ABD ve Rusya arasında “Ukrayna” sebebiyle Karadeniz’de bir güç gösterisi bekleniyordu. Gelişmeler 1962’de “Küba Füze Krizi” sırasında yaşanan gerilimli günlere benzetiliyordu. Rusya Mart ayı sonlarında Ukrayna’nın doğu sınırlarına tatbikat gerekçesiyle 100 bin kadar asker sevk etmişti. Amerika’daki Rus karşıtı şahinlere göre, Rusya Ukrayna’nın doğusunu işgal etmeye hazırlanıyordu. Ukrayna’yı korumanın yoluysa Ukrayna’nın bir an önce “NATO” üyesi olmasıydı. Ukrayna’nın çok hevesli olmasına rağmen NATO’nun Avrupalı üyeleri bu fikre sıcak bakmıyorlar. Avrupa, Rusya’nın “kırmızı çizgi” ilan ettiği sınırı geçmek istemiyor.
NATO’nun Doğu ve Güney Doğu Avrupa ülkelerini içine almasına Rusya öteden beri tepkili. Balkanlar’ı ve eski Varşova Paktı üyelerini kapsayan bu alanlarda NATO’nun genişlemesini Rusya kendisine yönelik bir “tehdit” olarak algılıyor. Sovyetler Birliği ile arasındaki “Soğuk Savaş”a son veren müzakerelerde ABD Rusya’nın sınırlarında NATO’nun genişlemeyeceği sözü vermişti. Ancak ABD sözünde durmadı. 1980’lerde NATO’nun Avrupa’da 15 üyesi vardı. 1990’ların sonlarından bugüne NATO’nun üye sayısı ikiye katlandı. Rusya Ukrayna’nın NATO üyesi olmasını ise neredeyse savaş sebebi olarak görüyor. Rusya Karadeniz’in doğusundaki Gürcistan’ın da NATO’ya üyelik girişimlerine çok sert tepki gösteriyor. Karadeniz’i çevreleyen ülkelerden Türkiye 1952’de, Romanya ve Bulgaristan ise 2004’te NATO üyesi oldu. Ukrayna ve Gürcistan’ın eklenmesi durumunda Karadeniz deyim yerindeyse “NATO gölü” olacak. Tabii ki Rusya bunu hiçbir zaman istemez, olmasını engellemek için de elinden geleni yapar.
Rusya’nın Ukrayna sınırlarına yaptığı askeri yığınağın ardından ABD de Nisan ayı ortalarında Karadeniz’e iki savaş gemisi göndereceğini duyurmuş idi. Karadeniz’de 1962’de “Küba Füze Krizi”ni andıran bir gerilim yaşanmasından endişe ediliyordu. 11 Nisan tarihli “Korkak Tavuk Oyunları başladı” başlıklı yazımda değindiğim gibi ‘Soğuk Savaş’ın bu iki eski oyuncusu son anda frene basmayı akıl ediyorlar. Küba Füze Krizi’nde bunu yapmışlar, dünyaya soğuk terler döktüren nükleer bir savaşın eşiğinden ustalıklı bir manevra yaparak hızlıca dönmüşlerdi.
Olaylar beklediğim gibi gelişti, ABD Karadeniz’e savaş gemisi gönderme kararını iptal etti. Rusya ise Ukrayna sınırlarına sevk ettiği askerleri geri çekeceğini duyurdu. Rusya Savunma Bakanlığı’nın yaptığı açıklamada Ukrayna’nın Donbass bölgesinde tırmanan gerilim nedeniyle Rus ordusunun gerektiğinde acil müdahale yeteneğini ölçmek amacıyla Kırım ile Ukrayna’nın doğu sınırına sevk ettiği takviye kuvvetlerinin geri çekilmesine başlandığı belirtildi. Duyuruda bölgeye sevkedilen ağır silahların büyük bölümünün ise bir süre daha yerlerinde kalacakları belirtiliyor. ABD ve Rusya sonu iyi bitmeyecek bir karşılaşmanın önünü aldılar. Tabii Rusya’nın duyurusu, “Asker çekiyorum, gerektiğinde hızlıca yeniden sevk ederim” anlamına geliyor.
Rusya’nın asker sevki Ukrayna üzerinde ciddi bir baskı oluşturuyor. Biden Yönetimi, NATO üyesi Avrupa ülkelerini Rusya karşısında hizalamak istiyor. Ancak Avrupa’da hiçbir ülke Ukrayna için Rusya ile savaş istemiyor. Bu yüzden Avrupa Birliği ülkeleri için Rusya’ya karşı diplomatik baskıların ve yaptırımların ötesine geçmek mevzu bahis değil. Trump döneminde ABD’nin Avrupa’daki müttefikleriyle de ilişkileri bir hayli sorun yaşamıştı. Biden yönetimi bozulan ilişkileri tamir etmeyi ve müttefiklerle yeniden güven tesis etmeyi önceleyen bir politika yürüteceğini ilân etmişti. Bu meseleyi halletmeden ABD’nin gerek Çin, gerekse Rusya’ya karşı etkili politikalar yürütmesi zor. Güvenlik algılamaları değişen Avrupa’nın da ABD’nin kara kaşı, kara gözü hatırına Çin ve Rusya ile hasım olmaya razı gelmeyeceği aşikâr.
ABD ve Avrupa arasında “Rusya”ya ilişkin görüş farklılıkları ayrıca önemli. Farklılıklar, “Rusya Batı için bir tehdit mi, yoksa bir sorun mu” şeklinde iki başlık halinde tartışılıyor. ABD’nin dış politika elitleri içinde de benzer bir tartışma yaşanıyor. “Küreselciler” ve “Ulusalcılar”ın bakış açıları birbirinden farklı. Rusya karşıtı şahinler “Tehdit” başlığını, liberal güvercinler ise “Sorun” başlığını kullanmayı seviyorlar. Bu iki başlık gayet tabii çok farklı politikalar içeriyor.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.