BM Genel Sekreteri Antonio Guterres , BM Şartı’nın 99. maddesini işleterek 6 Aralık’ta BM Güvenlik Konseyi’ne mektup göndermişti. Bu girişimin ardından BM üyesi 97 ülkenin destek verdiği acil insanî ateşkes içeren bir karar tasarısı Güvenlik Konseyi’ne sunulmuş idi. ABD yine “ veto ” etti. Güvenlik Konseyi’nin 13 üyesi “evet” oyu kullanırken, İngiltere ‘çekimser’ kaldı. Tasarı oylamaya sunulduğunda Gazze’de yüzde 70’i kadın ve çocuk olmak üzere katledilen Filistinlilerin sayısı neredeyse 18 bine
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres
, BM Şartı’nın 99. maddesini işleterek 6 Aralık’ta BM Güvenlik Konseyi’ne mektup göndermişti. Bu girişimin ardından BM üyesi 97 ülkenin destek verdiği acil insanî ateşkes içeren bir karar tasarısı Güvenlik Konseyi’ne sunulmuş idi. ABD yine “
” etti. Güvenlik Konseyi’nin 13 üyesi “evet” oyu kullanırken, İngiltere ‘çekimser’ kaldı.
Tasarı oylamaya sunulduğunda Gazze’de yüzde 70’i kadın ve çocuk olmak üzere katledilen Filistinlilerin sayısı neredeyse 18 bine ulaşmak üzereydi. Biden Yönetimi, İsrail’in soykırım bombardımanlarına karşı ayağa kalkan insanlık vicdanına karşı direnmeyi sürdürüyor. Bu vetoyla Biden Yönetimi İsrail’in soykırıma devam etmesine bir kez daha “
” yakmış oldu. Başından beri ABD’nin Gazze politikası Netanyahu Hükümeti’ne zaman kazandırmak oldu. Sadece zaman kazandırmakla yetinmeyen ABD, İsrail’in cephaneliğine cephane taşıdı.
ABD “Birleşmiş Milletler”in kuruluşunda öncü rol oynamıştı. BM’nin merkezi de New York’ta. ABD’nin koruması altındaki İsrail ise kurulduğundan bu yana BM kararlarını hep hiçe saydı. 1948’de Birleşmiş Milletler “
” bağlamında çıkan “
”nın son bulması için İsveçli diplomat
’yi görevlendirmişti. Bernadotte’nin bazı girişimleri
rahatsız etti. Bernadotte, “
” olarak da bilinen Siyonist terör örgütü “
” tarafından bir suikast sonucunda 17 Eylül’de Kudüs’te öldürüldü. Örgütün operasyonlarını yöneten kişiyse daha sonra İsrail Başbakanı olan İzak Şamir idi.
1944’te İngiltere’nin Ortadoğu’daki en yüksek temsilcisi olan
Kahire’de öldürülmesinden yine İzak Şamir ve “Lehi” sorumluydu. Her iki isim de Siyonistler’in “
” hırslarını dizginlenmek istedikleri için öldürüldü. İzak Şamir, 1993 yılında kendisiyle yapılan bir röportajda bu iki ismin Siyonizm karşıtı oldukları için öldürüldüklerini söylemişti.
Gazze’de soykırım tüm hızıyla devam ederken, ABD Temsilciler Meclisi “
ile “
ı”nı aynı kefeye koyan bir karar tasarısını kabul etti. 13 Demokrat ve bir Cumhuriyetçi ‘hayır’ derken 92 Demokrat ise oy kullanmadı. Tasarıya göre İsrail’i eleştiren veya İsrail’i protesto eden Amerikalı anti-Siyonist Yahudiler de ‘Yahudi karşıtı’ oluyorlar.
Sadece bu değil. Amerikan üniversitelerinin kampüslerinde İsrail’i protesto eden öğrenciler de ‘Yahudi karşıtı’ olarak görülüyorlar. Yine Temsilciler Meclisi’nde, protestoların yoğun olduğu bazı üniversite kampüslerinin yöneticilerini sorgulayan oturumlar gerçekleştirildi.
Kitapları ABD’de çok satanlar listesinde ilk sıralarda yer alan dünyaca ünlü İklim Adaleti Profesörü
yaptığı açıklamada üniversite rektörlerinin ABD Temsilciler Meclisi Eğitim ve İşgücü Komitesi tarafından sorgulamaya maruz bırakılmalarını eleştirerek, “
Dikkat dağıtma makinesi aşırı hızda çalışıyor
” dedi. Klein Gazze’de kalıcı bir ateşkesi destekleyen Amerikalıların tek bir konuya odaklanmaları, İsrail’in abluka altındaki bölgede uluslararası hukuku ihlal ederek sivilleri kitlesel olarak öldürmesi ve kamuoyunun dikkatini asıl meseleden uzaklaştırma çabalarına direnmeleri gerektiği konusunda uyarılarda bulunuyordu.
ABD’de Biden Yönetimi’nin İsrail’e katliamları sona erdirmesini söylemesi için yoğun bir kamuoyu baskısı var. Biden Yönetimi bu tepkilere duyarsız kalıyor. Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışman Yardımcısı
ise Perşembe günü Washington’da düzenlenen “
Güvenlik
”nda yaptığı açıklamada Biden Yönetimi’nin İsrail’in Gazze’deki savaşı konusunda bir ‘son tarih’ belirlemediğini söyledi. Finer, ABD’nin henüz İsrail’den durmasını ya da ‘ateşkes’ istemediğini belirtiyordu. Öyle anlaşılıyor ki ABD İsrail’e daha fazla kadın ve çocuk öldürmesi, Gazze’yi de çöle çevirmesi için zaman kazandırmaya devam ediyor.
ABD’yi yönetenlerin Gazze’deki soykırım karşısında yüreklerinin bir parça da olsa titrediğine inanılabilir mi?
defalarca “
Dünyada demokrasilerin cephaneliğidir” demişti. Biden Yönetimi, bırakın Demokrat olmayı, muhalif İsraillilerin bile Irk ayrımcısı- faşist bir rejim inşâ etmekle suçladığı Netanyahu’nun arkasında saf tutmayı içine sindirebiliyor. “İsrail Lobisi”nin yanı sıra “Askeri-Endüstriyel Kongre-Medya Kopleksi”nin ipoteği altında inim inim inleyen ‘Amerikan Demokrasisi’ ise sadece bir sahne dekorundan ibaret görünüyor.
#Politika
#İsrail
#ABD
#Abdullah Muradoğlu