Hâlâ umut var..

04:0022/02/2022, Salı
G: 21/02/2022, Pazartesi
Abdullah Muradoğlu

20 Şubat itibariyle Rusya Ukrayna etrafındaki askerî birliklerini çekeceğini duyurmuş idi. Bu yüzden herkes merakla 20 Şubat’ı bekliyordu. Ancak Rusya, Beyaz Rusya ile sürdürdüğü tatbikatların devam edeceğini bildirdi. ABD ise Rusya’nın Ukrayna’ya girmeye hazırlandığı konusundaki iddialarını ısrarla sürdürüyor. ABD cephesinde bir değişiklik söz konusu değil.ABD,“Rusya Ukrayna’yı işgal edecek”diyor, Rusya ise bu iddiayı reddediyor. Kim doğru söylüyor, Rusya mı, ABD mi? Tabii ki Almanlar ve Fransızlar

20 Şubat itibariyle Rusya Ukrayna etrafındaki askerî birliklerini çekeceğini duyurmuş idi. Bu yüzden herkes merakla 20 Şubat’ı bekliyordu. Ancak Rusya, Beyaz Rusya ile sürdürdüğü tatbikatların devam edeceğini bildirdi. ABD ise Rusya’nın Ukrayna’ya girmeye hazırlandığı konusundaki iddialarını ısrarla sürdürüyor. ABD cephesinde bir değişiklik söz konusu değil.

ABD,
“Rusya Ukrayna’yı işgal edecek”
diyor, Rusya ise bu iddiayı reddediyor. Kim doğru söylüyor, Rusya mı, ABD mi? Tabii ki Almanlar ve Fransızlar başta olmak üzere Avrupalılar Rusya’nın açıklamalarının gerçeği yansıtmış olmasını temenni ediyorlar. Amerika’daki Rus karşıtı müdahaleci şahinler ise Biden yönetiminin iddialarında haklı çıkmasını umut ediyorlar.
Rusya’nın tatbikatlara devam kararı, Donbass bölgesinden gelen çatışma haberleri, yanı sıra Donbass’tan çok sayıda sivilin tedbiren Rusya’ya nakledilmesi kafaları karıştırıyor. 2014’te Donbass bölgesinde Luhansk ve Donetsk’te Rusya yanlısı iki cumhuriyet ilan edilmişti. Rusya, örtülü destek verdiği iki oluşumu resmen tanımıyor. Ancak Rusya ile ABD ve NATO arasında yapılan görüşmelerin çıkmaza girmesi üzerine Rus Parlamentosu Putin Yönetimi’nin bu iki cumhuriyeti tanıması için bir tasarı kabul etmişti. Putin ise Minsk anlaşmalarına atıf yaparak,
“Donbass sorununu çözmek için her şeyi yapmamız gerektiği gerçeğinden yola çıkıyoruz, ama bunu her şeyden önce Minsk anlaşmalarının uygulanması yoluyla yapmalıyız”
demişti.

Putin Yönetimi›nin Luhansk ve Donetsk’teki oluşumları tanıması, Ukrayna’nın geri kalanını gözden çıkarmayı kabul etmesi anlamına gelir. Donbass’ın kopmasıysa Ukrayna’nın NATO’ya girmesini kolaylaştıran bir unsur olur. Diğer yandan Putin “kardeş halk” olarak gördüğü Ukrayna’yı tümden kaybetmek istemez. Putin’in Donbass’taki fiili cumhuriyetleri 2014’ten bu yana resmen tanımamasının veya Kırım’da olduğu gibi ilhâk etmemesinin sebebi de buydu.

2014’te Kiev’de Rusya yanlısı Cumhurbaşkanı
Viktor Yanukoviç
işbaşındaydı. Yanukoviç’in
“Avrupa Birliği”
ile
“Ortaklık Anlaşması”
nı askıya alması üzerine ülkede geniş çaplı protesto gösterileri gerçekleşmişti. Batı yanlısı güçlerin devlet binalarını ele geçirmesi sonucunda Yanukoviç Rusya’ya kaçmıştı. Donbass bölgesinde çıkan çatışmalar sonucunda Rusya yanlısı yerel güçlerse iki cumhuriyet ilân etmiş, ayrıca Kırım da Rusya tarafından ilhâk olunmuştu.
Bu gelişmeler Ukrayna siyasî elitlerin
in “Rusya yanlısı”, “Batı yanlısı”
olarak bölünmesinin getirdiği sonuçlar. Rusya Kiev’de NATO karşıtı bir hükümetin kurulma ihtimalini dışlamıyor. Putin’in Kiev’i Minsk anlaşmalarına uymaya çağırması boşuna değil. Bu anlaşmaların uygulanması durumunda Donetsk ve Luhansk Kiev’de söz sahibi olacaklar. Böylece Kiev’in NATO’ya girmesini engelleme gücüne kavuşacaklar. Rusya’nın bu yolun kesin şekilde kapalı olduğuna kanaat getirmesi halinde Ukrayna’da işlerin çığırından çıkması hız kazanabilir.
Rusya’nın doğrudan Ukrayna’ya girmesi, -
“Soğuk Savaş”
döneminde olduğu gibi- ABD’nin Avrupa’yı Rusya’dan izole etmesini kolaylaştırabilir. Böyle bir gelişmeyse, Avrupa ve Rusya arasında yeni bir
‘Demirperde’
inşa etmekle eş değer olur. Bir diğer kötü ihtimal ise, Donbass bölgesinde Rusya yanlısı güçler ile Ukrayna ordusu arasında çıkacak bir çatışmanın Ukrayna’yı iç savaşa sürüklemesi.
“Ukrayna’nın Suriyeleşmesi”
nin neler getireceğiyse tahmin edilebilir.

Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesi durumunda ABD ağır yaptırımlar getirileceğini ilân etmişti. Zira ABD’nin Ukrayna’yı askerî olarak savunma taahhüdü bulunmuyor. Ukrayna’da işlerin sapa sarması ise ABD Kongresi’ndeki Rus karşıtı müdahaleci şahinlerin elini güçlendirecektir.

Fransa’nın girişimleri sonucunda Putin ve Biden ikili bir zirve yapmayı prensipte kabul ettiler. Zirvenin ABD Dış İşleri Bakanı
Antony Blinken
ile Rus mevkidaşı
Sergey Lavrov
’un bu hafta yapacakları görüşmenin ardından gerçekleşmesi bekleniyor. ABD zirvenin gerçekleşmesinin koşulu olarak Rusya’nın Ukrayna’ya bir harekat düzenlememesini öne sürdüğü belirtiliyor.
Her halükârda krizin aşılması için “savaş” değil, “diplomasi” en iyi yol olarak görünüyor. Avrupa’nın güvenliğini ilgilendiren
“Ukrayna Krizi”
tabii ki bölgesel güçlerin daha fazla çaba göstermelerini, meselenin özüne girerek tarafların birbirlerini daha iyi anlamalarını gerektiriyor. Kriz aşılamaz ise sadece Ukrayna’yı değil bütün bir bölgeyi zor günler bekliyor.
#Rusya
#Ukraynax
#ABD
#NATO