Hava yoluyla soykırım serbest!

04:0028/05/2024, вторник
G: 28/05/2024, вторник
Abdullah Muradoğlu

Uluslararası Ceza Mahkemesi(UCM) Başsavcısı’nın Netanyahu ve Yoav Gallant hakkında “yakalama” talebinde bulunmasına, “Uluslararası Adalet Divanı” nınsa İsrail’in Refah kentine saldırılarını durdurması yönündeki kararına rağmen İsrail Ordusu katliamlarına devam ediyor. ABD Başkanı Joe Biden İsrail’in Refah kentine kara harekâtı düzenlemesinin aşılmaması gereken “ kırmızı çizgi ” olarak değerlendirileceğini duyurmuştu. Biden Yönetimi İsrail’e 500 kiloluk ve 2 bin kiloluk bombaların sevkiyatını da


Uluslararası Ceza Mahkemesi(UCM) Başsavcısı’nın
Netanyahu
ve
Yoav Gallant
hakkında “yakalama” talebinde bulunmasına,
“Uluslararası Adalet Divanı”
nınsa İsrail’in Refah kentine saldırılarını durdurması yönündeki kararına rağmen İsrail Ordusu katliamlarına devam ediyor.
ABD Başkanı
Joe Biden
İsrail’in Refah kentine kara harekâtı düzenlemesinin aşılmaması gereken “
kırmızı çizgi
” olarak değerlendirileceğini duyurmuştu.
Biden Yönetimi
İsrail’e 500 kiloluk ve 2 bin kiloluk bombaların sevkiyatını da geçici olarak askıya almıştı. Sadece bu bombalar değil, İsrail neredeyse tüm silah donanımını ABD’den sağlıyor. Öte yandan Biden ABD’nin İsrail’in savunmasına ilişkin taahhütlerinde zerrece gevşeme olmadığını da söylüyor.

Biden’ın kırmızı çizgisi özünde bebeklerin, çocukların, kadınların hayatlarının korunmasını içermiyor. Biden’ın kırmızı çizgisi İsrail tarafından yerlerinden edildikleri için Refah kentine sığınmış bir milyondan fazla insanın uçak bombalarıyla katledilmesini engellemiyor. Kaldı ki İsrail Ordusu, Refah’ın etrafındaki çemberi giderek sıkıştırıyor. Pazar günü İsrail Refah’ta sivillerin barındığı çadırları bombalayarak onlarca Filistinliyi daha katletti. Suya yazılmış yahut havaya söylenmiş gibi, Biden’ın kırmızı çizgisinin İsrail üzerinde en ufak bir etkisi bile yok.

Cezasız kalacağına dair özgüven İsrail’i daha da vahşileştiriyor. Amerikan Kongresi’nin sıkı İsrail yanlısı üyeleri Netanyahu için yakalama kararı vermesi halinde “Uluslararası Ceza Mahkemesi”ni cezalandıracaklarını bile ilân ettiler. UCM yargıçları “yakalama” talebini yerinde bulan bir karar vermeleri durumunda ABD’nin yaptırımlarına maruz bırakılacaklar.

UCM Başsavcısı sadece Hamas liderleri hakkında yakalama talebinde bulunsaydı Biden Yönetimi’nin zil takıp oynayacağından, UCM’ye övgüler yağdıracağından, kurallara dayalı uluslararası düzenin erdemlerinden söz edeceğinden kimsenin şüphesi yok. ABD, “UCM”nin Putin hakkındaki yakalama kararını tam da böyle karşılamıştı. UCM bu yakalama kararınıysa Ukraynalı çocukların Rusya’ya kaçırılmasına dayandırmıştı. İsrail Gazze’de en az 15 bin çocuk öldürdü. Biden’ın kırmızı çizgisi hava yoluyla gerçekleştirilen çocuk katliamlarını kapsamıyor. Aslında ‘
kırmızı çizgi
’ diye bir şey yok. Biden’ın kırmızı çizgisi içi boş bir söylemden ibaret.

İsrail’in tek bir hedefi var, o da Gazze’yi tamamen kuma çevirmek. İsrail, Gazze’de ayakta duran, canlı veya cansız, her şeye bomba yağdıran bir canavar. Bu canavar ABD ve Batı’lı ortakları tarafından korunup kollanıyor. ABD ve ortakları Doğu Akdeniz’e uçak gemileri göndererek, binlerce ton bomba, top mermileri, füzeler ve diğer savaş ekipmanları sevk ederek İsrail’in hiçbir engellemeyle karşılaşmadan Gazze’yi kuma çevirmesini kolaylaştırdılar.

1982’de
“Hıristiyan Falanjistler”
Beyrut yakınlarındaki Filistinli mültecileri barındıran Sabra ve Şatilla kamplarına saldırmıştılar. Lübnan’ı işgal eden İsrail Ordusu’nun gözetimi altında üç gün devam eden katliamlarda çoğu kadın ve çocuk üç binden fazla Filistinli katledilmişti. Bu yüzden dönemin İsrail Savunma Bakanı
Ariel Şaron “Beyrut kasabı”
olarak şöhret kazanmıştı.
Bu katliamların öncesinde yapılan bir anlaşma gereğince
Yaser Arafat
ve “
Filistin
Kurtuluş
Örgütü”nün binlerce mensubu Lübnan’ı terk etmişti. Binlerce sivil Filistinli mülteciyse Sabra ve Şatilla kamplarına yerleştirilmişti. Şaron ABD’ye İsrail’in bu kamplara saldırmayacağı sözü vermişti. Şaron sözünde durmayarak Falanjistlerin katliam yapmalarına yardım etti. İsrail Ordusu, FKÖ mensuplarının bulunduğu gerekçesiyle kampların etrafını kuşatmıştı. Falanjistler İsrail ordusunun gözetimi altında kamplara girerek savunmasız sivilleri acımasızca katlettiler.
Dün Sabra, Şatilla, bugün Gazze. Aradaki fark, İsrail’in ABD ve ortaklarınca sağlanan koruma ortamında, çoğunluğu “
1967 Savaşı
”nda yerlerinden edilen Filistinlilerin yaşadığı Gazze’yi çöle çevirmesidir. ABD ve ortakları uçak gemilerini Netanyahu’nun katliamlarına engel olunmaması, Gazze’lilere kimsenin yardıma yeltenmemesi için Doğu Akdeniz’e gönderdiler. İsrail Gazze’deki engelsiz soykırımı bu koruma-kollama sayesinde rahatça devam ettiriyor.
İsrail’in ABD Kongresi’ndeki müttefikleri şimdiyse, soykırım suçu işleyen İsrail’i ‘uluslararası hukuk’tan korumak için yarış halindeler. Dahası, “
Gazze Kasabı Netanyahu
”yu ‘onur konuğu’ olarak Temsilciler Meclisi ve Senato’ya hitap etmesi için ABD’ye davet ediyorlar. Biden’ın kırmızı çizgisi mi dediniz! Çizgi falan yok, ama soykırım, katliam, etnik temizlik birer gerçek.
#Soykırım
#Filistin
#Gazze
#Refah
#İsrail
#Abdullah Muradoğlu