ABD BaşkanıJoe Biden31 Mayıs tarihliNew York Times’da“Amerika, Ukrayna’da Ne Yapacak ve Ne Yapmayacak”başlıklı yazısında Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin,“kurallara dayalı uluslararası düzen”in sonu anlamına gelebileceğini vurguluyordu. Biden Rusya’nın cezasız kalmasının başka devletleri de saldırganlık için teşvik edebileceğini ve bu durumun tüm dünya için feci sonuçlar doğurabileceğini belirtiyordu. İlk bakışta bu cümleler gayet yerinde görünüyor tabii. Ancak ABD’nin sözde uluslararası düzene ilişkin
ABD Başkanı
31 Mayıs tarihli
da
“Amerika, Ukrayna’da Ne Yapacak ve Ne Yapmayacak”
başlıklı yazısında Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin,
“kurallara dayalı uluslararası düzen”
in sonu anlamına gelebileceğini vurguluyordu. Biden Rusya’nın cezasız kalmasının başka devletleri de saldırganlık için teşvik edebileceğini ve bu durumun tüm dünya için feci sonuçlar doğurabileceğini belirtiyordu. İlk bakışta bu cümleler gayet yerinde görünüyor tabii. Ancak ABD’nin sözde uluslararası düzene ilişkin kuralların ihlâliyle ilgili kötü sicili göz önüne alındığında bu cümleler anlamını yitirerek buharlaşıyor.
ABD kendini uluslararası düzenin egemeni olarak görüyor. Yakın tarihi ABD’nin kuralları nasıl hiçe indirdiğinin uzun bir listesini içeriyor. En son, Afganistan ve Irak’ın işgali. ABD,
“kurallar ihlal edilecek ise, bunu ancak ben yaparım, kimseye de hesap vermem”
havasında hep. Rusya örneğinde görüldüğü gibi, başka devletlerin işlediği savaş suçlarının
Uluslararası Ceza Mahkemesi
’nde yargılanmasını salık veren ABD’nin kendisi mahkemenin yetkisini tanımıyor.
New York merkezli
dergisinde 2 Haziran’da yayınlanan yazısında
, ABD’nin sözde “terörle savaş” kapsamında yürüttüğü operasyonlarda yüzbinlerce sivilin hayatını kaybettiğini belirtiyordu
’nde
“Savaş Maliyetleri Projesi”
yürüten Mazzarino birçok ülkede insanların evlerinde otururken, sokakta yürürken, market alışverişi yaparken, düğünlerde eğlenirken, okula veya işe arabayla giderken yahut tarlalarda çalışırken öldürüldüklerine dikkat çekiyordu. Buna göre sadece 2004 ile 2014 yılları arasında Afganistan-Pakistan sınır bölgelerinde insansız hava araçlarının saldırılarında 2600’den fazla masum insan hayatını kaybetti. Mazzarino, savaşta cezasızlık ve hesap verebilirlik eksikliğinin yol açtığı insani felaketlere dikkat çekiyordu. İlk baktığı adres ise, kendi ülkesi, Amerika’ydı.
Biden’ın yazısında dikkat çeken bir diğer ibareyse, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalini
olarak yorumlanmasıydı. Amerikan ana akım medyasında bu ibare Rusya’nın Ukrayna’yı işgalini tanımlamak için kullanılıyor. Son derece tartışmaya açık olsa da Rusya’nın sebepleri var tabii. ABD’nin de Irak’ı işgal ederken sözde gerekçeleri vardı. Gerekçelerin en başındaysa, S
nin kimyasal silah bulunduğuydu. Bu düzmece gerekçeyle birlikte uluslararası hukuk kurallarıyla da çelişen Irak’ın işgali yüzbinlerce insanın hayatına mal oldu.
ABD, kurallara dayalı uluslararası sistemin organı olan
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi
’nin veto hakkına sahip 5 Daimi üyesinden biri. ABD’nin eylemleriyse krizleri çözmek, savaşları engellemek ve barışı tesis etmek konusunda BM’yi sakatlamaktan öteye geçmedi. ABD kendisini uluslararası hukuk kurallarından muaf gördüğü gibi, İsrail başta olmak üzere birçok devletin de kurallardan istisna tutulmasında rol oynadı. İsrail’in BM kararlarını hiçe saymakta hamisi her zaman ABD oldu. ABD’nin BM vetoları listesinde ilk sırada İsrail var.
ABD uluslararası düzenin kurallarını istediği biçimde esnetebiliyor ise, kendisinde aynı gücü gören başka bir devlet neden aynı yolu izlemesin? Nitekim Rusya da ABD’nin eylemlerine atıf yapıyor. ABD’nin ayak izini izinden giderek Ukrayna’ya müdahale hakkını kendisinde görüyor Rusya.
ABD’de yayınlanan
un yayın editörü yazar
Mart 2022’de
“Hangi Kurala Dayalı Uluslararası Düzen?”
başlıklı yazısında Putin’in Ukrayna’daki savaşının kuralları çiğnediğini, ancak güçlü devletlerin bu kuralları her zaman ihlâl ettiklerini dikkat çekiyordu. Güçlü devletlerin BM’den onay beklemediklerini belirten Waxman, keyfi gerekçelerin “kural” haline geldiğini vurguluyordu. Bu kurallar, aklama rolü görüyordu.
5 Haziran 1967’de başlayan ve 6 gün süren
nda İsrail
Golan Tepeleri’ni, Batı Şeria’yı ve Doğu Kudüs’ü
de işgal etmişti. BM’nin aksi yönündeki kararlarına rağmen işgaller halen devam ediyor. Üstüne üstlük, önceki ABD Başkan
hem Golan Tepeleri’nin İsrail tarafından ilhâkını resmen tanımış, hem de ABD Büyükelçiliği’ni Doğu Kudüs’e taşımıştı. Biden Yönetimi uluslararası hukuku hiçe sayan bu kararları iptal etmedi.
Sözüm özeti: Uluslararası kuralların ihlalinden şikâyet edenler önce aynaya bakmalılar.