Arap iç işlerine kimler karışabilir?

04:004/08/2020, Salı
G: 4/08/2020, Salı
Abdullah Muradoğlu

Birleşik Arap Emirlikleri Dış İşleri Bakanı Enver Gargaş fırsat buldukça Türkiye’ye olan kinini kusuyor. Oysa şimdi “Birleşik Arap Emirlikleri” olarak bilinen ülkeyi 1800’lerin ilk çeyreğinden 1971 yılına kadar “İngilizler” yönetti. Ondan önce Emirliklerde “Portekizliler” söz sahibiydi.İngilizler 1971’de yedi küçük emirliği “Birleşik Arap Emirlikleri” adıyla birleştirdi. Önce İngiltere, daha sonraysa ABD’nin himaye altına aldığı Emirlikler çok fakir bir hayat sürerken petrolün keşfinden sonra hızla

Birleşik Arap Emirlikleri Dış İşleri Bakanı Enver Gargaş fırsat buldukça Türkiye’ye olan kinini kusuyor. Oysa şimdi “Birleşik Arap Emirlikleri” olarak bilinen ülkeyi 1800’lerin ilk çeyreğinden 1971 yılına kadar “İngilizler” yönetti. Ondan önce Emirliklerde “Portekizliler” söz sahibiydi.

İngilizler 1971’de yedi küçük emirliği “Birleşik Arap Emirlikleri” adıyla birleştirdi. Önce İngiltere, daha sonraysa ABD’nin himaye altına aldığı Emirlikler çok fakir bir hayat sürerken petrolün keşfinden sonra hızla zenginleşti. Yaklaşık 10 milyon nüfusu var. Bu nüfusun sadece 1 milyon kadarı vatandaş. Emirliklerin göçmen işçilere adeta köle muamelesi yaptığına dair dünya basınında yer alan haberlerin listesi bir hayli uzun. Yabancılar tarafından kontrol edilen bu zenginliğin Arap dünyasının devasa boyutlardaki yoksullarına katkısıysa çok cılız .

Hatırlayacak olur iseniz ABD Başkanı Donald Trump Suudiler’e “Biz olmasak 2 hafta bile dayanamazsınız” demiş ve onlardan daha fazla Amerikan silahı almalarını istemişti. Trump’ın bu sözleri Emirlikler için de geçerli. Son birkaç yıl içinde Emirlikler Amerikan silah şirketleriyle 27 milyar dolarlık sözleşme imzaladı. Emirlikler ABD menşeli silahları hem Yemen’de kullandı, hem de BM’nin ambargo kararına rağmen bu silahları Libya’nın meşru hükümetini devirmek isteyen çetelere aktardı. ABD Kongresi Amerikan silahlarının Suudiler’e ve Emirlikler’e satışının kısıtlanması için kararlar çıkarmıştı. Ancak Trump bütün bu kararları veto etti.

Arap dünyasının halkın söz sahibi olduğu yönetimlere kavuşması Birleşik Arap Emirliklerinin de en korkulu rüyası. Bu yüzden Suudilerle birlikte Mısır’da darbe yaptırarak seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’yi devirdiler. Mısır’ın yeniden General Sisi yönetiminde bir askeri dikta rejimine döndürülmesinin arkasında bunlar var. Şimdi de Libya’nın meşru hükümetini devirmek için sicili bozuk eski bir generali, Halife Hafter’i devreye soktular.

Türkiye’nin Libya’da meşru hükümeti desteklemesi Emirlikler’in de kimyasını bozdu. Enver Gargaş, “Türkiye Arapların içişlerine karışmasın” demiş. Libya’da Hafter’i destekleyen Fransa ve Rusya ne oluyor? ABD ve İngiltere uzun yıllardır Ortadoğu’da ne iş yapıyorlar?

Birleşik Arap Emirlikleri ordusunun kilit mevkileri kezâ Amerikalı ve Avustralyalı subayların gözetimi altında. Bu isimlerden biri Amerikalı emekli albay Stephen Toumajan. Lakabıysa “Küçük Napolyon” imiş . Irak’ın işgalinde yer alan bu “Küçük Napolyon”un büyüğü olan “Napolyon Bonapart” 1798’de Mısır’ı işgal etmiş, şimdi İsrail’de bir liman şehri olan Akka’yı kuşatmış, ancak Osmanlı Paşası Cezzar Ahmet Paşa tarafından rezil edilerek püskürtülmüştü.

Emirlikler paralı askerler için de bir cennet. Irak’ta sicili bozuk olan “Blackwater”ın kurucusu Eric Prince Emirlikler için de çalışıyor. Kızkardeşi Trump’ın Eğitim Bakanı olan Prince, Veliat Prens Muhammed Bin Zayid’i Rus hükümetine yakın bir bankacıyla Şeyseller Adası’nda görüştürmüştü. Trump’ın Başkanlık koltuğuna oturmasından 9 gün önce gerçekleşen bu gizli görüşme ABD’de Robert Mueller’ın yürüttüğü “Rusya Soruşturması”nın kapsamı içindeydi.

Emirlikler Güney Yemen’i yutmak için yabancı paralı askerler kullandı. Kolombiya, Panama, El Salvador, Güney Afrika ve Avustralya başta olmak üzere birçok ülkeden toplanan paralı askerler Yemen’de savaştılar. Paralı askerlerin işkence, suikast ve sivillere yönelik saldırılar sebebiyle İngiltere’de bir insan hakları örgütü 2017 yılında Emirlikler aleyhinde “Uluslararası Ceza Mahkemesi”ne suç duyurusunda bulunmuştu. Bu başvurunun akibeti belli değil.

Trump yönetimi Uluslararası Ceza Mahkemesini ABD personelini ve İsrail başta olmak üzere ABD’nin müttefiklerini yargılamaya kalkışması halinde yaptırım uygulamakla tehdit etmişti. Emirlikler aleyhindeki suç duyurusunun işleme alınmamasında bu tehdit rol oynamış olabilir mi?

Geçen Temmuz ayında ise Fransa’daki 6 Yemenli, Emirlikler’i fiilen yöneten Veliaht Prens Muhammed Bin Zayid hakkında insanlığa karşı suç işlediği gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu. Duyurunun ardından açılan soruşturmanın akıbetinin ne olacağını da göreceğiz.

#Birleşik Arap Emirlikleri
#Fransa
#Uluslararası Ceza Mahkemesi
#Libya