Önceki yazımızda Washington’da kurulan sözde ‘Türk Demokrasi Projesi’ adlı girişimin beyin takımının 2008’de faaliyete başlayan‘Nükleer İran’a Karşı Birleşin(UANI)’girişiminin de üyeleri olduğundan söz etmiştik. İki girişiminin Siyonist iş adamları tarafından finanse edildiğini de belirtmiş idik. Beyin takımları arasındaJohn Boltonbaşta olmak üzere İran ve Türkiye karşıtı şahin politikacılar, diplomatlar, akademisyenler, eski istihbaratçılar yer alıyor.“Nükleer İran’a Karşı Birleşin” girişiminin
Önceki yazımızda Washington’da kurulan sözde ‘Türk Demokrasi Projesi’ adlı girişimin beyin takımının 2008’de faaliyete başlayan
‘Nükleer İran’a Karşı Birleşin(UANI)’
girişiminin de üyeleri olduğundan söz etmiştik. İki girişiminin Siyonist iş adamları tarafından finanse edildiğini de belirtmiş idik. Beyin takımları arasında
John Bolton
başta olmak üzere İran ve Türkiye karşıtı şahin politikacılar, diplomatlar, akademisyenler, eski istihbaratçılar yer alıyor.
“Nükleer İran’a Karşı Birleşin” girişiminin faaliyetleri, sözde ‘Türk Demokrasi Projesi’ girişiminin önümüzdeki süreçte ne tür eylemlerde bulunacağı ve kimlerle iş tutulacağı konusunda ipucu veriyor. İran’a iş yapan Batı’lı firmalar üzerinde baskı kurmak, yazılı ve görsel medyada İran aleyhtarı yorumları yoğunlaştırmak, ABD dış politikasının ekonomik yaptırımlar ve ambargolar yönünde şekillendirilmek için dolaylı lobi çalışmaları yapmak bu faaliyetler arasındaydı. Bolton gibi “UANI” üyeleri ABD’nin daha önce terör örgütleri listesine aldığı
“Halkın Mücahitleri
Örgütü”nün Avrupa’daki toplantılarında da sıkça boy gösteriyorlar.
İran karşıtı girişimin en büyük iki finansörü Netanyahu’nun sıkı dostu milyarder kumarhane patronu
Sheldon Adelson
ile altın ve gümüş başta olmak üzere değerli metallerden servet yapmış iş adamı
Thomas Scott Kaplan
idi. Sözde ‘Türk Demokrasi Projesi’nin finansörlerinden birisi de yine Kaplan. Trump’ın önemli bağışçılarından Adelson ise bu yılın başlarında öldü. John Bolton’u Ulusal Güvenlik Danışmanı yapması için Trump’ı ikna eden de kezâ Adelson idi.
İran karşıtı girişimin dolaylı lobi faaliyetleri ABD’de araştırmalara da konu oldu. Amerikalı gazeteciler
Katherine Sullivan, Eli Clifton
ile Washington merkezli
“Uluslararası Politika Merkezi”
nde(
CIP
)
“Dış Etki Şeffaflığı Girişimi”
direktörü olan
Dr. Ben Freeman
’ın yaptığı araştırmalar “UANI”nin ABD dış politikasını nasıl yönlendirdiğini ortaya koyuyor. Dr. Freeman 2012’de
“The Foreign Policy Auction(Dış Politika Müzayedesi)”
isimli bir de kitap yayınladı. Siyasi süreçleri yönlendirmeye matuf lobi paralarının sistematik olarak ABD dış politikasını baltaladığını kaydeden Freeman’a göre dış etkiler iç karartıcıydı. Clifton ise dış politikanın nasıl etkilendiğinin anlaşılması bakımından “UANI”yi bir “mikrokozmos” olarak niteliyordu.
Tüm bu yazarlar, örgütlü lobi çıkarlarının kamusal çıkarlara baskın çıktığı politik süreçlerdeki çürümeleri ele alıyorlardı. Sıradan Amerikalılar ise sadece buzdağının önünü görüyorlardı. Yazarlara göreyse görünenden çok daha fazlası vardı. “UANI” gibi sözde kar amacı gütmeyen kuruluşların finansal kaynakları şeffaf değildi. Hakikaten yazarların “UANI”nin finansörlerini tespit etmeleri zor olmuştu. Karmaşık bağlantılar ve finansal ağlar bağlamında ‘UANI’nin bazı üst yöneticilerinin Thomas Kaplan’ın şirketlerinde yüklü maaşlarla ‘çalıştıkları’ anlaşılmıştı.
“UANI”
ve Thomas Kaplan arasındaki bağlantılar, Kaplan’ın sıkı İsrail yanlısı olmasıyla ilgili değildi sadece. Kaplan, altın ve gümüş gibi değerli metallere yatırım yapan bir işadamıydı. Hatta Kaplan bütün bahislerini jeopolitik belirsizliklere, çatışmalara ve kaoslara yatırmakla itham edildi. Kaplan da yaptığı konuşmalarda Çin’in ekonomik yükselişinin, küresel güç olarak ABD’nin düşüşe geçmesinin, rezerv para olarak Dolar’ın gücünün zayıflamasının, Batı’nın kırılganlığının artmasının, yanı sıra Rusya, İran ve Türkiye’nin politik pozisyonlarının değerli metallerin fiyatlarını daima yükselteceğini savunarak tasarruf sahiplerini şirketlerinden hisse almaya çağırıyordu. Yani Kaplan‘ın tek derdi İsrail değildi, aynı zamanda çok para yapmaktı. Kaplan’a göre Çin’in altın rezervleri de resmî olarak açıklanan miktarın çok çok üstündeydi.
Hemen hatırlatalım, Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton’ın adı, Venezuela’daki yönetimin darbe yoluyla devrilmesine ilişkin girişimlerde sıkça telaffuz edilmişti. Bolton
“Fox News”
ile yaptığı bir röportajda ise Venezuela petrollerinin Amerikan şirketleri tarafından işletilmesinin ABD için çok önemli bir ekonomik fark meydana getireceğini itiraf etmişti. Öte yandan Venezuela sadece petrol değil, dünyanın en büyük altın kaynaklarına da sahip. Dr. Freeman’ın kitabının adını
“Dış Politika Müzayedesi”
olarak seçmesi hiç de boşuna değil.
#Türk Demokrasi Projesi
#UANI
#John Bolton
#Nükleer
#İran
#ABD
#Avrupa
