsizlik durumu küresel sistemin kenar ülkeleri için ‘
yeni fırsatlar’
anlamına da geliyor. Türk ve İslam dünyası bu tarihî fırsatları değerlendirmeye hazır mı? Bütün zaaflarına rağmen Türk ve İslam dünyası, insanlığın sulh ve selameti için yegâne kaynak olarak taşıdığı kıymetin farkına varmalıdır.
#Soğuk Savaş
#Thomas Kemmerich
#Angela Merkel
#Hıristiyan