Ukrayna’nın işgali Avrupa’yı değiştiriyor..

04:006/03/2022, Pazar
G: 6/03/2022, Pazar
Abdullah Muradoğlu

Ukrayna ve Tayvan, Avrasya kara kütlesinin iki ucundaki iki kriz alanı. Bu kriz alanları ABD ve Çin ile ABD ve Rusya arasındaki“yeni büyük güç oyunu”nun biribiriyle bağlantılı ön sahneleri. DahaBarack Obamadöneminde ABD Çin’e karşı“Hint-Pasifikler”e odaklanma kararı almıştı. ABD’nin Afganistan’dan çekilmesinin sebeplerinden birisi, buydu. ABD,“NATO”nun da Hint-Pasifikler’de sahne almasını istiyor. NATO’nun Almanya başta olmak üzere Avrupalı müttefikleriyse ABD ile görüş birliği içerisinde değillerdi.“Soğuk

Ukrayna ve Tayvan, Avrasya kara kütlesinin iki ucundaki iki kriz alanı. Bu kriz alanları ABD ve Çin ile ABD ve Rusya arasındaki
“yeni büyük güç oyunu”
nun biribiriyle bağlantılı ön sahneleri. Daha
Barack Obama
döneminde ABD Çin’e karşı
“Hint-Pasifikler”
e odaklanma kararı almıştı. ABD’nin Afganistan’dan çekilmesinin sebeplerinden birisi, buydu. ABD,
“NATO”
nun da Hint-Pasifikler’de sahne almasını istiyor. NATO’nun Almanya başta olmak üzere Avrupalı müttefikleriyse ABD ile görüş birliği içerisinde değillerdi.
“Soğuk Savaş”
döneminde NATO Avrupa savunması için kurulmuş bir askeri ittifaktı.
“Sovyetler Birliği”
nin ve
“Varşova Paktı”
nın dağılmasından sonra Avrupa’da NATO’nun varlığı tartışmaya açılmıştı. Ancak ABD’nin ittirmesiyle NATO’nun Avrupa’daki genişlemesi Rusya sınırlarına kadar dayandı.
Avrupalı müttefiklerin NATO’ya malî katkıları ABD tarafından son derece yetersiz bulunuyordu. Bu mesele özellikle Trump döneminde ABD ve Avrupa arasında bir çatlak oluşturdu. Hint-Pasifikler’e odaklanarak Çin’in yükselişini yavaşlatmayı amaçlayan ABD, Avrupa’yı yanında istiyor. Bu politika NATO’nun
“yeni Soğuk Savaş”
ın gereklerine uygun olarak şekillendirilmesini içeriyor. Sorun, Avrupalı müttefiklerin bu plâna ayak diremesiydi.
Rusya’nın Ukrayna’yı işgali, NATO içinde veya ABD ile Avrupa arasındaki krizin aşılmasında önemli rol oynadı. ABD için Almanya, NATO’nun vazgeçilmez bir unsuru. Almanya’nın ikna edilmesi, Avrupa’nın ikna edilmesi demek. Nitekim NATO Genel Sekreteri
Jens Stoltenberg
Avrupalıları ikna etmek 2019’da 10 kişiden oluşan Atlantikçi bir uzman grubu teşkil etti. Bu grubun hazırladığı
“NATO 2030: Yeni Bir Çağ İçin Birliktelik
” raporunda “Çin” öne çıkıyordu. NATO’nun 2010’daki Stratejik Konsepti belgesinde Çin’den hiç bahsedilmediğini hatırlatır isek bu değişiklik çok dikkat çekiciydi. Artık Çin, ABD marifetiyle NATO’nun ilgi alanına girmişti.
Öte yandan Almanya’daki etkili Atlantikçi kuruluşların temsilcilerinden oluşan bir grup
“Almanya ve Amerika Birleşik Devletleri Arasında Yeni Bir Anlaşmaya Doğru”
başlıklı bir bildirge yayınladılar. Bildirge, ABD’nin Çin ile Soğuk Savaşı’nda Almanya’yı cesur bir ortak olmaya çağırıyordu. Avrupa ve Amerika’daki Atlantikçilerin biçtikleri yeni role Almanya’nın pek heveskar olmadığıysa Ukrayna Krizi sırasında bir kez daha anlaşıldı. Ukrayna’nın işgali öncesinde ABD’den farklı bir tutum izleyen Almanya,
“Kuzey Akım 2”
gaz hattının yaptırım dışında tutulmasını istiyordu. Kuzey Akım projeleri Almanya için sadece gazla ilgili değildi. Bu hatlar Almanya ve Rusya arasındaki ilişkileri sürdürmek için etkili bir kanal işlevi görüyordu.
Biden Yönetimi Almanya’yı yanına çekmek için Trump’ın Kuzey Akım 2’ye yönelik yaptırım kararlarını iptal etmişti. Almanya, NATO üyesi Avrupa ülkelerinin Alman marka silahları Ukrayna’ya sevkine de izin vermemişti. Almanya’nın Rusya’ya karşı pasifist bir tutum izlemesinde Putin’in Ukrayna’ya kapsamlı bir askeri müdahalede bulunacağına ihtimal vermemesi rol oynamıştı. 24 Şubat’ta Putin’in Ukrayna’ya işgal etme girişimi Avrupa’daki Almanya dengesini yerinden oynattı.
Alman Atlantikçileri
’nin elini güçlendiren bu gelişme Berlin’in politikasını kökten değiştirdi. Almanya hem NATO’ya mali katkısını artıracağını, hem savunma kapasitesini geliştirmek için 100 milyar Euro tutarında bir fon ayıracağını açıkladı.
Berlin’deki bu değişim Atlantikçi çevrelerde bir ‘devrim’ olarak görülerek alkışlandı. Öteden beri Rusya’ya karşı şahin duruş sergileyen ABD’nin eski Rusya Büyükelçisi
Michael McFaul’
e göre bu değişim yeni bir Avrupa’nın doğuşunu simgeliyordu. McFaul,
“Şok oldum, size dürüstçe söylemek istiyorum. Bu tarihi bir değişim. Bunun Avrupa’nın, Transatlantik ittifakının ve NATO’nun geleceği için önemli sonuçları olacağını düşünüyorum”
diyecekti.

NATO üyesi olmayan Finlandiya, İsveç ve İsviçre gibi tarafsızlık sembolü ülkeler de Rusya’ya karşı tutumlarını değiştirdiler. İsveç ve Finlandiya’da yapılan anketlere göre NATO üyeliğine karşı çıkanların oranı azalırken, NATO üyeliğini destekleyenlerin oranlarında çarpıcı artışlar yaşandı. Özet olarak söylemek gerekirse, Rusya’nın Ukrayna’yı işgali bir taraftan Ukrayna ulusal kimliğini pekiştirirken, diğer taraftan NATO ve Avrupa Birliği’nin ABD’nin istediği yönde şekillendirilmesini kolaylaştırıyor. Putin ‘Rusya’sının beklediği sonuç bu idiyse, başarılı oldu.

#Rusya
#NATO
#Ukrayna