19-26 Eylül tarihleri arasında New York’ta “ Birleşmiş Milletler 78. Genel Kurulu ” toplandı. 25-26 Eylül’deyse ABD Başkan Joe Biden ’ın ev sahipliğinde “ ABD-Pasifik Adaları Forumu (PIF)/Liderler Zirvesi “ gerçekleşti. O günlerde izin kullanmak durumunda kaldığım için bu gelişmelere değinememiş idim. BM Genel Kurulu ve Pasifik Zirvesi’nde ilginç gelişmeler yaşandığı için şimdi paylaşmak istedim. Tabii ki BM Genel Kurul kulislerinde en fazla dikkat çeken hususlardan birisi, ABD’nin Asya-Pasifik
19-26 Eylül tarihleri arasında New York’ta “
Birleşmiş Milletler 78. Genel Kurulu
” toplandı. 25-26 Eylül’deyse ABD Başkan
’ın ev sahipliğinde “
ABD-Pasifik Adaları Forumu (PIF)/Liderler Zirvesi
“ gerçekleşti. O günlerde izin kullanmak durumunda kaldığım için bu gelişmelere değinememiş idim. BM Genel Kurulu ve Pasifik Zirvesi’nde ilginç gelişmeler yaşandığı için şimdi paylaşmak istedim. Tabii ki BM Genel Kurul kulislerinde en fazla dikkat çeken hususlardan birisi, ABD’nin Asya-Pasifik bölgesindeki ülkelerin liderlerine yönelik “
çekme” girişimleriydi Tahmin edeceğiniz gibi bu yoklamalar “Çin” ile ilgiliydi.
Amerikan medyasına yansıyan bilgilere göre ABD’li yetkililer BM Genel Kurulu için New York’a gelen Asya-Pasifik ülkeleri liderlerinden “taraf” seçmelerini istediler. Amerikalılar bu ülkelerin Çin ile “
”nde ABD’nin yanında yer almaları için girişimlerde bulunuyorlar. Malûm olduğu üzere, ABD, Çin’e karşı bir “
” inşa etmek istiyor. Asya-Pasifik’te “Çin’i çevreleme
” bağlamında bu ülkeler son derece önemli.
ABD, Avustralya, Hindistan ve Japonya arasındaki “
Dörtlü Güvenlik Diyaloğu(QUAD)
” ile ABD, İngiltere ve Avustralya arasında imzalanan “
” Asya-Pasifik’te “Çin’i çevreleme
”nin değerli birer parçaları. Kezâ geçtiğimiz Ağustos ayında ABD Başkanı
’ın Camp David’te gerçekleşen “Üçlü
”de, eskiden kalma hasımlıkları olan Japonya ve Güney Kore liderlerini bir araya getirmesi aynı stratejinin bir diğer ayağıydı.
“Üçlü Zirve”de alınan karar gereğince bir sonraki aşama olarak “Üçlü Hint-Pasifik Diyaloğu” mekanizması kurulacak imiş. Yine Eylül ayında ABD ve Vietnam arasındaki ikili ilişkilerin “
Kapsamlı Stratejik Ortaklık
” düzeyine yükseltilmesini de aynı çerçeve görmek gerekiyor. Tabii Filipinler başta gelmek üzere bölgede ABD’nin daha başka girişimleri de oldu, oluyor.
Bütün bu girişimler nasıl beyan edilirse edilsinler, Çin’le ilgili oldukları, aşikâr. Parça parça gerçekleşen bu anlaşmalar tek bir stratejinin, uçları biribirine bağlanabilecek olan halkaları. Çin’in Güney Pasifik’teki ada ülkeleriyle ikili ilişkilerini geliştirmeye çalışması ve bu bağlamda Solomon Adaları yönetimiyle imzaladığı güvenlik anlaşması ABD’yi alarma geçirmişti. Çin’in ada ülkeleriyle kurduğu ilişkiler ABD nezdindeki kıymetlerini artırdı. Onlarca yıl bu ülkelere ziyadesiyle Fransız kalan ABD şimdi bu ülkelere yaklaşmaya, ‘havuçlar’ dağıtmaya başladı. ABD Solomon ve Tonga’dan sonra yakında Vanuatu’da büyükelçilik açmaya hazırlanıyor.
Haritaya göz attığınızda Pasifik adalarının jeo-politik ve jeo-stratejik bakımlardan hem Çin, hem de ABD için ne kadar önemli olduklarını anlayabilirsiniz.
”nda 18 ülke yer alıyor. Okyanustaki bu adalar kara suları ve münhasır ekonomik bölgeleriyle birlikte neredeyse ABD kadar yer tutuyor. Dolayısıyla çok büyük bir bariyer teşkil ediyorlar. Bu bariyere erişim sağlamak askerî açıdan da son derece hayatî. ABD’nin İkinci Dünya Savaşı’nda Japonya ile en çetin muharebelerinin de bu bölgede gerçekleştiğini hatırlamak gerekiyor.
Beyaz Saray’da gerçekleşen “
Pasifik Adaları Forumu/Liderler Zirvesi
”ne 18 ülkeden sadece Solomon Adaları Başbakanı
iştirâk etmedi. Sogavare’nin BM Genel Kurulu’nda konuştuktan sonra hızlıca ülkesine dönmesi Biden Yönetimi’ni çok rahatsız etti. Sogavare’nin BM Genel Kurul’da yaptığı konuşmada Çin’e övgüler yağdırması da cabası.
Güney Pasifik’teki “
” ve “
” bağımsız devletler olmalarına karşın özel statüyle “
”na bağlılar. Yeni Zelanda’nın -törensel nitelikte de olsa-Devlet Başkanı
İngiltere Kralı III. Charles
’tır. Cook Adaları’nın nüfusu 20 binden az iken, Niue’nin nüfusu yaklaşık 2 bindir. 25 Eylül’de ABD Başkanı Joe Biden iki adayı egemen uluslar olarak tanıyacaklarını ve büyükelçilik açacaklarını ilân etti. Yeni Zelanda Hükümetiyse bu “tanıma” kararlarını desteklediğini, kararların iki adayla özel ilişkisine engel teşkil etmediğini açıkladı.
ABD Başkanı Joe Biden’ın coşkulu bir üslupla “Cook Adaları” ve “Niue Adası”yla diplomatik ilişkiler kuracağını açıklamasının arkasındaki geniş kapsamlı strateji açık şekilde görülüyor. Artık Güney Pasifik’te bir ada, adacık veya bir kayalık bile stratejik olarak altın değerinde. Ada yönetimleri değerlerinin gayet tabii farkındalar, rollerini de şimdi buna göre oynuyorlar.
#Birleşmiş Milletler
#Pasifik Zirvesi
#ABD
#Vietnam