Ne olursa Ukrayna krizi çözülür?

04:008/02/2022, Salı
G: 8/02/2022, Salı
Abdullah Muradoğlu

Rusya Lideri Vladimir Putin bir televizyon röportajında “Sovyetler Birliği’nin dağılması Rusların çoğu gibi benim için de bir trajedi oldu. Peki Sovyetler Birliği’nin dağılması neydi? Bu, Sovyetler Birliği isimli, tarihteki Rusya’nın çöküşüydü” demişti. Sovyetler Birliği’nin dağılmasından en fazla Rusya’nın zararlı çıktığını savunan Putin, “Tamamen farklı bir ülkeye dönüştük. Binlerce yıl içinde bir araya getirilmiş olan her şey önemli ölçüde kaybedildi” diye devam etmişti. Hatırlatalım, 1991’de

Rusya Lideri Vladimir Putin bir televizyon röportajında “Sovyetler Birliği’nin dağılması Rusların çoğu gibi benim için de bir trajedi oldu. Peki Sovyetler Birliği’nin dağılması neydi? Bu, Sovyetler Birliği isimli, tarihteki Rusya’nın çöküşüydü” demişti. Sovyetler Birliği’nin dağılmasından en fazla Rusya’nın zararlı çıktığını savunan Putin, “Tamamen farklı bir ülkeye dönüştük. Binlerce yıl içinde bir araya getirilmiş olan her şey önemli ölçüde kaybedildi” diye devam etmişti. Hatırlatalım, 1991’de dağılan Sovyetler Birliği’nden 15 devlet çıktı.

Geçtiğimiz yüzyılın soğuk savaşına damga vuran iki büyük aktöründen biri olan Sovyet İmparatorluğu’nun parçalanması Rus politik düşünüşünde derin izler bıraktı. Putin’in “trajedi” olarak nitelediği Sovyet İmparatorluğu’nun parçalanması yoğun bir kaybetme duygusuna işaret ediyor. Politik stratejilerde olduğu gibi askeri stratejilerde de duygular önemli. Rus halkının olduğu gibi Ukraynalıların ve diğer eski Sovyet halklarının da duyguları var. Bu duyguların hesaba katılması Ukrayna Krizi’nin çözümlenmesine ilişkin arayışların sonuca bağlanmasında rol oynayabilir. Duygular savaş başlatabileceği gibi barış da getirebilir.

Rusya’nın Ukrayna etrafında büyük bir askerî yığınak yapması, isterse bir ‘blöf’ olarak görülsün, Putin’in birşey elde etmeden geri adım atması mümkün değil. Duygulardan bahsediyoruz, Sovyetler’in dağılmasından sonra NATO’nun Rusya sınırlarına doğru genişleme politikası Ruslar tarafından bir tehdit, bir kuşatma olarak algılanıyor. “Soğuk Savaş” döneminde Batı Avrupa’nın güvenliğini sağlama gerekçesiyle kurulan NATO’nun Sovyetler’in dağılmasından sonra doğuya genişlemesiyse bir Amerikan politikası. NATO üyeleri arasında sadece İngiltere, Polonya ve Baltık ülkeleri bu genişlemeyi savunuyorlar. Rusya açısından NATO’nun genişlemesiyse düşmanca bir politika. NATO şemsiyesi olmadan bu ülkeler de kendilerini güvende hissetmiyorlar. Demek ki ortada çözülmesi gereken bir “güven krizi” var.

Ukrayna’nın “Donbass” bölgesinde Rusya yanlısı iki fiili cumhuriyet var. Moldavya’nın Dinyester Nehri’yle Ukrayna arasında kalan dar bölgesinde de Rusya yanlısı bir cumhuriyet var. Moldayva’nın Avrupa Birliği ve NATO üyesi Romanya ile birleşmesine yönelik güçlü bir akım da var. Tüm bunları Sovyet dağılmasının devam eden krizleri olarak görmek gerekiyor.

Rusya’yı çok rahatsız eden bir diğer gelişmeyse ABD ve Sovyetler Birliği arasında 1987’de imzalanan “Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Anlaşması”nın(INF) ABD tarafından rafa kaldırılmasıydı. Trump Yönetimi Rusya’nın anlaşma kurallarını ihlâl ettiği gerekçesiyle 2019’da anlaşmadan çekildi. İhlâl suçlamasını kabul etmeyen Rusya da anlaşmaya ilişkin yükümlüklerini askıya aldı. Bu anlaşma Avrupa güvenliği konusunda NATO’nun rolünü zayıflatmıştı. Rusya, ABD’nin Rusya’ya sınır NATO üyesi ülkelere kıtalar arası füze sistemlerinin yerleştirileceğinden kaygı duyuyor. Bu yüzden Ukrayna’nın NATO üyeliğini “kırmızı çizgi” olarak görüyor. ABD ve NATO ise Ukrayna’ya kapıyı açık tutmakta ısrarlı.

Rusya’nın “Petersburg” dahil batı toprakları Avrupa’da. Rusya’nın Kaliningrad eyaleti Litvanya ve Polonya arasında bir cep halinde duruyor. Dolayısıyla Rusya, Avrupa güvenlik mimarisinden dışlanmasına ve ABD’nin bu mimaride Avrupa’dan daha fazla söz sahibi olmasına tepkili. Ukrayna Krizi’nin sadece Ukrayna ile ilgili olmadığının anlaşılması gerekiyor.

En kötü senaryoda, Rusya Ukrayna’ya askeri bir harekat düzenler ise bunu durduracak bir şey yok. ABD ve AB sadece yeni yaptırımlara başvuracağını duyurdu. Önceki yaptırımlarda olduğu gibi yeni yaptırımların Rusya’ya geri adım attırmasıysa pek mümkün gözükmüyor.

Ukrayna krizinin çözümü konusunda pek çok senaryo konuşuluyor ama Londra merkezli “Mayak İntelligence”ın Rusya uzmanı direktörü Profesör Mark Galeotti’nin önerisi dikkat çekiciydi. Amerikan haber sitesi “Vox”a konuşan Galeotti Ukrayna topraklarına NATO kuvvetlerinin konuşlandırılmayacağına ilişkin bir garantinin verilmesinin Rusya’yı tatmin edebileceğini belirtiyor. Galeotti Ukrayna’nın NATO’nun savunma şemsiyesi altına girebileceğini, ancak barış zamanında herhangi bir kuvvet konuşlandırılmayacağı için Rusya’nın endişelenmesine gerek kalmayacağı görüşünde. Bu öneri Rusya tarafından kabul görür mü, şimdiden bir şey söylemek zor ama bir yerden başlamak için pekalâ uygun bir adım olabilir.

#Vladimir Putin
#Ukrayna
#Putin