Tersine Midas dokunuşu..

00:0029/03/2022, Salı
G: 29/03/2022, Salı
Abdullah Muradoğlu

ABD BaşkanıJoe Biden’ın geçtiğimiz hafta Polonya’nın başkenti Varşova’da yaptığı bir konuşmada Rusya LideriVladimir Putiniçin“Tanrı aşkına, bu adam iktidarda kalamaz”dedi. Bu sözler kısa süre içerisinde dünya medyasında neredeyse birinci haber oldu. 1970’lerin başlarından itibaren Amerikan siyasetinde etkin bir figür olan Biden uzun yıllar Senatörlük yapan bir isim. 12 yılSenato Dış İlişkiler Komitesi’nde Başkan veya Kıdemli üye olarak da ayrıca görev yapan Biden, ABD dış politikasının şekillenmesinde

ABD Başkanı
Joe Biden
’ın geçtiğimiz hafta Polonya’nın başkenti Varşova’da yaptığı bir konuşmada Rusya Lideri
Vladimir Putin
için
“Tanrı aşkına, bu adam iktidarda kalamaz”
dedi. Bu sözler kısa süre içerisinde dünya medyasında neredeyse birinci haber oldu. 1970’lerin başlarından itibaren Amerikan siyasetinde etkin bir figür olan Biden uzun yıllar Senatörlük yapan bir isim. 12 yıl
Senato Dış İlişkiler Komitesi
’nde Başkan veya Kıdemli üye olarak da ayrıca görev yapan Biden, ABD dış politikasının şekillenmesinde çok önemli bir rol oynadı. Biden,
Barack Obama
’nın Başkanlığı dönemindeyse 8 yıl ABD Başkan Yardımcılığı yaptı.
Biden’ın “Varşova konuşması” ABD’nin Rusya’da rejim değişikliği için çalıştığına dair bir algı oluşturdu. Buna göre Rusya’ya yönelik geniş ölçekli yaptırımlar Ukrayna’da devam eden savaşı durdurmaktan çok Putin’i devirmeyi amaçlıyor. Eğer amaç buysa, ABD Ukrayna savaşının uzamasına yönelik bir politika izleyecektir. Beyaz Saray ve ABD Dış İşleri Bakanı
Antony Blinken’
dan gelen açıklamalarsa Biden’ın sözlerinin “rejim değişikliği” içermediği yönündeydi. Amerikan ana akım medyası da el birlik, Biden’ın yanlış anlaşıldığına dair bir anlatı dillendiriyor. Biden’ın bir ‘gaf’ yaptığını savunanlar da az değil tabii. ABD’de bazı üst düzey yetkililerse medyaya yaptıkları açıklamalarda sözkonusu ibarelerin Biden’ın konuşma metninde yer almadığını belirtiyorlar Washington’da gazetecilerin
“bu sözler Rusya’da rejim değişikliği çağrısı mı içeriyor”
şeklinde sorusunaysa Biden tek kelimelik yanıt verdi: “Hayır.”
Amerikan dış politikasında etkin bir kuruluş olan
“Dış İlişkiler Konseyi(CFR)”
Başkanı
Richard Haass
ise Biden’ın konuşmasının Ukrayna’dan işleri çok daha da zorlaştıracağına dikkat çekti. Emekli diplomat Haass’a göre bu ibareler Putin’e eline kullanacağı bir koz vermekle kalmıyor, yanı sıra Ukrayna’da savaşın kapsamını ve süresini uzatma riski taşıyan çok ciddi bir hatadır. Haass, bu hatanın Rusya nezdindeki girişimlerle derhal düzeltmesi gerektiğini savunuyor.
ABD’nin yakın tarihinde onlarca ülkede rejim değişikliği için açıktan veya gizliden müdahalelerde bulunduğu biliniyor. En dikkat çekici son örneklerse, Afganistan ve Irak. ABD 20 yıllık işgalin ardından Afganistan’dan çekildi. ABD’nin sözde
‘ulus inşası’
projesi Taliban güçlerinin çok hızlı şekilde Kabil yönetimini ele almalarıyla akamete uğradı. Biden’ın 50 yıldan fazla süren siyaset hayatında Amerikan müdahaleciliğine ilişkin onlarca örnek var. Biden bu süreçlere rol oynamış bir politikacıydı. Bu yüzden Biden’ın Varşova konuşması gaftan ziyade müdahaleci Amerikan zihninin ani bir refleks sonucunda dışa vurumu olarak görülüyor.
Hakikaten de ABD’de dış politika elitleri arasında Amerika’nın dokunduğu herşeyi istediği yönde değiştireceğine dair saplantılı bir yaklaşımı savunan müdahalecilerin sayısı hiç de az değil.
“Neoconlar”
ın da içinde yer aldığı bu şahin çevreler dokunduğu herşeyi altına çeviren
Frigya Kralı Midas
’a benzetiliyorlar. Bu yaklaşım
“Midas dokunuşu”
olarak nitelendiriliyor. Midas’ın dokunuşları nihayetinde kendisi için de kabûsa dönüşüyor, o başka. ABD’nin iflas eden ulus inşası projelerini
“Tersine Midas Dokunuşu”
olarak yorumlayan siyaset bilimciler ve uzmanlar da var elbette. Bu uzmanlara göre ABD’nin askerî müdahalelerine maruz kalan ülkelerde her şey eskisinden çok daha berbat hale geliyor, karmaşıklaşıyor, kaosa dönüşüyor.
ABD’de uluslararası güvenlik politikaları konusunda çalışmalarıyla bilinen
Trevor Thrall, Benjamin Friedman , Alexander B. Downes, Jonathan Monten
başta olmak üzere birçok akademisyen rejim değişikliğine ilişkin müdahalelerin çoğun başarısızlıkla sonuçlandığını gözler önüne seriyorlar. Thrall ve Friedman sözkonusu çalışmalarında ABD müdahalelerini irdelerken, Downes ve O’Rourke,
“Napolyon Savaşları”
ndan 2000’lerin başlarına kadar olan zaman aralığındaki birçok müdahale örneğini analiz ediyorlar. Bütün bu çalışmalara göre müdahaleler mevcut durumları iyileştirmek bir tarafa daha kötüleştirdiler. Bu çalışmalarda başarıyla sonuçlanan müdahale örneklerin sayısıysa sadece bir elin parmaklarından daha az.
#ABD
#Joe Biden
#Vladimir Putin