Amerika’nın demokrasi tiyatrosu..

04:0012/12/2021, Pazar
G: 12/12/2021, Pazar
Abdullah Muradoğlu

9-10 Aralıkta ABD’nin ev sahipliğinde bir sanal‘Demokrasi Zirvesi’gerçekleştirildi. Konu demokrasi olunca, tabii ki ABD iyi bir ev sahibi değil. ABD’nin dünyada demokrasiye öncülük etmek şöyle dursun, kendi evinde demokrasi çöküntü içinde. ABD’nin ünlü haber sitesi“Vox”un yazarlarındanZack Beauchamp’a göre ABD’de demokrasi ciddi bir risk altındaydı. Demokrasiyi kurtarmak için bir kitle hareketi olduğuna dairse hiçbir kanıt bulunmamaktaydı..ABD Başkanı Joe Biden’ın davetli listesinde yer alan ülkelerden

9-10 Aralıkta ABD’nin ev sahipliğinde bir sanal
‘Demokrasi Zirvesi’
gerçekleştirildi. Konu demokrasi olunca, tabii ki ABD iyi bir ev sahibi değil. ABD’nin dünyada demokrasiye öncülük etmek şöyle dursun, kendi evinde demokrasi çöküntü içinde. ABD’nin ünlü haber sitesi
“Vox”
un yazarlarından
Zack Beauchamp
’a göre ABD’de demokrasi ciddi bir risk altındaydı. Demokrasiyi kurtarmak için bir kitle hareketi olduğuna dairse hiçbir kanıt bulunmamaktaydı..
ABD Başkanı J
oe Biden
’ın davetli listesinde yer alan ülkelerden birçoğununsa demokrasiyle ilgisi yok. Amerikalı birçok yazar, zirvenin ABD’nin Çin ile
‘yeni Soğuk Savaşı’
nın aracı olduğuna dair endişelerini dile getiriyorlar.
New York Üniversitesi Uluslararası İşbirliği Merkezi’
nden
James Straub, “Politico”
dergisinde yayınlanan bir yazısında zirvenin davetliler listesindeki otoriter rejimlere meşrulaştırıcı bir araç olarak hizmet edebileceğine dikkat çekiyordu. Zirve, önemli hiçbir şeye yol açmayacak bir siyasî tiyatrodan biraz daha fazlasıydı.
Amerikan medyasında yer bulan eleştirilere göre sanal Demokrasi Zirvesi
“değerler”
den çok
“jeopolitik”
ile ilgili. Haftalık
“The Nation”
dergisi yazarlarından
Katrina Vanden Heuvel 8
Aralık tarihli yazısında Biden’ın ‘Demokrasi Zirvesi’ni Çin ile Soğuk Savaş başlatmak için kullanmaması gerektiğini ifade ediyordu. Biden’ın Batılı müttefiklerine
“Amerika geri dönüyor”
vaadinde bulunduğunu hatırlatan Heuvel, Biden’ın
‘yeni normal’
inin Soğuk Savaş siyasetinin canlanmasına meyilli göründüğünü belirtiyordu. Heuvel ABD’nin ‘Demokrasi Zirvesi’ne liderlik etmeyi seçmeden ve yeni bir ‘Soğuk Savaş’a dönmeden önce, ülkenin karşı karşıya olduğu gerçek zorluklar hakkında acil bir tartışmaya ihtiyacı olduğunu vurguluyordu.
ABD’nin ünlü
“Axios”
haber sitesindeki 9 Aralık tarihli yazısında
Dave Lawler
ise
“Biden ABD ve Çin arasındaki küresel rekabeti demokrasiye karşı otokrasi savaşı olarak nitelendirdi. Gerçek genellikle daha karanlıktır”
diyordu. Dawler ABD’nin Güneydoğu Asya’da Çin ile ihtilaflı olan otokrat rejimlere kur üstüne kur yaptığını belirtiyordu. Tabii ki bu kurlar, Çin’i çevrelemek için yapılıyor. Biden yönetimi ‘Demokrasi Zirvesi’ne Çin ve Rusya karşıtı bir küresel ittifak olarak yaklaşmadığını iddia ediyor. Oysa James Straub’un da ifade ettiği gibi Çin ile büyük güç rekabeti söz konusu olduğunda Biden devamlı olarak demokrasiden bahsediyor. ABD’nin Çin ile büyük güç rekabetine kitli olduğuna dikkat çeken Straub, Avrupa ve Asya ülkelerinin ABD ve Çin arasında çapraz ateşte kalmaktan korktuklarını belirtiyordu.
Birçok yazar ise ABD’nin Batı Asya’daki en iyi arkadaşlarının Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri, İsrail, Suudi Arabistan başta olmak üzere demokrasi dışı ülkeler olduğuna atıfta bulunuyorlar. Sanal ‘Demokrasi Zirvesi’nden sadece bir gün önce Amerikan Senatosu, Suudi Arabistan’a toplam 650 milyon dolar tutarındaki füze satışının yapılmaması gerektiğini içeren bir yasa önerisini reddediyordu. ABD Senatosu’nda sadece 2 Cumhuriyetçi ve 28 Demokrat senatör füze satılmaması için oy kullandı. Oysa Biden Başkanlık seçimleri kampanyasında Trump’ın Suudî politikasını tersine çevireceğini, Başkan olduğu takdirde bu ülkeye ‘parya’ muamelesi yapacağını ve silah satışlarına son vereceğini vadetmişti. Biden bu vaadi gazeteci
Cemal Kaşıkçı’
nın İstanbul’daki Suudî Başkonsolosluğu’nda vahşice katledilmesi dolayısıyla yapmıştı.
Amerika’da sözde ‘Demokrasi Zirvesi’ne yönelik eleştirilerde dikkat çeken bir diğer husus ise, Washington merkezli
“Uluslararası Politika Merkezi (CFIP)”
araştırmacılarından
Matthew Hoh
tarafından dile getiriliyordu. Matthew Hoh, Amerika’nın dünyadaki diktatörlerin, otokrasilerin ve askerî rejimlerin yaklaşık dörtte üçünü silah, askerî eğitim ve para ile desteklediğine dikkat çekiyordu. ABD’nin demokrasi ve özgürlüğe destek verdiği iddiasının sahteliğine vurgu yapan Matthew Hoh bu ikiyüzlü politikaların yürütülmesi bakımından Cumhuriyetçi veya Demokrat bir Başkan arasında herhangi fark olmadığını da kaydediyordu.
“Eski Soğuk Savaş”
döneminde askerî dikta rejimlerini desteklemekle malul olan, birçok ülkenin bu yüzden mahvına sebebiyet veren ABD bu politikasını halen sürdürüyor. Böyle bir ülkenin küresel Demokrasi için liderlik yaptığı iddiası sadece bir örtmece ve kandırmacadır.
#Vox
#Zack Beaucham
#Joe Biden