Amerika’yı sarsan siber saldırı..

04:0020/12/2020, Pazar
G: 20/12/2020, Pazar
Abdullah Muradoğlu

Başkanlık devir sürecinin yaşandığı ABD büyük bir saldırı haberiyle sarsıldı. Saldırı klasik silahlarla değil “siber silahlarla” gerçekleşti. Sağlık sisteminin “Kovid-19”salgını karşısında savunmasız kalması gibi, yılda milyarlarca doların harcandığı Amerikan siber güvenlik alt yapısının da son derece savunmasız olduğu ortaya çıktı. ABD medyasında yer alan iddialara göreyse söz konusu siber saldırı Rus menşeli bilgisayar korsanları tarafından gerçekleştirildi.1990’ların başlarında “Sovyetler Birliği”

Başkanlık devir sürecinin yaşandığı ABD büyük bir saldırı haberiyle sarsıldı. Saldırı klasik silahlarla değil “siber silahlarla” gerçekleşti. Sağlık sisteminin “Kovid-19”salgını karşısında savunmasız kalması gibi, yılda milyarlarca doların harcandığı Amerikan siber güvenlik alt yapısının da son derece savunmasız olduğu ortaya çıktı. ABD medyasında yer alan iddialara göreyse söz konusu siber saldırı Rus menşeli bilgisayar korsanları tarafından gerçekleştirildi.

1990’ların başlarında “Sovyetler Birliği” dağıldı ve “Soğuk Savaş” sona erdi. 40 yıl kadar süren gerilimli “Soğuk Savaş”ın ardından bilgisayar teknolojisinde yaşanan gelişmeler büyük güçler arasında yeni bir rekabete sebebiyet verdi. “Siber Savaş”, “Siber Güvenlik”, “Siber Casusluk” bu yeni süreci tanımlayan kavramlar oldu. Siber Güvenlik Amerika’da edebiyat ve sinemayı da etkiledi. Casusluk ve gerilim romanları nitelik değiştirdi. Romanlarda ve filmlerde ana temaysa ABD’ye yönelik siber saldırıların arkasında Çin’liler ve Rus’ların yer almasıydı.

ABD’de bir süredir “Siber Savaş” kavramının parçası olarak “Siber Pearl Harbor” veya “Siber Kıyamet Savaşı” deyimleri dolaşımdaydı. İkinci Dünya Savaşı sırasında, 7 Aralık 1941’de Japonya, “Pearl Harbor”daki Amerikan deniz üssüne sürpriz bir hava saldırısı gerçekleştirmiş idi. Saldırıda üsteki uçaklar ve gemiler imha edildi, 1401 Amerikalı ise hayatını kaybetti. ABD saldırıdan bir gün sonra Japonya’ya, üç gün sonraysa Almanya ve İtalya’ya savaş ilan etti. “Siber Argamedon”deyimiyse “dünyanın sonunu getirecek son savaş” olarak niteleniyor.

Mart 2020’den itibaren başlatıldığı iddia edilen sözkonusu siber saldırı için “Siber Pearl Harbor” yakıştırması yapılıyor. Bu yakıştırma “Joe Biden Yönetimi”nin Rusya ile ilişkisinin nasıl şekilleneceğine dair ipuçları veriyor. Demokratlar, Rusya’nın Cumhuriyetçi Parti’nin Başkan Adayı Donald Trump’ın kazanması için 2016 seçimlerine siber yollarla müdahale ettiğini iddia ettiler. Bu iddialar bağlamında bir de “Rusya Soruşturması” başlatılmış idi. Soruşturmada ‘Rus müdahalesi’ teyit edildi, ancak Trump’ın Ruslarla gizlice anlaştığına dair herhangi bir bulguya yer verilmedi. Başkanlığı döneminde Trump’ın Putin’le ilişkisiyse Demokratlar’ın hep hedefindeydi. Demokratlar’ın Başkan adayı Joe Biden ise Rusya’nın ABD’ye yönelik siber saldırılarına karşı daha sert bir politika izleyeceğini beyân ediyor idi.

Trump yönetimi resmen Rusya’yı itham etmedi. Rusya tarafı ise “siber saldırı” veya “siber müdahale” iddialarını reddediyor. Rus karşıtı şahin siyasetçiler son siber saldırının failleri konusunda Trump’ı sessiz kalmakla suçluyorlar. Demokrat Senatör Dick Durbin ise Ruslar tarafından gerçekleştirildiği iddia edilen siber saldırıyı “neredeyse bir savaş ilânı” olarak nitelendirdi. Birçok siyasetçinin Durbin’in bu nitelemesine iştirak ettiğini belirtmeliyiz.

Bilgisayar korsanlarının ABD’nin siber güvenlik alt yapısına bir özel şirketin yazılım sistemini ele geçirmek suretiyle sızdıkları iddia ediliyor. Şirketin en büyük müşterileriyse ABD’nin federal kurumları. Bir diğer iddiaysa bilgisayar korsanlarının “Microsoft”un yazılım sistemlerine de sızdıkları yönündeydi. Her iki şirketin müşterileri arasında Avrupa başta olmak üzere dünyanın birçok ülkesinin yer alması saldırının kapsamı hakkında yeterince fikir veriyor. Yakında Avrupa ülkelerinden de siber saldırı iddiaları gelir ise hiç şaşırmayın.

Siber saldırının gerçekleştirildiği kurumlar arasında “Amerikan Borsası”na kayıtlı binlerce şirketin yanısıra Pentagon, Dışişleri, Adalet ve Hazine bakanlıkları yer alıyor. Korsanların ilk 10’da yer alan telekominikasyon şirketleriyle neredeyse bütün dünyayı izleyen elektronik casusluk kurumu “Ulusal Güvenlik Ajansı”na sızdıkları öne sürülüyor. Avrupa, Asya ve Orta Doğu’daki hükümet kuruluşları, teknoloji, telekom, petrol ve gaz şirketleri de kapsamda imiş.

Amerikalılar için daha da kötüsü, korsanların Mart’tan bu yana adı geçen kuruluşlara girip çıktıkları, ancak hangi verileri aldıklarının bilinmemesi. Özetlemek gerekir ise Amerikalılar korsanların neleri bildiklerini bilmiyorlar. Klasik casusluk soruşturmalarında olduğu gibi, hasar tespiti yıllarca sürebilir. Küresel ölçekteki bir tamirat ise trilyonlarca dolara mal olacak.

#ABD
#Başkanlık
#Dolar